Dik Durmanın Vaktidir
Dünyanın bir numaralı süper gücü olan Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı sarsıcı bir ekonomik hamlenin fitilini ateşledi.
ABD, halkları Müslüman olan diğer ülkelere yaptığı gibi bağımsız kalan son iki ülke İran ve Türkiye’nin de tapusunu ve anahtarını istiyor.
Eski Türkiye’yi istiyor yani.
Paniğe kapılmanın, korkmanın, endişe etmenin hiçbir manası yok.
Dik durmanın, “Çanakkale Geçilmez” diyen ecdadın torunları olduğumuzu kanıtlamanın zamanıdır.
Mekke müşriklerinin üç yıl boyunca Müslümanlara uyguladıkları ekonomik ambargo ile, bugün bize uygulanan ambargonun arasında hiçbir fark yoktur.
Mekke’de Ebu Talip Mahallesine çekilip, aç susuz kaldığı halde birbirine dayanıp, mücadelesini sürdürmüş bir avuç iman sahibi mü’minin izlerini takip ettiğimizi kanıtlamanın fırsatı doğmuştur bize.
herkes kendi inancının, tiğnetinin, imanının ve vicdanının gereğini yapacak.
İçimizde ki bizden görünen ama kökleri ve ipleri dışarıda olanlar bugün yaşananları fırsat bilip hükûmete ve Erdoğan’a olan kinlerini kusacaklardır.
Kusuyorlar da zaten.
Bizim onlara ayıracak vaktimiz yok.
Düşman kapıda ve düşman amansız.
Kenetlenmenin vaktidir.
Aynı gemide olanlara söylüyorum, her halükârda botlarını hazırlamış ve gemiden kaçma fırsatını kollayanlara sözüm yok, FETÖ’cüler gibi omlarında kökü dışarıdadır kaçacaklar ama biz burada, ya olacak ya öleceğiz; vakit varken davranmalıyız, gemiyi deldirtip çocuklarımızın ölü bedenlerini Marmara’nın, Karadeniz’in, Akdeniz’in kıyılarından toplanacak duruma düşürmeden sırt sırta vermeliyiz.
İsraftan, gösterişten, haramlardan, çalmaktan, lüksten, şöhretten ...derhal ve behemahal vaz geçmeliyiz.
Evvela Diyanet İşleri Başkanımıza Sesleniyorum: Sayın Ali Hocam benden daha iyi biliyorsunuz ki, böyle zamanlar, dünya hayatımızda muttakilere önder ve örnek olmak için Yaratıcımızın bizlere lûtfettiği zamanlardır.
Nasıl ki Mekke’de, Medine’de, Endülüs’de, Malazgirt’de, Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşında, 15 Temmuz’da örneklerimiz ve öncülerimiz olmuş ve bu ümmet o örneklerin ardından bin yıllarca yürümüşse, yürüyorsa bugün de işte o öncüleri ortaya çıkarmanın sırasıdır.
Bunun ilk adımını da siz atmalısınız.
Bu hem size, hem de teşkilatınıza yakışır.
Tüm teşkilatlarınızda maddi ve manevi seferberlik başlatın.
Müftü ve İmamlarımız her bakımdan bir adım öne çıksınlar.
Kavil’den fiile hicret etmeyi bu ümmet İmamlarından ve Müftülerinden görmeli.
Duymalı demiyorum, görmeli diyorum.
Başkanımız, “yastık altında doları, Euro’su, altını olanlar Türk lirasına çevirsinler” dedi.
Herkesin kolundan tutup götürecek hali yok. Hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız zira köstebekler ortaya çıkmaya başladı bile.
Geçen hafta Balıkesir’de, Yalova’da birkaç örneğine rastladım ama asıl evvelki gün Akyazı/Kuzuluk’ta daha ileri bir örneği ile karşılaştım.
Kuzuluk’ta bazı esnaf kardeşlerimiz bir yıla yakın bir zamandan beri soğuk pres çörek otu yağını küçücük dükkânlarında presleyip satıyorlar.
