Siyah Acı
Ben hep beyaz acılar bilirim
Kolları Osmanlı Coğrafyası kadar
upuzun
yaşlandıkça simsiyah acılar da tanıdım
yerin altında kolları
derin ve hain
bir kadın
güneş aşınca dam'ın bacasından
zemheri gibi kokar nefesi
bilirim
dizlerini dövünce avuç avuç
kaburgalarının kırılır gibi çatırdadığını da
bilirim
çocuklar evrensel bakarlar
yarasına kelebek konunca güler
bir ilk yaz akşamı
babası işten dönmeyince susanlar
bir çocuğun yüzü
kırağı düşmüş gül yaprağı gibi sararınca da
bilirim
toprak rengi haberler geçmiştir
kara gözlerinden çocuğun
ben hep beyaz acılar tanıdım
kalp atışlarım ağır bir zincir şakırtısıdır
çünkü doğdum ve yaşlandım
hep bir yetim çocuk gibi baktı bana
ortadoğu
ben hep beyaz acılar bilirim
kolları Osmanlı Coğrafyası kadar
upuzun
yaşlandıkça simsiyah acılar da tanıdım
yerin altında kolları
derin ve hain