Bayramlarımız ve Kanıksanan Köleleşme
Dünya üzerinde yaşayan 1,7 Milyar nüfuslu veya nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan 63 civarında irili ufaklı devletli Müslümanlar olarak, oruçlarımızı tuttuk ve Ramazan Bayramımızı yaptık.
Bayramların en önemli özelliklerinden biri insanı sevindirmesi ise, bir diğer özelliği de hüzünlendirmesidir.
Sizi bilmem ama bu Bayram ben ne sevinebildim, ne de hüzünlenebildim.
Bu bayramda ağırlıklı duygum hüzünle karışık müthiş bir üzüntü idi.
Fert olarak değil ama tüm dünyadaki müslümanlar adına garip bir kuşatılmışlık ve keder yaşadım ve hala yaşıyorum.
Haksız mıyım?
Düşünsenize..! bütün dünyanın dörtte biri yani dünya nüfusunun yaklaşık yüzde yirmi beşi Müslüman fakat diğer yüzde yetmiş beşlik nüfus yerine biz ölüyoruz, biz sürülüyoruz, biz deniz dalgaları arasında can veriyoruz, biz muhacir oluyoruz.
Dünyanın bütün kıyımlarını, bütün zulümlerini, bütün acılarını sadece müslümanlar olarak biz yaşıyor, biz taşıyoruz.
Hrıstiyan kültü tam da bunu istiyordu: müslümanların hukukunu ve mazlumları savunacak güçlü bir devlet olmasın ve onları parçalayıp, ufalayıp köleleştirmek.
Bunu başardılar, bizi köleleştirdiler.
Ve biz bu köleliği kabullenip kanıksadık.
Esas üzüntüm, acım ve kederim bundan.
Tamam, Batı'nın bozulmuş, tahrif edilmiş, ilahi özelliği kaybedilip insanî unsurun eseri halini almış Hrıstiyanlığı, köleleştirmeyi çok önemsiyor, hatta hayat felsefesini bu temelin üzerine kurmuş.
Hem de Hrıstiyanlığın ilk çağlarından beri.
Mesela bakın Hz. İsa'nın havarilerinden biri olan ve son Yuhanna incil'inin yazarı olarak bilinen Yuhanna, tâ milâdi 65 yılında yazdığı mektuplarında neler söylüyor.
Yuhanna 65 yılında Efsus'a yani bugünkü Afşin'e geliyor.
O zamanlar Efsus (Afşin) Romalıların başşehri.
Şehri Dakyanus adlı çok zalim ve güçlü bir kral yönetiyor.
Yuhanna, Güney Torosları aşarak, Antakya üzerinden o zamanki Rum topraklarına yani Efsus'a geliyor.
Putperest Romalılar şehrin tek giriş kapısından Yuhanna'yı bırakmıyorlar, ağır şartlar koşuyorlar ve Yuhanna dördüncü ve son İncil'de ki 1-2 ve 3 mektupalarını burada kaleme alıyor, şehrin dışında bir hamam'a işçi olarak girip, insanları Hrıstiyanlığa davet ediyor.
Efsus halkına mektup'ta şunları söylüyor: "Ey köleler, efendilerinize itaat ediniz, Mesih'a yaptığınız saygıyı efendilerinize de yapınız.
Bütün varlığınızla ceset ve gönüllerinizle onların karşısında itaat için titreyin.
Efendilerinizin rızasını, hizmet gözüyle değil, Mesih'a yaptığınız ibadet gibi, aşk ve şevkle yapın.
Bu hizmetinizi Rab babaya yaptığınız kulluk gibi samimi bir niyet ve içten gelen bir sevgiyle yapın.
Hür olsun, köle olsun herkes yaptığı hizmetinin karşılığını Rab babanın yanında bulacaktır.."
Şimdi bugüne bakın, aynı "anlayış, aşk ve şevkle" çalışıyor bizi köleleştiriyorlar.
Bir ABD Başkanı geliyor ve karşısına parası ve serveti bütün dünyanın açlarını doyurup, açıklarını barındırıp giydirecek kadar olan bir Suud'u, Ortadoğu'nun en büyük ülkelerinden biri olan Mısır'ı karşısına alıp Yuhanna'nın emirlerini aynen dikte ettirip, köleliklerini onaylatıyor.
Adlarının Müslüman olmasının ne önemi var ki?
Titreterek itaat ettiriyorlar kendilerine.
Beyinleri, bedenleri ve ruhları felç edip bağlıyorlar kendilerine.
Rab babalarına yaptıkları samimi kulluk gibi, bizimkileri de kul ediyorlar Rab babaları adına kendilerine.
Ve 60 küsur tane ülke bunu seyrediyor, susuyor, kabulleniyor.
Ve en acısı da kanıksıyor.
Türkiye dışında bunca ülkenin yöneticilerine baktıkça kahroluyor insan.
Bir tek Türkiye bu zillete, bu paryalığa, bu diz çökmeye, bu kanıksanmış köleliğe evet demiyor.
Böylesine bir utanç içinde yaptığımız bayramda, sizin de bir yerleriniz acımadı mı?
Cami avlularında yerlere oturmuş Suriyeli yetim yavruların gözbebeklerine bakabildiniz mi?
Bakamadınız.
Öyle ise sizin de bu bayramınız benim gibi geçti.
Ferman Karaçam - Haber 7
-
Mehmet DOĞAN 7 yıl önce Şikayet EtMuhteşem.Beğen Toplam 1 beğeni
-
Gürsel SOYDEMİR 7 yıl önce Şikayet EtAğzınıza sağlık , kelamınıza bereket...Beğen Toplam 2 beğeni