Çok kaliteli ve faydasını gördüğüm bir ürün.
iki gün önce 250 gramlık bir miktarı, yanımda presleyip şişesine doldurdu ve 30 tl dedi, şaşırdım.
Çünkü daha 15 gün önce ablam için 25 TL’ye almıştım.
Sebebini sorunca abi, dedi “ şu gördüğün 250’lik cam şişeyi 95 kuruşa alıyorken, bir anda 170 kuruşa çıkardılar.
Millete bir şeyler oldu, daha önce sabun aldığım birini arayıp mal istedim, ‘dükkanı kapadık’ dedi, 100 kişiden fazla insan ekmek yiyordu, şimdi işsiz kaldılar..”
Genç esnaf başka örnekler de verdi.
Belli ki fare ve kertenkele deliklerine nevale depo eden tefeciler, vurguncular ve yeni çukur kazıcılar imalathane ve dükkanları satıp dolara çevirmeye, fırsattan ganimet çalıp, deliklere, çukurlara kaçıp gizlenmeye başlamışlar bile.
İçeride besledikleri piyonlarını da yanlarına alarak ne yaparsa yapsınlar, Allah’ın izni ile bizi yenemezler.
Yeter ki biz hakiki manada “biz” olalım, tek yürek olalım ve bir namluya, aynı hedef için dizilmiş mermiler olalım.
Tarihin çöplükleri; mazlumların ve onlara sahip çıkanların üzerine zulümlerini boca eden karunların, firavunların, müstekbirlerin, zalimlerin, neronların, nemrutların, şaronların, babrak karmalların, stalinlerin cesetleriyle doludur.
Trump’ın pis cesedi de, kanlı imparatorluğu da o çöplükte yerini alacaktır.
Bizimkiler mi?
Bizimkiler de Ammarlar, Sümeyyeler ve Ömer Halisler gibi kuşaktan kuşağa yolumuzu aydınlatan nur hüzmeleri gibi parıl parıl parlayacaktır.
Biz buna inandık ve iman ettik.
İman etmek sorumluluk gerektirir.
Kamu da, Bakan Albayrak’ın verdiği söz de kuvveden fiile geçmeli ve tüm kamu kurumlarında çok ciddi bir tasarruf derhal başlatılmalı.
İsim isim söylemek istemiyorum ama kamuda şef düzeyine kadar inmiş makam arabaları trafikten alınıp satılsa İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerimizde trafik de rahatlar.
Ayrıca toplu taşıma araçlarımız çok konforlu ve rahat.
Kamu personelimiz de, yukarıdan aşağıya kadar herkes, o görmemişçe yapıştıkları lüks araçlara binmekten vaz geçsinler artık.
Özel sektör de aynı duyarlığı göstermeli.
Çalıştırdığı on kişiye bile servis koyan kurumlar var.
Bundan beş, on yıl önce metrolar, metrobüsler bu kadar yaygın olmadığı için servisler gerekliydi.
Şimdi tam tersine servisler zaman kaybına sebep oluyor büyük şehirlerde.
Üstelik bu araçlar hem döviz ödeyerek aldığımız yakıt, hem de yerli olmayan lüks araçlar olduğu için Türkiye’ye yük.
Valilerimiz, Belediye Başkanlarımız hala bunun farkında değiller mi acaba?
Her fert, her kurum başını ellerinin arasına alıp katkılar sunmalı, çözümler geliştirmelidir.
Aksi halde vakit aleyhimize geçiyor ki ileride, ellerimizin arasına alacağımız başımız da kalmayabilir, inanmıyorsanız etrafınıza dikkatle bakın.
Ferman Karaçam - Haber 7
-
Ömer Özdemir.. 6 yıl önce Şikayet EtHarikasın dostum.yüreğine sağlık.Kılıcın,Kalemin sağlıkBeğen Toplam 3 beğeni