Ferman Karaçam
Ferman Karaçam
HABER7 YAZARI

Hz. İsa aşkına, Hz. Musa aşkına, Vazgeçin

GİRİŞ 23.03.2016 GÜNCELLEME 24.03.2016 YAZARLAR

Please Stop For the Love of, Jesus and Moses

Le-mean Moşe ulemaan Yeşu tevatru

Bu yazı yazılırken, Brüksel'de ki patlamalarda 34 ölü, çok sayıda da yaralı olduğu, çeşitli medya kuruluşları tarafından bildirilmişti.

Evvela şunu söyleyeyim; 

Kim ya da kimler, nerede, hangi amaçla, hangi hedefe ulaşmak için terörist besliyorsa, finanse ediyorsa, malzeme temin ediyorsa, onları cesaretlendiren söz veya eylem ortaya koyuyorsa o kimselere, lanet olsun.

Dünyadaki tüm canlı ve cansızların laneti de onların üzerine olsun. 

Suçsuz, günahsız kadınları, çocukları, gençleri ve işinde gücünde insanları katletmek hiçbir din ve felsefenin onayladığı bir davranış şekli değildir. 

Bu işi yaptıranlar sapkın, namert ve korkaktırlar.

Yapanlar da beyinleri iğfal edilmiş, ruhları satılmış zavallılardır. 

Alkış vuranlar ise cahiller ve vicdansızlardır. 

Böyle savaşmak olmaz.

Böyle kahpece bir yöntemle mazlumları beton zeminler üzerinde paramparça etmenin, hiç ama hiçbir gerekçesi olmaz, olamaz.

Fakat ortada da su götürmez bir gerçek var; bu yöntemi Batılılar icat etti. Bunu ben söylemiyorum, Batı istihbarat örgütlerinden dışlanmış ne kadar kaçak göçek profesyonel örgüt mensubu varsa onlar bilgileriyle, belgeleriyle açık açık tüm dünyanın gözleri önünde haykırıyorlar. 

Ayrıca soruyorum: 

El- Kaideyi, Boko Haram'ı, PKK'yı, PYD'yi, YPG'yi, DAEŞ'i,

DHKP-C'yi.. kimler besliyor, kimler büro açtırıyor, kimler çadır kurduruyor?

Ankara'da çoluk çocuk demeden onlarca sivili katleden canlı bomba teröristinin fotoğrafını, Avrupa'nın göbeğine kurulan çadırın üstüne kimler astırıyor, kimler kutsuyor ve o teröristler için kimler ağıt yakıyor?

Şu soruları da - özellikle- Belçika'da ölenler için gözyaşlarına boğulan, ABD Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'ye, tüm Batılılara ve onların bizim içimizdeki uşaklarına soralım,

Bir an için şöyle düşünün; 

Türkiye, geçmişte Batı'nın canını çok yakmış olan örgütlerden bazılarını, mesela; Baader-Menhof'u, Kızıl Tugayları, J2M ve SHK'yı, NSU'yu, İRA'yı, ETA'yı veya benzeri örgütleri besleseydi, onlar Batı'da vurdukça biz onları Türkiye'de okşasaydık, çadırlar kurup fotoğraflarını sergileseydik, el altından silahlar gönderseydik, buna ne derdiniz? 

Elebaşlarını Türkiye'de ağırlasaydık, Belediye protokollerinde yer verseydik bize ne derdiniz ya da bize ne yapardınız?

Ben söyleyeyim; bizi bir kaşık suda boğardınız.

Hatta size bile kalmaz, sizin adınıza buradaki piyonlarınız, Türkiye'nin ipliğini pazara çıkarırlardı. 

Ama Türkiye bu yöntemleri kullanmadı ve kullanmayacak. 

Neden?

Sizden korktuğu için mi?

Hayır?

Böyle bir şeye karar verirse, bunun yolunu da bulur.

Fakat yapmaz.

Yapmaz.

Çünkü, Çanakkale'de olduğu gibi mertçe karşınıza çıkar ve hepinize karşı savaşır, bu toprağın insanının genlerinde bu var.

Yani mertlik var, vicdan var. 

Hani sizin, aydınlanmacı uygarlık felsefenizde inancın yerine koyduğunuz vicdan vardı ya, işte o vicdan, suni bir vicdandı ve çürüyüp yok oldu. 

Bizim ise, hala inancımızdan kaynaklanan  gerçek bir vicdanımız var. 

İşte bu sebeple biz, sizlerle, kıran kırana adı konmamış yeni bir Çanakkale süreci yaşasak bile; yaşlıları, hastaları, çocukları öldürmeyeceğiz. 

Ne var ki siz, bu dilden anlamayalı çok oldu.

Size ve sizin, içimizdeki ruhlarını size satmış gönüllü uşaklarınıza, anlayacağınız bir dil ile şu kadarını söylemek isterim: 

Bizim İstanbul'un ortasını Marmara denizi ikiye böler.

Güneyimizden Akdeniz'e, kuzeyimizden de Karadeniz'e yol vardır.

O sebepledir ki İstanbul'da patlattığınız bombalar, bir süre sonra hem bu deniz yolları ile ve hem de Edirne'miz üzerinden yani karadan size mutlaka ulaşır. 

Bu dediğim gerçek.

Buna inanın.

İşte bakın, ödünüzü koparan o mülteciler bu yollardan geçerek dayandı kapılarınıza.

Bugün kalbinizde patlayan bombaların, yarın beyinlerinizi parçalamasını istemiyorsanız, vazgeçin bu topraklarda kahpece ve korkakça oyunlar oynamaktan.

Kendilerinde hala bir parçacık gerçek vicdan kırıntısı kalmış olanlarınız için, ayrıca hem bizim dilimizle hem de çağdaş küresel dilleri ile tekrarlayalım;

 

Vazgeçin Hz. İsa aşkına,

Vazgeçin Hz. Musa aşkına. 

 

Please Stop For the Love of, Jesus and Moses. 

Ferman Karaçam - Haber7

fermankaracam@gmail.com
fermankaracam@twitter.com
twitter.com/fermankaracam
facebook.com/ferman.karacam
instagram.com/fermankaracam

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL