Doğan grubu çekildi, bir devrin sonu
Türkiye’nin Medya İmparatoru Aydın Doğan, 40 yıllık saltanatını tam zamanında, ekonomik olarak kârlı bir şekilde noktaladı.
Biz züğürtler olarak bugünden sonra Aydın Doğan’ı ve onun medya mecralarının her birinin Türkiye’deki rolünü çok yazıp, çok konuşacağız ama ben en başta söylemiş olayım:
Aydın Doğan akıllı adam.
Durakta hiç beklemedi, ilk gelen otobüse atlayıp gitti.
Grubun dün KAP’a yaptığı resmî açıklama şöyle:
“Şirketimiz'in aralarında Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri A.Ş. ("Yaysat"), Doğan Gazetecilik A.Ş. (Posta, Fanatik), Doğan Haber Ajansı A.Ş., Doğan TV Holding A.Ş., DTV Haber ve Görsel Yayıncılık A.Ş. ("Kanal D" TV), Doruk Televizyon ve Radyo Yayıncılık A.Ş. ("CNN Türk" TV), Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. ve Mozaik İletişim Hizmetleri A.Ş. ("D Smart")'nin de bulunduğu, yazılı ve görsel medya bölümünde faaliyet gösteren doğrudan ve dolaylı bağlı ortaklıklarımızdan önemli bir kısmının sermayelerinde sahip olduğumuz paylarımızın tamamının satışı ve devri konusunda, 1.100.000.000$ (Birmilyaryüzmilyon Amerikan Doları) "işletme değeri"nden, ilgili finansal borçların indirim konusu yapılması suretiyle, 890.000.000$ (Sekizyüzdoksanmilyon Amerikan Doları) " hisse değeri" üzerinden, Demirören Holding A.Ş. ile görüşmelere başlanmıştır. Konuya ilişkin gelişmeler oldukça, ilgili mevzuat kapsamında ayrıca kamuya açıklama yapılacaktır.”
Aydın Doğan medya dünyasına 1979 yılında Ercüment Karacan’dan Milliyet Gazetesini alarak girdi.
Şimdi Ertuğrul Özkök kendisinin satılması konusunda ne söyler bilemem ama o zaman Milliyet’in satıldığını haber alan ünlü spor servisi yöneticisi Namık Sevik, Ercüment Karaca’na, “Bizi, Kunta Kinte gibi sattın“ demişti.
Doğan, 1994 yılında Hürriyet’i aldı.
90’lar Aydın Doğan’ın tam anlamıyla Medyaya giriş yıllarıdır.
Özellikle 1990’ların ikinci yarısında CNN, Radikal, Posta, Fanatik, Finansal Forum, Gözcü, çok sayıda dergi ve radyo alarak yükseldiği yıllar oldu.
2005 yılında Star TV’yi TMSF’den alarak gruba kattı.
Daha sonra yurt dışında medya ortaklıklarına ve D-Smart gibi dijital bir platforma da el attı.
90’lı yılların başından yani Doğan’ın medya dünyasına ayak basmasından itibaren bu grup, mütedeyyin camiaya muhalif oldu.
Aslında şöyle de diyebiliriz : Aydın Doğan kurulu düzenden yanaydı yani laik, Kemalist, ulusalcı, Batıcı bir dünya görüşünü savundu.
Modern Batı Dünyasının Türkiye’de ki taraftarları olan sivil ve askeri bürokrasiyi, ulusalcı ve Batıcı yargıyı, Batı sermayesinin acentalığını yapan Türkiye sermayesini ve kurumlarını savundu.
2000’li yıllara kadar her on yılda bir Türkiye’deki siyasi, ekonomik, eğitim ve sosyal hayatı dizayn etmek üzere daha önce yapılmış ve kendi dönemlerinde yapılan askeri darbeleri güçlü bir şekilde destekledi.
2002’den itibaren iktidara gelen AK PARTİ ve onun lideri Recep Tayyip Erdoğan ile açıktan açığa savaştı.
