Ferman Karaçam
Ferman Karaçam
HABER7 YAZARI

Demek ki Neymiş ?

GİRİŞ 30.01.2019 GÜNCELLEME 31.01.2019 YAZARLAR

Diriliş Ertuğrul’u izliyor musunuz ?

 

 

Ben izliyorum.

Mümkün olduğu kadar ara vermeden, dizideki olayların silsilesini kaybetmeyecek bir duyarlılıkla takip etmeye çalışıyorum.

 

 

Umarım bu diziyi, bundan daha iyileri takip eder de, TRT’nin toplumdaki, o eski, kötü imajını siler ve yepyeni bir markalaşma sürecine taşırlar.

Türkiye, gelişmiş ülkelere göre markalaşmış kurum ve ürün konusunda hiç de iç açıcı bir pozisyonda değil.

Bir elin parmaklarının yarısı kadar özel sektöre ait marka ancak sayabilirsiniz, sonrası yok.

Kamu kurumlarına gelince; ne hazin ve ne gariptir ki, Cumhuriyet Tarihi boyunca tek bir marka gösteremezsiniz.

İyi ki, son yıllarda THY önemli ve kayda değer ataklar yaptı da yavaş yavaş yüzümüzün akı ile bir markamız ortaya çıktı, çıkıyor.

İkinci olarak TRT, bir iki dizisiyle markalaşma yolunda önemli adımlar atmaya başladı.

Elbette, neresinden bakarsanız bakın TRT bir CNN, bir BBC gibidir demedik ama, markalaşma denen şey de üç beş yıl içinde yetişip, biten bir nebat değil.

Markalaşma; uzun yıllar ısrarla, kaliteyi sürdürerek ve çoğunluğun kabullerini, beğenilerini kazanarak oluşan, ulusal sınırları aşan bir değer.

Bu, hem zaman istiyor, hem yatırım ve hem de ısrarla çıtayı yükselterek oluşturulan bir süreç gerektiriyor.

TRT kurulduğundan itibaren halkın olabildiğince ekonomik desteğine rağmen, yıllarca, deyim yerindeyse tam bir çiftlik gibi kullanıldı.

İyi ki son on, on beş yıldır bir parça silkelendi de, birkaç dizi ile, kendisini göstermeye başladı.

Bu dizilerden biri Sultan Abdülhamit ise bir diğeri de, Diriliş Ertuğrul’dur.

Diriliş Ertuğrul dizisinin TRT’de yayınlanmasından önce Söğüt İlçesinde bulunan Ertuğrul Gazi Türbesini yılda 300 bin kadar insan ancak ziyaret ediyormuş.

Dizinin yayımından sonra, sadece 2018 yılında bu sayı 1 milyon 300 bin olmuş.

Söğüt Belediye Başkanı Halil Aydoğdu, “ilçenin, artık tanıtım noktasında zirveye ulaştığını, ziyaretçi sayısı 1 milyon 300 bine ulaşan türbenin bulunduğu, Söğüt'ün, tanıtım noktasında eksikliklerini giderdiğini, Söğüt'ün, Türkiye halkı tarafından ve yurt dışından, Türkiye'yi veya Ertuğrul Gazi'yi merak edenler noktasında tanınırlığı bir hayli arttı" demiş.

Ayrıca Başkan, İlçeye gelenlerin gece kalmaları ve farklı uğraşı alanları, dikkat çekici yeni projeler, yeni yatırımlar üzerinde çalıştıklarını da söylemiş.

Şimdi eğri oturup düzgünce konuşalım, demek ki neymiş; kültür, sanat, edebiyat, kitap, sinema, tiyatro, müzik gibi alanlara yatırım yapmak boşuna değilmiş, zamanla geri dönüşümü oluyormuş.

Kültür yatırımlarına, sadece, eğlence olarak bakılması yanlışmış.

Zaten, 80 yıl boyunca CHP zihniyeti, TRT’ye, o perspektiften baktı.

Şimdi insanlar TRT’de bu güçlü yapımları izlerken; Tarihi bir şuur kazanıyorlar, bu dizilerin yayınlandığı kurum olan TRT saygınlık elde ediyor, markalaşmanın ilk basamakları oluşuyor, Söğüt ya da benzeri yerler ekonomik, kültürel ve tarihi bir havzaya dönüşerek kalkınıyor, diziler zengin kadar, güçlü tarihi muhteva ve sanatsal illiyet bağları ile Osmanlı hinterlandı topraklara ve diğer ülkelere ulaşarak Anadolu ile bağlar kuruluyor ve mevcut olan bağlar güçleniyor.

Elbette sadece bu kadar değil; kültürün ve sanatın insan ve toplumların hayatındaki yeri ve öneminin, görünenlerden çok daha fazlası görünmeyen, hesaplanamayan metafizik dünyalarda saklıdır.

Ama, ne yazık ki biz, kültürü hala, deniz, güneş ve kum dünyasının kuyruğunda götürüyoruz.

Dünya gözüyle bir gün, Kültür Bakanlığının, Turizmden ayrıldığına mesela, Mili Eğitimle birleştiğine şahit olur muyum bilemiyorum fakat, hasretle ve umutla bekliyorum.

 

CÜMLEDEN CÜMLEYE....

 

Uzun Örüklerin Şöhreti

 

.....Sevgilim, Bağdat’da, eski zamanlarda Bir halifenin güzel bir kızı varmış...

Gözleri

İki yeşil kuş...

Saçları uzun bir kasideymiş...

Krallar ve Kayserler peşinden koşmuşlar...

Ona mihr sunmuşlar...

Köle kafilelerinden ve altından

Taçlarını sunmuşlar...

Altın tabaklarda...

Ona, Hint ülkesinden bir prens

Çin ülkesinden ipek gelmiş...

Ancak güzel prenses,

Kralları, sarayları ve mücevherleri kabul etmemiş...

O, her gece balkonuna

Güzel bir gül,

Ve güzel bir söz bırakan

Bir şairi seviyormuş....

Nizar Kabbani

 

Ferman Karaçam - Haber

 

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam 

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL