Karayılan'la paralelciler kolkola
Bu topraklarda yetişip, bu halkın ekmeğini yiyen, suyunu içen "okur-yazar esnafının" kendi halkına karşı uyguladığı amansız ve acımasız düşmanlık.
Hani derler ya ,"dünyaya yeniden gelsem bir daha asla bunu yapmam ama şunu şunu yapardım..."
Ben de dünyaya yeniden gelsem bütün ülkeleri gezerdim ve acaba bizim ülkemizden başka kaç tane ülkenin okuyup yazanları kendi ülkelerine, kendi halkına ve doğdukları toprağın insanlarına karşı bizimkiler kadar düşmanca davranıyor, bunu öğrenirdim.
Eğer bizden başka ülkeler de varsa biraz teselli bulurdum.
Osmanlı'nın son dönemlerine bakın; Osmanlı’nın yıkılması için canla başla çalışan Batılılarla birlikte hareket edip Paris’e, Londra’ya mevzilenip çıkardıkları dergilerle, gazetelerle saldırdılar Osmanlı'ya.
Osmanlıyı bölmek için Batıya destek verdiler, yırtındı durdular. Sonra muratlarına nail oldular, Osmanlı bölündü.
Bu sefer de tezgâhı Türkiye’ye kurdular, yine Batılılarla birlikte sırt sırta verdiler ve burayı da parçalayıp takatten düşürmek ve bir daha başını kaldıramayacak hale düşürmek için çırpınıyorlar.
Tıynetleri, cibilliyetleri, ahlakları bu toprağın insanı ile bir türlü uyuşamadı.
Halk'a sürekli tepeden baktılar, küçümsediler, aşağıladılar,
Aslında bazılarının açıkça söyleyip, bazılarının eveleyip gevelediği şudur: halkın değerlerini, halkın sıkı sıkıya bağlı bulunduğu Din'i küçümsüyorlar, halkın dindarlığını hazmedemiyorlar.
Abdullah Cevdet'in söyledikleri ile Hasan Ali Yücel'in söyleyip uyguladıkları arasındaki bağ ve ikisinin halka karşı bakışı ne ise bugünkülerin de aynı; halk cahil, geri kafalı, yobaz, göbeğini kaşıyan, bağnaz...
Bir türlü halktaki feraseti anlayamadılar, halktaki Tarih ve Medeniyete olan derin bağlılığın, basiretin ve bilgeliğin künhüne eremediler.
Çünkü çok kesin çizgilerle ve keskin bir inançla halkın değer yargılarını dışlayıp, düşmanca tavır koydular.
Bu karşı koyuş bir fikir farklılığından, bir düşünce karşıtlığından değil.
Keşke öyle olsaydı. Bu karşıtlık tamamen yok sayma, adam yerine koymama, kale almamaktan kaynaklanıp; yerme ve küçümseme ile devam edip nihayetinde düşmanca bir boyut kazanıyor.
Hatta bunları alt ettik, yendik ve Cumhuriyeti biz kurduk, şimdi bunlar nereden peydahlandı, diye homurdanıp öfkeleniyorlar, fırsat varken neden tamamını asıp kesmedik diye utanmadan, zerre kadar insanî bir kaygı duymadan açıkça konuşuyorlar.
Ben, böyle içinden çıktığı halkına karşı bir düşmanlık, böyle bir halk karşıtlığı bilmiyorum. Batıdaki sosyalistlere faşistlere bakın orada tamamen bir fikir mücadelesi, fikir karşıtlığı vardır.
Halk çoğunluğuna karşı, kendi halkının değer yargılarına karşı bir düşmanlık değildir onlarınki.
Ülke menfaatleri, millet bütünlüğü söz konusu olunca derhal birleşiyor, vatanlarının birliği ve bütünlüğü üstüne laf ettirmiyorlar.
Bizim okur-yazarlarımız gibi ne pahasına olursa olsun fütursuzca ve ilkesizce saldırmıyorlar.
Şu son zamanlarda bu ilkesizler kervanına paralelci okuryazarlar da katılınca, onlar da, Tayyip Erdoğan düşmanlığından Vatan ve Millet düşmanlığına terfi ettiler!
Daha önceki yazıp çizdiklerini, ilkelerini, ahlaklarını inkâr ettiler ve Millet düşmanları ile aynı çizgide buluştular.
Yalçın Küçük'le, Doğu Perinçek'le Zaman Gazetesi yazarları, Cumhuriyet, Sözcü ve Taraf yazarları hatta Murat Karayılan aynı noktada buluşup aynı hedefi vuruyorlar; IŞİT'i büyütüp besleyen Tayyip Erdoğan'mış, Esed'e karşı başından beri El-Kaide'yi destekliyormuş, şimdi ise IŞİT'in Musul'da Konsolosumuzu ve 49 kişiyi rehin alması tamamen bir oyunmuş.
Bunu evvela Karayılan seslendirdi ardından diğerleri.
Hâlbuki bütün bir İslam Dünyasına bakınca aralarında, El-Kaide'nin hemen hemen sadece Türkiye'de yerleşip tutunamadıklarını görürüz.
HSBC'ye yapılan saldırıdan sonra da ülke içinde sürekli operasyonlar yapıldı ve göz açtırılmadı El-Kaide ve türevlerine.
Bunu görmek ve anlamak için aslında okuryazar olmaya bile gerek yok ama maksat başka, gaye başka, hedef başka.
Amaçları yeni bir Osmanlı kıpırdanışını önlemek için Türkiye Düşmanları ile elele vermek.
Bunu da anlamak zor değil fakat paralelcilerin onlarla bu kadar çabuk kaynaşması müstevlilerin amaçlarına "hizmet" etmesini anlatmakta zorlanıyorum.
Demek ki çok fazla yanılmışız, onlar zaten öyleymiş de biz görememişiz.
Ferman Karaçam
fermankaracam@gmail.com
fermankaracam@twitter.com
https://twitter.com/fermankaracam
facebook.com/ferman.karacam