Liderlik ve Erdoğan -9
Bu büyük buluşma milyonlarca insanı duygulandırmış, gözlerini yaşartmıştır, demiştik, önceki bölümde ama bundan daha da önemlisi bir millet, uzun yıllardan beri sevdiği ve kendi değer yargılarına değer verdiği için kitaplarını, dergilerini, şiirlerini okuduğu bir düşünce adamının aynı şekilde lider tarafından da önemsendiğine şahit olunca lidere karşı sevgisi daha da artmıştır.
Yani böylece millet ve milletin değer yargıları, lider ve liderin değer yargıları ile düşünce adamının değer yargıları buluşması yaşanmıştır.
Aynı zamanda bu tablo, lider ve düşünce adamı rehberliğinde hemen hemen tamamen kopma noktasına gelmiş bir devlet-millet kaynaşmasının da yolunu açmıştır.
Bu kaynaşma Türkiye'nin geleceği bakımından hayati derecede önemlidir.
Eğer Türkiye büyüyecek ve gelişecekse ve birlik beraberlik içinde ayakta kalacaksa bu buluşmanın yaşanması gereklidir.
Bu olmadan olmazdı, olamazdı.
Bugüne kadar devleti yönetenler bu buluşmayı gerçekleştiremedikleri için devletle milletin arasında mesafeler hatta uçurumlar oluştu.
Millet kendi devletine beton duvarlar ve dikenli teller arkasından baktı yıllarca. Bir dönem ezanını yasakladı,
bir dönem kurslarını ve okullarını kapattı,
bir dönem başındaki örtüsünü yasakladı,
giyim kuşamına müdahale etti bu devlet.
Dolaylısıyla millet bir tarafta, devlet başka bir tarafta kaldı.
Millet kendi devletine karşı zaman zaman kırgın, zaman zaman kızgın, zaman zaman da öfkeli oldu ama hiçbir zaman gönlünü devletine açamadı.
Cumhuriyet kurulalı beri, bugüne kadar Menderes, Özal ve kısa dönemli Erbakan hükûmetleri dışında hiçbir yumuşama ve milleti ile kucaklaşma emareleri de görülmedi.
İlk defa ve uzun süreli olarak Erdoğan döneminde bu kucaklaşma gerçekleşmektedir.
Bu sebepledir ki Erdoğan için en çok kullanılan, kabul gören ve artık bir deyim haline gelen milletin adamı tabiri oldukça rağbet görmektedir.
Ve işte bu sebepledir ki yaşayan en büyük bilge ve sanatçı Sezai Karakoç'un İstanbul için kaleme aldığı, milletin de bağrına bastığı Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine adlı şiirini en iyi seslendiren ve bir kez daha milletle buluşturan lider olmuştur Recep Tayyip Erdoğan.
".....paslanmış demir bir kapı açılır
Küf tutmuş kilitler gıcırdarken
Ta karanlıklar içinde birden
Bir türkü gibi yükselirsin sen
Fısıldarım sana yıllarca içimde biriken
Söyleyemediğim Ateş'ten kelimeleri
Şuuraltım patlamış bir bomba gibi
Saçar ortalığa zamanın
Ağaran saçın toz toprağını
Bana ne Paris'ten
Newyork'tan Londra'dan
Moskova'dan Pekin'den
Senin yanında
Bütün bu türedi uygarlıklar umurumda mı ?
Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu
Geceme gündüzüme
Gözlerin
Lale devrinden bir pencere
Ellerin
Baki'den Nefi'den Şeyh Galip'den
Kucağıma dökülen altın leylak...
Erdoğan uzunca olan şiirin bu bölümünü seslendirmemişti ama ben tam da bu sebeple şiirin seslendirilmeyen bölümlerinden alıntılar yapıp, her satırının ne kadar değerli, her kelimesinin ne denli uygarlık ve tarih koktuğunu vurgulamak istiyorum.
...Ey bitmeyen kalbimin samanyolu destanı
Sen bir anne gibi tuttun ufukları
Ve çocuklar gül'le anne arasında
Seninle güller arasında
Tuhaf bir ışık bulup eridiler
Çocuklar dağ hücrelerinde erdiler
Aramızdaki sırra
Ay ışığında büyüyen fısıltılar
Gençlik monologları
Seni alıp kaybolmuş zamanın çağıltısından
Bana getiren
Yasamız vardı
Öfkeyle yazardın sen bir yüzüne
Ölür ölür okurdum öbür yüzünde ben...
Yine, Recep Tayyip Erdoğan döneminde Sezai Karakoç adı çok sayıda cadde, kültür merkezi, spor salonu, gençlik merkezi... 'ne verildi. Ödüllerden fazla söz etmeyeceğim zira Karakoç 1968 yılından beri çok sayıda ulusal ve uluslararası ödül almıştır. Erdoğan döneminde aldığı ödüllerden bazılarının farkı devlet eliyle verilmiş olmasıdır.
Bu da ayrıca devlet- millet kaynaşmasına bir diğer örnektir.
Ferman Karaçam - Haber 7
fermankaracam@gmail.com
fermankaracam@twitter.com
twitter.com/fermankaracam
facebook.com/fermankaracam