İran Devriminin lideri Ayetullah Humeyni Amerika için Büyük Şeytan deyimini ilk kullanan kişidir.

Humeyni, İran devriminin ilk günlerinden itibaren Amerika ile sürekli kavgalı oldu.

Şimdi yaşasaydı Amerika’ya ne derdi bilemiyorum ama ben, Amerika için en büyük Şeytan adının daha uygun olacağını düşünüyorum.

Çünkü; Humeyni Amerika’ya Büyük Şeytan adını verdiğinde, o yıllarda Amerika, Hrıstiyan kültürünün kodları ile hareket ediyor, İngiltere’den devraldığı dünya hakimiyetini emperyal idealleri doğrultusunda uyguluyordu.

En azından görünürde Amerika öyle bir Amerika idi.

11 Eylül 2001 yılındaki ikiz kule saldırıları Amerika’nın tarihinde bir milat oldu ve Amerika açıktan açığa Siyonist İsrail’in kültürel ve dini etkisine girdi.

Yani Amerikan yönetiminde Evangelistlerin ve Evangelizmin hükümranlığı devreye alındı.

Bu durumda, 11 Eylül saldırılarının da hangi karanlık güçler tarafından tezgahlandığını okuyucunun engin ferasetine bırakıyorum ama, bizde devlet aklı olmadığı için farkında değiliz.

Doksan yıl sonra daha yeni uyandık.

Aslında uyandık demeyelim; uyandırıldık.

Allah bu millete acıdı, merhamet etti de bir lider çıkardı içimizden.

Öyle olmasaydı halâ uykudaydık.

90 yıl boyunca, ortalama 1,5 yıllık koalisyonlarla yönetildi bu kocaman, güzelim memleket.

Bir buçuk yıllığına gelip gidenler de, bazı istisnalar dışında aç kurtlar gibi hazineye saldırdılar ve sonunda bir milyar dolara muhtaç hale geldik, elalemin gönderdiği deprem paraları ile emeklimizin, memurumuzun maaşlarını ödedik.

Bu hallere düşürülmüş bir ülkenin devlet aklı mı olur?

Doksan yıl boyunca olayları gündelik izledik.

Doksan yıl boyunca; iki dünya savaşı içinde yurdumuzu paramparça eden, bugünkü yüzölçümümüzün 24 katı büyüklüğündeki topraklarımızı aralarında paylaşıp sömüren, yönetimlerini iğdiş edip, halklarını köleleştiren, Batılı Emperyalistlerin önümüze koyduğu istihbarat bilgileri ile bizi idare edenler ve onların zihniyetleri, evlatları, torunları şimdi hiç utanmadan Erdoğan’a hesap soruyorlar.

Farkında değilsiniz de uyuyorsunuz, uyanın artık, hala Atatürk’ün ardına saklanıp gözü kapalı öteye beriye ateş ediyorsunuz.

Bırakalım 17- 25 Aralığın bir yargı darbesi girişimi olduğunu anlamanızı, 15 Temmuz’un bir işgal girişimi olduğunu anlamanızı siz, daha dün yaşanan Kaşıkçı olayının bile ne anlama geldiğini anlayamamışsınız.

Eğer, Erdoğan’ın doksan yıl sonra; beş on yıl içinde oluşturduğu milli istihbarat olmasaydı Türkiye’yi didik didik edecek, nefes alamaz hale getirecektiler.

Ne zaman ki Erdoğan; dünyanın en âdi katliamlarından birine imza atan Suudi cellatların ve o emri veren, ruhunu büyük Şeytan’a satmış kralın foyasını ortaya çıkardı, işte o zaman planları altüst oldu küresel katillerin.

Bu küresel katillerin başında elbette hepimizin bildiği gibi Amerika var.

Fakat, Amerika artık Büyük Şeytan değil, En Büyük Şeytandır.

Samuel Untermyer gibi Yahudi kökenli Amerikalı Siyonistler tarafından yapılan iki dinin yakınlaştırma çabaları sonuç vermiş böylece, Siyonizmin emelleri Hristiyanlığa monte edilmiştir.

Bu inanışa göre “seçilmiş” Yahudi Milleti Kudüs’te toplanacak ve Hz. İsa’nın bin yıl sürecek krallığı başlayacaktır.

Amerika adım adım buraya doğru gidiyor.

PKK’nın üç eşkiya başı için konulan 12 bin dolarlık ödül ise Amerika’nın, Siyonizmin amaçları doğrultusundaki yürüyüşünü maskelemek için kullanılmıştır.

Bizde devlet aklı, yeni Türkiye ile birlikte daha yeni oluşturulduğu için, devlet aklının ne olduğunu anlayamayan eski Türkiye kalıntısı zihniyet ise hala En büyük Şeytanın planlarını görmekten acizdir.

Bu sebeple; Amerika’nın, üç PKK’lı teröriste koyduğu ödülü de, Öztürk Yılmaz’ın çıkışını da, Kaşıkçı’nın öldürülme olayını da anlayamıyor, Anıtkabir’in etrafına gizlenip öte beriye saldıran tetikçilerle birlikte En Büyük Şeyran’ın ekmeğine yağ sürüyorlar.

Ama zannederim onlara da size de buradan ekmek çıkmayacak.

Ferman Karaçam - Haber 7 

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam