Malumunuz İstiklal Marşı'mızın yazarı merhum Mehmet Akif Ersoy'un da mezarı buradadır.
Çatının adayı burada duasını yaptıktan sonra ,Şehitlikte yazılı olan İstiklal Marşımızın şu dizelerini, ilkokul çocuklarına ezberletir gibi parmağını mısralar üzerinde gezdirerek satır satır okuyor:
"..Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda,
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda,
Canı, cânanı, bütün varımı alsın da Hüdâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.."

Ardından da Türkiye'nin Cumhurunun başına geçmek için adaylığını koymuş bir kişi sıfatı ile, tüm dünyanın gözleri önünde kameraların karşısına geçip, okuduğu bu mısralar ile ilgili olarak aynen şunları söylüyor:.."Âkif 'in meşhur şiiri, dizeleri. Çanakkale Şehitleri herhalde, şiirinden.."

İmdi, ölür müsün, öldürür müsün?
Bu olaya neresinden, nasıl bakacağız?
Bu tarla kuşunu bu cinayetin ortak faili olarak mı, mağduru olarak mı, tanığı olarak mı yargılayalım?

Fail'dir çünkü, öterek katili uyandırdı.
Tanık'tır çünkü, cinayeti gördü.
Mağdur'dur çünkü, kendisi de yaralandı...
Biz genede beş madde de bu büyük cehaletin taraflarına bir göz atalım.

1- İhsanoğlu'nun yerli biri olmadığını çok önceden yazmış, söylemiştik.
Şimdi bu son örneği o yazı ile buluşturup "bakın biz demiştik" mi diyelim.
Hayır ama gene de başka açılardan bakarak tekrarlayalım; bu adam yerli değildir. Bu ülkede ilkokuldan itibaren İstiklal Marşı eşliğinde al bayrağını göndere çeken bizlerin arasında hiç olmamıştır.

Türkiye'ye 30 yaşlarında gelmiştir.
Ekmeleddin İhsanoğlu denen çatı adayı bizim milli duygularımızı, bizimle birlikte yaşamamıştır. Milli duyguların yoğun olarak paylaşıldığı gençlik yıllarında aramızda ve ülkemizde değildir. Bu yaşından sonra da yaşayamaz ve bizim hislerimizle paydaşlık oluşturamaz.

2- Mehmet Akif Ersoy gibi milli hasletlerle donanmış, samimi, ihlaslı, coşkulu, muttaki ve münevver bir şahsın mezarı başında, onun üzerinden, onun babanızla olan arkadaşlığı üzerinden şov yapmanıza Allah izin vermedi ve sizi rezil etti.

Çünkü siz sayın İhsanoğlu, gerçek şu ki, Mehmet Akif Ersoy'u tanımıyorsunuz.
Siz onun milli ve manevi dünyasının kıyısından, kenarından geçmediniz.
Ondaki sanatı, ondaki ihlası, ondaki aşkı, ondaki samimiyeti, ondaki ümmet için çarpan yüreği bilmiyorsunuz.

Siz ondaki bülbülün figanını, ondaki Dirvas'ın kapital karşısındaki kükremesini, ondaki Çanakkale feryadını, ondaki İstiklal Marşı meydan okumasını... asla bilmiyorsunuz.
Ve bu bilgisizliğinizden dolayı belli ki, rahmetli Âkif'in ruhu, sizin cehlinizin karşısında o mütefekkirane itirazını yükseltti.

3- Çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığının açıklanmasının üzerinden zaman geçtikçe zikrini,fikrini,mezhebini,meşrebini,ilmini,cehlini yani ne idüğünü daha iyi anliyor, onu yakından tanıyoruz.
Bu adayı yakından tanıdıkça onun, CHP için biçilmiş bir kaftan olduğunu da görüyoruz.
Bu aday CHP'nin görünen değil, görülmeyen yani aslolan zihin dünyasına birebir uyuyor.
İlk başlarda birçok kimsenın  şaşırdığı ama her iki tarafı da biraz tanıyan biri olarak benim hiç şaşırmadığım CHP ve İhsanoğlu birbirine çok yakışmışlardır.
Hele İhsanoğlu'nun bu İstiklal Marşı'mız konusundaki cehalet örneği, CHP'nin İstiklal Marşı'nın ruhundan yıllardır rahatsızlık duyan monşer takımı ile çok ciddi benzerlikler göstermektedir.

4- Çanakkale ruhu ile uzaktan yakından bağı ve bağlantısı olmayan İhsanoğlu'nun anlamakta biraz zorlandığım tarafı MHP ile nasıl bir araya geldiği konusudur.
Acaba yaşadığı ülke insanlarının Türkiye'ye karşı bakışları mı İhsanoğlunu rahatsız etti de MHP'yi sempatik gösterdi kendisine? Yani birikmiş bir tepki mi buluşturdu MHP ile İhsanoğlunu?

Yoksa İhsanoğlunun yurt dışında edindiği serveti, mülkü, kariyeri ve en önemlisi de her biri için hatırı sayılır kaynaklar ayırdığı uluslararası hizmet madalyaları mı (!) MHP'yi cezbetmiştir, aklını çekmiştir ?

Kim bilir belki de İhsanoğlunun arada bir Türk Milleti derken , "Türk" kelimesi üzerine , bütün bir Suudi sosyalitesi ve entelektüalitesi birikiminin ağırlığını hissettirmesinden hoşlanmıştır MHP yöneticileri.

MHP'yi yönetenlerin bir de, "Tayyip gitsin" fenomeninin, neon ışıklarla yanıp sönen ortamında fazlaca kalıp, gözleri kamaşmış olabilir.

Yoksa, yoksa MHP'yi iktidar yapmak için Öcalan'ı paketleyip Türkiye'ye teslim eden aynı mahfillerin ısrarı mıdır, İhsanoğlunun iktidarına MHP'yi zorlayanlar?
 
MHP'yi yönetenler millilikle, yerlilikle zerre kadar alakası olmayan, Türkiye'yi tanımayan, harsımızı, hissimizi bilmeyen hatta, kurtuluş savaşımızın, istiklal harbimizin ölüm kalım mücadelesini en yüksek perdeden haykıran milli şahsiyetimizi ve onun bu konudaki en önemli eserlerini okumamış olan birini, hangi saiklerle sahiplenmiş ve utanmadan da Türkiye'nin karşısına çıkarmıştır?

 Bu konu basite alınacak, "İhsanoğlu'nun son gafı " gibi hafife alınıp atlatılacak bir mesele değildir ve olmamalıdır.

Mehmet Akif Ersoy gibi eserleri ile bütünleşip adeta milli bir kahraman olarak milletimize ve tarihimize mal olmuş , İstiklal Savaşı'mızın sembolü olan bir kişinin ,dünya çapında tanınan iki büyük eserini okumayan, tanımayan birini çatı adayı olarak göstermenin ayıbı MHP'ye ,bir parti olarak tarihindeki en büyük ayıp olarak yeter. Ama yetmez, gerçek MHP'liler bunun hesabını da bu yönetimden sormalılar.

5- Benim açımdan İÜ'de ki Bilimler Tarihi üzerine gösterdiği çabalardan dolayı bir parça değeri olan Ekmeleddin İhsanoğlu , o bir parça değerini de yerle bir etmiştir.

Keşke kendisini bu kadar madara edecek bir maceraya girmeden önce Londra, Riyad , Washington hatlarında gidip gelirken, bu başkentlerin hatırı yerine rahmetli babasının hatırını üstün tutsaydı.
Tutsaydı da bir sürgün ve de mazlum olan İhsan Efendi'nin hatırasına halel getirmeseydi.

Ferman Karaçam - Haber7
fermankaracam@gmail.com
fermankaracam@twitter.com
https://Twitter.com/fermankaracam