Tıpkı darbeleri desteklediği gibi, 300’ün çok üzerinde Milletvekili ile iktidara gelmiş olan AK PARTİ’nin kapatılma davasında, iktidardaki bir partinin kapatılmasını savundu, 28 Şubat post modern darbesi döneminde savunmanın ötesinde darbeye öncülük yaptı ve darbeyi teşvik etti.
Bireylerin en doğal hakkı olan giyinme konusunda taraf oldu ve başörtü takmak isteyen hanımlara karşı savaş açan askeri ve sivil bürokrasiyi destekledi.
Gezi olaylarında, 7 Şubat’ta, 17-25 Aralık’ta AK PARTİ hükümetlerine karşı başlatılan yıkım olaylarında, tıpkı yabancı Batılı medya organları gibi davrandı.
Fetö’ye güçlü destek verdi.
Nihayet son yıllarda yapılan tüm seçimlerde, PKK’ya açık destek veren partinin cilalanması, aklanıp paklanması içim elinden geleni yaptı ve o partinin barajı aşmasında önemli rol oynadı.
Doğan Grubu bütün bu gayretlerine rağmen yenildi.
Eski katı laik, katı Kemalist ve inkârcı, redci ulusalcı sistem gibi o da güçlü liderlik karşısında, onunla birlikte yenildi.
Aslında Türkiye’de medya ne kadar güçlü olursa olsun halk çoğunluğu karşısında uzun süre dayanamıyor.
Halk çoğunluğu karşısında Güçlü medyanın zaferi ancak kısa süreli olabiliyor.
Simaviler zamanında da Hürriyet Gazetesi merhum Turgut Özal’la ciddi bir şekilde savaşmıştı ve Başarılı bir Milli Eğitim Bakanı olan Vehbi Dinçerleri bakanlıktan indirtmişti.
Fakat Simaviler de uzun süre içerisinde yenilip çekildiler.
Karacanlar da öyle.
Bilgin de benzeri bir şekilde çekildi.
Doğan Grubu sadece siyasi sebeplerle değil, en az bunun kadar ekonomik zorlamalarla da, tam zamanında ve kârlı bir şekilde çekilmiştir.
Grup; 2016 yılında 219 Milyon TL, 2017 yılında ise 472 Milyon TL zarar etmişti.
Ayrıca banka borçları da üç buçuk Milyara yakındır.
Aydın Doğan, daha önce bazı önemli arsalarını ve Bodrumdaki Marinayı da satarak küçülme sinyalleri vermişti.
Demirel’in Enver Ören için dediği gibi, Aydın Doğan durakta beklememiş, gelen ilk otobüse binerek gitmiştir.
Ve bana kalırsa akıllılık etmiş tam zamanında gitmiştir
Çünkü, artık onların devri bitti, bitiyor.
Bir devir kapanıp, yeni bir devir başlıyor.
Başlayan bu yeni devrin karakterini ilk farkedenlerin para sahibi olması kadar normal birşey yoktur.
Aydın Doğan da, otomotiv sektöründe küçük bir işveren olarak başladı ve 40 yıl sonra, katrilyonluk bir iş adamı olarak dükkânı kapattı.
Şimdi, Türkiye’nin yeni Medya İmparatoru Demirören Grubudur.
Kendilerine hayırlı olsun diyelim ve umalım ki bu grup, yeni dönemin karakterine uygun yayınlar yapar ve Türkiye’deki çoğunluğun değer yargılarına saygılı olur.
Ferman Karaçam - Haber 7
-
Sadettin Özenç 6 yıl önce Şikayet EtDaha 28 Şubatın hesabını vermedi,,,Herhalde bir yerlerden kulağına kar suyu kaçtı,sabırla bekliyoruz,,,,Beğen Toplam 1 beğeni
-
Faruk 6 yıl önce Şikayet Et82 yaşında hala para ve melanet peşinde kosana akıllı denilmez.Beğen Toplam 3 beğeni