Miraç
Gökler, aynı zamanda yeryüzünün üstünde olduğu için yükselişin ve yukarı doğru çıkışın manasını tarif etme noktasında izahımızı kolaylaştırır.
Bu yükseliş payesini ise yaratıcımız; veliliğin, arifliğin, abitliğin, zahitliğin,nebiliğin, rasüllüğün ve peygamberliğin en yüksek makamında olan Hz. Muhammed (sav)'e vermiştir.
Miraç olayı üzerine gerek İslam âlimleri gerekse müsteşrikler ve bilim adamları çok sayıda kitap ve makale yazmışlardır.
Olayın bizatihi kendisi olağanüstü bir nitelik taşıdığı için İslam dünyası dışında, hala pek anlaşılamamıştır.
Benim için ise bu konu, bir iman meselesidir ve şeksiz şüphesiz inanıyoruz, iman ediyoruz.
İman ettikten sonra bu olayı kendi bünyemizde nasıl konumlandırdığımız da önem taşımaktadır. Çünkü Miraç meselesinde, insandaki iç zenginliğin ve derinliğin, bir mana ile dışa vurulup, elle tutulur hale geldiğini görüyoruz.
İlk başta şunu söyleyebiliriz; peygamberliğin, bir insanüstü varlığa ya da mesela bir meleğe değil de, insana verilmiş olması, dünya hayatında karşılaşılan her zorluğun insan tarafından nasıl algılanıp, nasıl aşılacağına dair bir işarettir.
Yani insana, yine kendi cinsinden olan bir başka insanın (peygamber a.s) hayatı nasıl yaşadığını görmesi, anlaması ve yaşaması insanın işini kolaylaştırmıştır.
Peygamber (as)'in de bizler gibi insan olması ve yaratıcının onu kendi katına, makamına yükseltmesi, bizler için bir müjde niteliğindedir. Bu durumda bizim de fıtratımızda yükselmeye layık cevher olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. Zira peygamber de, diğer tüm insanlar da aynı cevherden yaratıldığına göre yaratıcımız, bizi de yükselişe uygun yetilerle donatmıştır.
Fakat bizim aramızdan O'nu yani peygamberi (as) seçmiş, başka özelliklerle donatmış, arındırmış, örnek ve önder yapıp bizim de yükselme özelliklerimizin olduğunu hatırlatmıştır. Ancak peygamberimiz dışında başka hiç kimseyi bu dünyada hem ruh hem de beden olarak kendi katına yükseltmemiş ve bu şerefi sadece O'na bahşetmiştir. Hatta öyle ki Meleğin bile o sınırı yani Sidretül - Münteha'yı geçmesine izin vermemiştir. Bu da gösteriyor ki peygamberimiz insan ve peygamber olarak ahlak ve fazilette ilk insan olan Âdem peygamberden kıyametteki en son kişiye kadar tüm insanlığın zirvesidir. Çünkü O, daha bu dünyada iken fiziken ve ruhen yaratıcımızı bizzat görme lütfuna ve şerefine eriştirilmiştir.
Miraç hadisesi insan olarak hepimiz için ciddi manada bir umut ışığıdır.
Çünkü anlaşılıyor ki bizim de manevi olarak yükselmeye uygun bir yapımız var. Eğer bu yapıyı arındırmasını becerebilir, saf ruh, saf yürek olarak ortaya koyabilir ve öyle yaşayabilirsek bizim için de bu dünyada manen yükselme imkânı mevcuttur.
Yaşadığımız çağ ve bu çağın “kültürüne” sirayet eden materyalist/kapitalist hayat tarzı bizim, eşyaya daha yakın olmamız sonucunu doğurdu. Eşyadan uzaklaşabildiğimiz ölçüde yükselmeye, yücelmeye adayız.
Bunu beceremediğimiz oranda yani dünyanın hem bir parçası hem de ziyneti olan eşyaya yaklaştığımız oranda ise kendimizden uzaklaşıyoruz.
İçimizde var olan “cevherin” paslanıp işlevini yitirmesine ve bizi aşağıya doğru götürmesine yine kendimiz destek veriyoruz.
Görünen tüm nesneler, dokunduğumuz tüm cisimler hayatımızın karşı karşıya olduğu sınavın birer parçası şeklinde tezahür ediyor.
Dinimizin koyduğu kurallar, çizdiği sınırlar bizi o nesne ve cisimlerden, onlara dokunmanın şevkinden ve zevkinden mahrum bırakmayı değil, onların geçiciliğine dikkat çekip, geçici olmayana, kalıcı olana yönlendiriyor.
Bir bakıma din bizi, hayalden hakikate çağırıyor, hakikate doğru yöneldikçe ise yükseliyoruz. Tersine, hakikatten uzaklaştıkça hayale ve seraba yaklaşıyoruz. Bu durumda ise hem elimizde kalan “hayal” oluyor hem de alçalıyoruz.
İnsandaki alçalış, artık çağımızda birçok örneğini somut olarak gördüğümüz gibi hiçbir canlının alçalışına benzemiyor. Bu alçalış ilerleyip çukura doğru inince hayvanların da altına düşüyoruz - ki esfele safilin denen nokta da sanıyorum tam orasıdır.
Öyle ise insan, esfele safilin ile sidretül münteha arasındaki devasa alanda kendi yerini kendisi belirliyor.
Miraç olayı ile Rabbimiz bize peygamberimizi (as) örnek yaparak, o alandaki yerimizi belirleyecek malzemeleri de vermektedir.
Bunların başında ise yine miraçla ilişkilendirilen namaz gelmektedir.
“Namazla ve sabırla” yükselmek bizim için önemli bir işaret ve ışık olarak görülmektedir.
Miracımız mübarek olsun.
Ferman Karaçam - Haber 7
https://twitter.com/fermankaracam
facebook.com/ferman.karacam