Sabırlı ve Namazlı Kürtlere Ensar olmak - 3
Bir tarafta; Kandil, PKK, HDP ve Avrupa’da ki Jön Kürtler kaldı. Bunlar kurulmakta olan Yeni Türkiye projesine en başından, Oslo’da ihanet ettiler. İlk kez Yeni Türkiye, Yeni Ortadoğu, kardeşlik, birlik ve beraberlik konuşulacaktı ama bunların niyetleri kötüydü, amaçları emperyalistlerin ihaleleri ile Güneydoğunun bereketli topraklarında uyuşturucu yetiştirip, çocuk yaşta Kürt Kızlarını Dağa kaldırıp zehirlemekti.
Henüz işin başında iken iyi niyete karşı kötü niyeti, kardeşliğe karşı düşmanlığı, birlik ve beraberlik içinde geleceğin büyük Türkiye’sinin inşasına karşı hainliği seçtiler.
Neden mi?
Çünkü onlar, acıyla ve Şehit kanları ile yoğrulmuş mübarek bir coğrafyanın üzerine ayak basacak kadar temiz değillerdi, kirlenmişlerdi artık.
Onlar, geçmişte ve hala bu coğrafyaya karşı haince emeller peşinde olanlarla işbirliği yapmışlardı, bu coğrafya da onları kustu ve kusmaya devam edecektir.
Onlar, Selahaddin Eyyubi’nin davasını, aklını, ruhunu gayesini reddedip, O’nun düşmanları ile kol kola girdiler. Selahaddin Eyyubi’nin davasını dava, gayesini gaye edineceğini tüm Dünya’ya ilan eden Yeni Türkiye’ye karşı kanlı cepheler, kanlı hendekler açtılar. Evet, bu çukurlar ve bomba tuzakları savaşı, Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi’nin kutlu davasına karşı açılmış en zelil ve en aşağılık ihanet savaşıdır.
Çünkü bu savaşı sürdürenler, Kürt inanç ve imanının yıllardır yürünen yolunda değil, iman davası yolunda yürüyenlere karşı savaşan düşmanla işbirliği yaptılar. Yani bizim literatürümüze göre Hak- Batıl savaşında, Batılın tarafında yer aldı PKK ve onunla birlikte olanlar.
Bu kanlı savaşı sürdürenler öylesine kirli, öylesine aşağılık ittifakların içine girdiler ki o ittifakların çukur ve karanlık dehlizlerinde geçmişlerini ve ruhlarını da kaybettiler.
Şu anda var olan bedenleri, geçmişte Atalarının varlığına yurt olmuş toprakların düşmanlarına hizmet etmektedir.
Şu anda var olan elleri ile ilk insandan günümüze kadar gelen ve kıyamete kadar da sürecek olan Hak-Batıl kavgasında, HAK mücadelesi vermiş olan Atalarının mirasını Batıllara sattılar.
Şu anda var olan uyuşturulmuş akılları ile geçmişlerini, tarihlerini, inançlarını, itikatlarını ve hatta kendilerine miras bırakılan Ata topraklarını, Atalarının düşmanlarına kâğıt üzerinde ipotek etmişlerdir.
Diğer tarafta ise; Hakikatin ta kendisi, bir inanç ve aşk medeniyeti olan, İslam Medeniyetinin adalet ve gerçekliği uğruna canlarını verenler, vermekte olanlar ve bu uğurda her türlü cefaya, ezaya göğüs gerenlerdir. Bunlar, Eski Türkiye’nin ceberut ve baskıcı uygulamalarına, asimile edici ve ayrıştırıcı baskılarına maruz kalan, daha sonra da on yıllarca PKK ve türevlerinin şiddet, katliam ve sürgünlerine muhatap olan Müslüman Kürtlerdir.
Her iki tarafın zalimce tutumlarına karşı, bu kardeşlerimizi ayakta tutan bunların, inanç manzumesidir. Yaratıcıya olan kavi imanları ve bitmeyen ümitleridir. Bu Kardeşlerimiz görüyorlar ki, günümüz batı Medeniyeti tüm Dünya’yı büyük bir kaosa sürüklemiştir.
İnsanlık derin bir korku ve tedirginlik içinde yaşamaktadır. Bu korku ve tedirginlik sonucunda devletler çılgınca bir silahlanmaya yönelmişlerdir.
Bu çılgınlığın cinnet boyutlarında yaşandığı yer ise, Ortadoğu yani Müslümanların ve enerjinin yoğun olduğu, bizim coğrafyamızdır
Geçmişte yaşanan iki Dünya savaşında da, savaşlara Müslümanlar sebep olmadığı halde Müslümanların üzerine abanılmış ve İslam Toplumlarını ayakta tutan Osmanlı Devletinin üç büyük sütununu parçalayarak Osmanlıyı yıkmışlardı.
Osmanlıyı yıkan Emperyalistlerin amaçları bugün de birbirine yaklaşma emareleri gösteren bu üç ana sütunu yani Kürtleri, Türkleri ve Arapları yeniden birbirinden uzak tutmaktır.
Bütün kavga, esasta kardeş olan bu üç anasırı, bu üç temel unsuru birbirine düşman etmek ve yeniden büyük bir güç haline gelmelerini önlemektir.
Özetin özeti budur.
Doğu ve Güneydoğuda yaşayan Müslüman Kürt kardeşlerimiz Emperyalizmin bu büyük hamlesini gördü ve görüyor.
Diğerleri ise Emperyalistlerle birlikte olup Uygarlığımıza ve Uygarlığımızın üç anasırı, ana sütunu olan uluslara; Kürtlere, Türklere ve Araplara ihanet ediyorlar.
Biz de bugün, ‘’Gün bugündür’’ diyerek birbirimize sımsıkı sarılmalıyız.
Geçmişte Eski Devletin zalimce uygulamalarından, onlarca yıl ve hala PKK’nın, HDP’ nin, KCK’nın, YDG-H’ nin kazdığı çukurlardan, tuzaklardan, bombalardan dolayı hayatı kararan Müslüman Kürtlere kucak açalım.
Onların çocuklarına Anadolu’nun her yerindeki yurtlarda, evlerde barınma ve okuma imkânı sağlayalım, onlara gerçek manada Ensar olalım.
Bu şerden, bir hayır çıkması için elimizden geleni yapmalıyız ve bunu bir başlangıç olarak kabul ederek yola çıkmalıyız, tıpkı Ahmed-i Hani’nin
Mem u Zin’e başlarken başladığı gibi bizler de öyle, besmeleyi çekerek bu soğuk kış günlerinde kardeşlerimize Ensar olmalıyız.
“Kitabın başyazısı Allah’ ın (cc) adıdır/ Ey aşk güzelliğinin doğduğu yer olan Allah (cc)
Aşk kitabının başlangıcı senin adındır/ Aşk kaleminin nakşı senin adındır.
Senin nakşını yazmayan kalem hamdır/ Senin adın olmadan kitap tam değildir.
Senin adın amacın en güzel beyti/ Hamd edilenin yazıldığı kâğıdı da fihristidir.
Şüphesiz gönderilenlerin sırrı senin adındır/ Gayb âlemi keşiflerinin de gönülleridir.
Ey gönül sahiplerinin gönüllerinin sevgilisi/ Sensin gönülleri kendine doğru çeken…”
Biz de zaten gönül sahiplerine seslendik.
fermankaracam@gmail.com
fermankaracam@twitter.com
twitter.com/fermankaracam
facebook.com/ferman.karacam
instagram.com/fermankaracam
-
Abdullah Öztürk 8 yıl önce Şikayet EtBu günlerin değerini bilelim. Fitne fesada imkan bırakmayalım. Elinize dilinize sağlık.Beğen
-
Salih metin yücel 8 yıl önce Şikayet EtFerman kardeşim hakikaten ülkenin yarasına çok iyi temas etmişsiniz. Tebrik ediyorumBeğen
-
Ahmet 8 yıl önce Şikayet EtBu konu çok önemli ve aynı zamanda hassas üç makaleyi de okudum teşekkür ederim.Beğen