ABD Türkiye'yi saha dışında tutabilir mi -2?
Bu iddia sahipleri önemli bir kanıt olarak da, Rusya'nın davranışlarına ses çıkarmamasını gösteriyorlar.
Bize gere tam tersi ABD, Rusya ile anlaşmalı olarak 1.Dünya savaşı sırasında Avrupa Ülkeleri tarafından (Sykes-Picot, Mayıs, 1916) çizilen Ortadoğu'nun sınırlarını iki süper ülke olarak kendileri, yeniden çiziyorlar.
Bu görüşümüzün birinci bölümünü geçen gün yayımlamıştık, devamını da bugün yayımlıyoruz.
Hasan Ruhani; 1948 yılında İran'ın Simran Şehri yakınlarında Sorkheh'de Dünya'ya geldi. Kum' da Medrese eğitimi gördü.
Tahran Üniversitesinde Hukuk okudu.
1979 yılında Birleşik Krallık' ta, İskoçya'nın Glasgow Şehrindeki, İngiltere'nin en köklü Üniversitelerinden birinde, University Caledonian'da Hukuk Sosyolojisi alanında yüksek lisansa başladı.
Kendisine Ortadoğu'yu şekillendirmede önemli bir rol verilecek olan Müstakbel Prensimiz (!) Hasan Ruhani 1995 yılında master, 1999 yılında da doktorasını tamamladı.
Göreve hazır olan Prensimiz artık Dünya'nın en önemli hatta Avrupa'nın bir numaralı akademik araştırmalarının yapıldığı Kütüphaneye sahip olan, William Boyd gibi ünlü yazarların, Adam Smith gibi Dünya çapında bir ekonomistin mezun olduğu okuldan doktora diplomasını almış, İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça, Arapça öğrenmiş en önemlisi de Kraliçenin rahlesinde 20 yıl boyunca diz çökmüş olarak Emperyalizmin emrindeydi.
Hasan Ruhani 2003-2005 yıllarında İran'ın Batı ile sürdürdüğü nükleer görüşmelerde, Baş Müzakereci olarak İran'ı temsil etti ve Batılıların istediği doğrultuda esnek davranarak anlaşma sağladı.
Böylece, hem yıllardır süren İran üzerindeki ambargoyu kaldırttırdı, hem İsrail'e güven verdi, hem İran'da gelecek seçimlerde Cumhurbaşkanlığını garantiledi ve en önemlisi hem de Ortadoğu'da kendisine rol vermeye hazırlanan Humeyni'nin Büyük Şeytan dediği Amerika'nın gözüne girdi.
ABD Mısır'ı tamamen elde ettikten sonra, diğer iki ülkede, Türkiye ve İran'da ki hamlelerine devam ediyordu.
2013 Yılının Haziran Ayında İran'da seçimler yapıldı, beklendiği gibi Hasan Ruhani seçimi kazandı ama beklenmeyen ve hiç alışık olmadığımız şekilde, İran'ın Büyük Şeytan dediği ABD, bakın Ruhani'yi nasıl kutladı;
Barack Obama'nın özel temsilcisi Denis Mc Donough: " Bu sonucu bir umut ışığı olarak görüyorum. Şimdi aklımızdaki soru Ruhani'nin, seçim kampanyalarında vadettiği gibi, İran'ın tüm Dünya ile ilişkilerini onarmaya hevesli olup olmadığıdır. Bu sonuç, ilişkilerin düzelmesi için bir şanstır" dedi.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ise yazılı bir açıklama yaptı ve şunları söyledi: "Uluslararası ortaklarımızla birlikte, İran Hükümetiyle doğrudan temas kurmaya hazırız. İran'ın nükleer programı ile ilgili uluslararası toplumun kaygılarını tam olarak giderecek bir diplomatik çözüme varılması için, tüm Dünya'ya karşı uluslararası yükümlülüklerini yerine getireceğini umuyoruz".
Yetmedi. İran'da seçim kazanmış olmanın heyecanı devam etti ve bu sefer Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jay Carney: " ABD'nin ve uluslararası toplumun İran'ın nükleer programı ile ilgili kaygılarını tam olarak giderecek bir diplomatik çözüme ulaşılması için, İran Hükümetiyle doğrudan temas kurmaya hazır olduğunu" söyledi.
