Üstad yadigâri Emine Anne'nin orucu
Bu güzel insanlar orucu da, haccı da, namazı da, zikiri de, nasihati da öylesine yakıştırıyorlar ki kendilerine, dünyanın en yakışan libaslarını giyinmişler ve bu libaslar sadece kendileri için biçilmiş, dikilmiş gibi gözlerinizi anlamıyorsunuz onlardan.
Namaz bir başka yakışıyor, hac bir başka yakışıyor, sohbet bir başka yakışıyor, oruç ise bambaşka yakışıyor.
Yani ibadet, bu insanlar üzerinde adeta bir manevi ziynet gibi, nur' la yıkanmış bir Cennet libası gibi duruyor.
Alınlarına baktığınızda secde parıltılarını, muhabbetlerine katıldığınızda tavaf lezzetini, yüzlerine baktığınızda oruç aydınlığını görebilirsiniz.
Sayıları az da olsa çevrenizde rastlayabileceğiniz bu insanlar, yürürken bizim asil ve kutlu medeniyetimizin Kur'an’la boyanmış asaletini de birlikte taşırlar üzerlerinde.
Uzunca boyunu 80 küsur yıllık çileli hayat, omuzlarından bir parça öne doğru eğmiş de olsa Emine Anne de bu asaleti taşıyanlardandır.
Beş yıldan beri tanıyorum Onu.
Kuzuluğun bir köyünde dünyaya gelmiş, on beş yaşlarında evlenmiş, Akyazı'dan İstanbul Yeni Sahraya taşınmışlar, evin yakınlarında küçük bir arsa almışlar. " o sırada orada bizden başka beş tane daha ev vardı, oralar, her taraf ağaçlıktı" diyor, Emine Anne.
Arsayı aldıkları kişiye borçlarını yavaş yavaş öderlerken eşi vefat etmiş.
Bu arada büyük oğlu da askere gitmiş.
Daha 35 yaşlarında iken üç çocukla, bir yığın borçla kalakalmış tek başına Emine Hanım.
Okuması yazması yok, çocuklar ekmek istiyor, arsa sahibi borcunu istiyor.
Bir hayır sahibi aracı olmuş, Erenköy'de temiz, mütedeyyin ve dört çocuklu bir ailenin yanında evin hanımına yardımcı olarak çalışabileceğini önermiş.
Kabul etmiş Emine Hanım ve gidip aile ile tanışmış, anlaşmışlar, çalışmaya başlamış.
Çocukların hepsinin adlarını hala hatırlıyor ve tek tek sayıyor; " Mehmet, Ömer, Osman, Ayşe ve Zeynep. İkisi yaşıyor ama üçü rahmetli oldular" diyor ve devam ediyor komşumuz Emine Anne, o ilk tanıştığımız günün, beş yıl önceki bir ilkyaz akşamüstü.
" Ev sahibimiz çok iyi bir insandı, yatsın nurlansın, Eyüp Sultan Mezarlığında meftundur rahmetli Necip Fazıl Bey, mezarına da bir defa gidebildim, çok yukarılarda, tepede olduğu için çıkıp inemiyorum ama kendisine hep dua ediyorum ". Dedi.
Emine Anne, Üstat Necip Fazıl Kısakürek'ten söz ediyordu. Ben heyecanlanmıştım ama O bunun farkında değildi galiba.
Üstad’ ın kitaplarından birinin üzerindeki fotoğrafını gösteriyorum, hemen tanıyor ve yeniden defalarca dua ediyor.
Emine Anne, sanırım halkın içinde gizlenmişlerdendir.
Oruç öylesine yakışıyor ona, öylesine güzel duruyor ki üzerinde hemen her gün akşamüzerleri cennet libasları içinde kapımızı çalıp, iftarlık domates, roka, kıvırcık, salatalık, bahçesinde ne varsa bırakıp gidiyor.
Onu her gördüğümde Üstadı hatırlıyorum, ona adeta Üstad'dan bir yadigar gözüyle bakıyorum.
Ona baktıkça asil bir uygarlık, aşk ve adalet yüklü bir iman, sehavet, samimiyet ve merhamet dolu bir komşuluk görüyorum.
Dün uğradığında sordum, dedim ki Emine Anne, sen o zamanlar Necip Fazıl Kısakürek'in önemli biri olduğunu bilmiyor muydun?
"Hayır, bilmiyordum. Sen söyleyinceye kadar bu derece Üstad olduğunu da bilmiyordum. Gerçi o zamanlar eve gazeteciler çok gelip giderlerdi, misafirler hiç eksik olmazdı, her misafiri de çok ihtimamla karşılar, İzzet ikramda bulunurdu.
Ayrıca bazen misafirlerin yemekleriyle özel olarak ilgilenirdi. Birkaç defa da yanına Türkeş'in geldiğini görmüştüm.
Bir de Akyazı'da, Kuzuluk'ta bazı cenazelerde imamların, cemaate konuştuklarında Necip Fazıl Bey'den bahsettiklerine şahit olmuştum.
Ve o zaman herhalde mühim bir şahıstır, diye düşünmüştüm."
Emine Anneye Üstad' ın, ölümün soğukluğu karşısında içimizi ısıtan, bizi ferahlatan o meşhur dizelerini okuyorum:
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber/ Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?
Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun!
Ölümü de öldüren RABBE secdeler olsun.
Duaları bir güzel, orucu bir güzel, teravihleri, komşuluğu, niyazları bir güzel olan ve mahallemizde Cennet Annelerinden bir anne gibi dolaşan Üstad Yadigâri Emine Annemize hayırlı ve uzun ömürler diliyorum.
Ferman Karaçam - Haber 7
fermankaracam@gmail.com
fermankaracam@twitter.com
twitter.com/fermankaracam
facebook.com/fermankaracam
instagram.com/fermankaracam
-
Fadime Ateş 2 yıl önce Şikayet EtEmine teyzeyi tanımak bizede nasip oldu çok şükür Rabbim uzun ömürler versin ağzından çıkan dualar kabul olsun inşallahBeğen
-
Emine Annenin Torunu 8 yıl önce Şikayet EtKurban Oldugum Rabbim Sana Saglikli Uzun Omur Versin Annanem Benim.. Ferman Abicim Kalemine Yuregine Saglik.. Allah Senden Razi Olsun Bu Kadar Kisa Surede Bu Kadar Guzel Gozlemleyip Analiz Edip Kalemine Almissinki Rabbim Sana Saglikli Uzun Omur Nasip Etsin Abicim.Beğen Toplam 1 beğeni
-
ahsen 8 yıl önce Şikayet EtÇalışan bayanlar hakkinda bu tür yorumları hiç tasvip etmiyorum.İnsanların hangi zorunluluktan dolayı çalıştığını bilmeden eleştirmenin önyargı olduğu kanaatindeyim.Beğen
-
SİBEL 8 yıl önce Şikayet EtBu da anne, çocuğunu sabahın köründe bakıcıya bırakan da anne. Sırf daha çok para için. Başörtülüsü dahil.Beğen
-
gülsen 8 yıl önce Şikayet Etne kadar hoş... içim ısındı yazıyı okuyunca.Beğen Toplam 1 beğeni