İnsaf Be Kardeşim, İnsaf
Kudüs’ün İsrail’e başkent yapılacağı şeklindeki hadsizliğe Trump’ın imza atmasından sonra, dünyada resmî dini İslam olan 63 ülkenin hiç birinden çıt çıkmazken Türkiye, bunu ilk dile getiren ve şiddetle eleştiren, kınayan ülke oldu.
Kınamayla yetinilmedi.
İslam İşbirliği Teşkilatına üye olan ülkeler hızla toplantıya çağrıldı ve tarihinde ilk defa, katılan bütün üyelerin imzasıyla Doğu Kudüs Filistin’in başkenti ilan edildi.
Alınan bu karar küçümsenecek, hafife alınacak, eleştirilecek basit bir karar değildir.
Alkışlanacak ve takdir edilecek önemli bir karardır.
Hatta 1948 yılından bu tarafa bakılacak olduğunda tarihi bir karar olduğunu söylemeliyiz.
Peki, bu kararın alınmasında en önemli rolü kim ve hangi ülke oynadı?
Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve Türkiye.
Hakikat budur ve akıl da, fikir de, vicdan da, insaf da bunu görmeyi ve söylemeyi gerektirir.
Haydi, müzmin Erdoğan karşıtları gözlerini kapayıp, Erdoğan’ın her yaptığına karşı çıkıyor. Peki kendileri için Kudüs’ün bir değer taşıdığını, önemli olduğunu söyleyenlerin de vicdanları onlar kadar mı köreldi.
Gidip, hiç utanmadan eski defterleri karıştırıp, oralardan bulduklarını kes yapıştır marifetiyle gazetelerde, sosyal medyada yazıp çiziyorlar.
Sahi aklınız da mı alındı, kalbiniz de mi kurudu?
Bu kadar açık bir gayreti, emeği, samimiyeti nasıl eğip bükebiliyorsunuz, sizin kimyanızı bu kadar bozacak ne içtiniz?
İnsaf be kardeşim, insaf..!
Demek ki Fetönün Cinayetiymiş
Bir süre önce bu köşede “ Bu Gençleri Unutmayalım” başlıklı bir yazı kaleme almış ve ASELSAN’ın sessiz sedasız katledilen mühendislerinden söz etmiştim.
Türkiye’nin çok önemli projeleri üzerinde çalışan bu mühendislerimiz in hemen hepsi de daha önce İsrail ve Amerika’dan aldığımız —daha doğrusu parasını verdiğimiz halde alamadığımız, sürekli oyalandığımız— İHA’lar, savaş silahları, F16 ve tank silahları gibi İsrail’i ve ABD’yi ilgilendiren önemli projeler üzerinde çalışıyorlardı.
Ve o yazımızı şöyle noktalamıştık “...Bugün, sahada verdiğimiz şehitler yanında, bu genç mühendislerin de bu ülkenin bağımsızlığı için canlarını feda ettiklerine inanıyorum.
Rabbımız günahlarını mağfiret, mekanlarını cennet etsin”.
Geçen hafta bu mühendislerimizle ilgili çok önemli bir gelişme oldu;
2006 yılında yani bundan 11 yıl önce —ki bu 2006-2007 tarihleri de benim sözünü ettiğim mühendislerin katledildiği tarihlerdir— evet 11 yıl önce Hafız Koca adında bir F16 teknikeri bir gasp sonucunda(!) katledilir.
Ankara Başsavcılığı, Tekniker Hafız Koca’nın dosyasını bir süre bekletir, güya araştırır, soruşturur ve sonunda da adi bir gasp vakasıdır gerekçesi ile dosyayı kapatır.
Aradan 11 yıl geçer.
Kendisinin Jandarma muhbiri olduğunu, Hafız Koca’yı da azmettirme sonucunda katlettiğini itiraf eden Mustafa Değirmenci bu olayı ve belki de ASELSAN mühendislerinin zincirleme katledilme olaylarını aydınlattı.
Jandarmanın kendisini bazı olaylarda kullandığını da söyleyen İtirafçı katil şöyle demiş :” Bana önce iki kişinin dosyasını verip, bunlar vatan hainidir, bunları ancak sen temizleyebilirsin, biz de seni takip edip destekleyeceğiz, dediler. Daha sonra kendilerinin de beni öldüreceklerini düşünerek korktum var geçtim.”
Öldürmemi istedikleri bu kişiler (ASELSAN mühendisleri) Hüseyin Başbilen ve Halim Ünsem Ünal’dı.”
Başka bir zaman da yine tenha bir yere götürüp Bülen Arınç’ın evinin kurşunlanmasını istemişler fakat katil bunu da kabul etmemiş ama çok kızmışlar.
Daha sonra ailesiyle tehdit ederek adını verecekleri son kişiyi mutlaka öldürmesini istemişler. Bu isim de tekniker Hafız Koca imiş.
Peki bu katili azmettiren asıl katiller kimmiş?
Akıncı Üssü'nde yakalanan Tuğgeneral Sadık Köroğlu, Jandarma İstihbarat astsubay oğuz kod isimli C.A, Astsubaylar A.E ve Y.Ç .
Yani teknikerin ve umarım arkası zincirleme ortaya çıkacaktır ki diğer ASELSAN mühendislerinin de katili Fetö denen adi haindir.
Ferman Karaçam - Haber 7