Böylece İran'ın, Dünya Literatürüne, ABD'nin yeni adı olarak armağan ettiği "Büyük Şeytan" dan rücu ettiğini anlamış olduk. Yerine ABD için nasıl bir isim önereceğini bekleyip göreceğiz.
2013 yılının Kasım ayı sonlarında ABD kongresi CHP Genel Başkan'ı ve bazı CHP Yöneticilerini ABD'ye davet etti.
Yaklaşık 40 yıldan beridir CHP'nin yönetimler katı için, böyle bir şey vaki olmamıştı. Kaldı ki zaten CHP öteden beri, Amerika'yı Kapitalizm'in temsilcisi olarak görür, güya şiddetle eleştirirdi. Ne hikmetse (!) 40 yıl sonra koşarak gittiler ve memnun, mutlu olarak geri döndüler.
17 ve 25 Aralık 2013 yılında, yine çok iyi planlanmış ve AK PARTİ Hükümetini düşürecek şekilde programlanmış olarak üç önemli Bakanı, bazı üst düzey bürokratları ve Türkiye'nin küresel projelerini hedef alan, Hukuk soslu bir hamle yapıldı.
MİT Krizi ve Gezi Olayları gibi bu hain pusu da ALLAH 'ın (cc) lütfu ile ve yine ALLAH' ın (cc), Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan'a bahşettiği basiretle atlatıldı.
Ne var ki 2011 Yılının başlarında patlayan Suriye iç savaşı bütün şiddeti ile devam etti ve başından beri Esed' e her türlü desteği zaten vermekte olan Rusya, uçak krizini bahane ederek Suriye'ye tamamen yerleşti.
Yerleşti değil, ABD tarafından yerleştirildi.
Suriye'de Türkiye'nin hiçbir önerisine sıcak bakmayan, tam tersine Türkiye'nin desteklediği muhaliflerin bombalanmasına ses çıkarmayan ABD, Rusya ve İran blokunun Türkiye karşıtı tüm önerilerini destekliyor.
ABD, yanına Rusya'yı da alarak İngiltere ve Fransa'nın yani Sykes-Picot'nun Ortadoğu'sunu yeniden dizayn ediyor.
Peki, bu iki süper güç Türkiye'yi oyun sahasının dışında tutabilirler mi?
Tutamazlar çünkü, İran'ı yanlarına alınca, direkt olarak karşılarına geçen Suudi Arabistan bloku, eğer rolünü iyi oynarsa, Türkiye ile birlikte yeni ve önemli fırsatlarla dolu bir dünyanın kapılarını aralayacaklardır. Zira umulur ki, "Sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde de hayır vardır...Allah (cc) bilir, siz bilemezsiniz. 2/216. Ayet-i Kerimesi tam da bu noktada tezahür edecektir.
ABD ile Rusya Dünya'ya yeniden şekil vermeye çalışıyorlar.
Suudi Arabistan öncülüğünde 40'a yakın Müslüman Ülke Silahlı Kuvvetlerinin bir araya gelmesine ve gösterişli büyük bir tatbikat yapmalarına ses çıkarmamalarının, özellikle ABD'nin bu birlikteliği el altından desteklemesinin, önemli bir sebebi var ama bu da bir başka yazının konusu
fermankaracam@gmail.com
fermankaracam@twitter.com
twitter.com/fermankaracam
facebook.com/ferman.karacam
instagram.com/fermankaracam
-
Yozgatlı 8 yıl önce Şikayet EtBence ses çıkarmamasının nedeni ABD nin Z planıdır.Herkes zannediyor ki ABD nin planı var ABD nin planı yok öngörüsü var.ABD 100 yıl sonrasını düşünerek plan yapıyor.Her olasılığa karşı bir planı var.ABD artık askeri gücünü doğrudan kullanmıyor.Oyun kurup silah veriyor.Ama Allahın planı hepsinden büyük Türkiye ABDnin planlarını boşa çıkardıkça ABD yeni oyun kurmak zorunda kalıyo Asıl hedef Türkiyeyi durdurmak Bunu yapamazsa hiçbir planı tutmaz.ABDyi israilden bağımsız düşünmek saflık olur.Ne yapacağı ve gücü kestirilemeyen bir Türkiye en büyük tehlikedir Hem ABD hem israil için.Beğen Toplam 2 beğeni