Ferman Karaçam
Ferman Karaçam
HABER7 YAZARI

EYT, Aile ve Sosyal Güvenlik

GİRİŞ 04.12.2019 GÜNCELLEME 06.12.2019 YAZARLAR

Dünya yeni bir sürece giriyor.

 

 

İklim değişikliği, adım adım bütün kıtaları yeniden şekillendirecek bir sonuca doğru ilerliyor.
Teknoloji, akılları zorlayacak bir hızla ve geleneksel toplum değerlerini alt üst ederek, ortaya yeni sorunlar çıkararak yürüyor.
Teknolojiye bağlı olarak silahlanma yarışı bütün dünyada sağlık, eğitim ve sosyal yardımlaşmanın önüne geçti ayrıca, buna bağlı olarak, nükleer bir savaş tehlikesi adım adım yaklaşıyor.
Herhangi bir ülke ekonomisindeki olumsuzluk, kendisinden daha kötü küresel sonuçlar doğuracak kadar büyüyebiliyor.
Aile kavramı, din, yaşlılık, yapay zekâ, bencillik, siber tehditler, küresel terörizm, eşitsizlik, göç, sürekli yeni uyuşturucuların ortaya çıkması, çevre, merhamet ve geleneksel değerlerin yok olması gibi kavramlar yeni ve üzerinde düşünmemiz gereken meseleler olarak önümüzde duruyor.

Bunlar ve daha fazlası hem bireylerin, hem de hükümetlerin temel sorunları olarak dünyayı yakından ilgilendiriyor.

 

 

Ülkemizde ilgili ve yetkililer mutlaka bu sorunlarla yüzleşip üzerinde duruyor ve çözüm üretmeye çalışıyorlardır.

Amerika’da, Avrupa’da, bazı Ting-Teng kuruluşları, devlet ve hükümet başkanları bu ve benzeri konulara dikkat çekiyorlar.

Son olarak İspanya eski Başbakanı Jose Maria Aznar ve Fransa eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy de benzer konulara, yaşlanmaya, nüfus kaymalarına dikkat çektiler.

İçinden geçtiğimiz çağı yeniden yorumlamak ve bu sorunlara karşı direnç katsayısı yüksek çözümler bulmamız gerekiyor.

Direnç katsayısı yüksek diyorum çünkü çağdaşı olduğumuz bu sorunlar daha çok, önce bireyi, ardından aileyi ve toplumu çözüp çökertiyor.

Bu sorunlara karşı birey, tek başına ne kadar ayakta kalmaya çalışırsa çalışsın, kendi iradesinden daha güçlü olan “sorun” karşısında direnemiyor.

Tıpkı, Tilki ve tavuklar hikâyesinde olduğu gibi bütün mesele, bireyi koruyup, bireyin “direnme kat sayısını yükseltmekten” geçiyor. Tavuklar da eğer, bireyi tilkiye kaptırmamış olsalardı yine aile ve toplum olarak güçlü kalmaya devam edeceklerdi.

Çağımızda bireyi kaptırmamak için ailenin güçlü ve donanımlı olması, olmazsa olmazımızdır.

Eğer bunu anlayamaz, aileyi koruyamazsak çözülme devam edecek ve bu sorunlara tamamen teslim olacağız.

Ne yazık ki, şu anda gidiş o yöndedir.

Aileyi koruyamıyoruz.

Bugün Türkiye belki de, dünyanın en büyük sosyal yardım yapan ülkelerinden birisidir ama bu sosyal yardımlar öylesine dağınık, kanıksanmış ve maksadının dışına taşmış ki, inanılır gibi değil.

Mesela bakın; evlenen çiftlere yardımdan, dul eşlere yapılan yardıma, ikiz ve üçüz bebeklere yapılan yardımdan, evde bakım yardımına, özürlü bakıcısına yapılan yardımdan, çocuk yardımına, annelere ödenen öğrenci yardımından, mevsimlik işçilere yapılan yardıma, kronik hastalara verilen destekten, çeyiz desteğine, kayıt dışı çalışan işçilere yapılan yardımdan, babası ölen genç kızlara yapılan yardıma, sağlıksız evlerde oturan muhtaçlara yapılan yardımdan, eşya ve gıda yardımına, kömür yardımından, yakınları askerde olanlara yardıma, fakirlere elektrik tüketim desteğinden yemek ve gıda yardımlarına ve daha sayamadığım onlarca kalem yardımlarından bir kısmı için, 2020 yılı bütçesi olarak 103 milyar TL ayrıldı.

Eğri oturup doğru konuşalım ve gerçeği artık görelim; bu darmadağın olmuş yardımlar ve desteklerin önemli bir kısmı yaramızı sarmıyor ayrıca, ailenin ve bireyin, çağın sorunlarına karşı direnişine katkı sağlamıyor.

Yaralarımız açıktan açığa kanamaya devam ediyor.

Mesela EYT yani, emeklilikte yaşa takılanlar.

Geçenlerde de yazdım; Başkan Erdoğan, yerden göğe kadar haklı ve bu ülke için en büyük vatanseverliği, kendisi ve partisi için de en büyük riski yani, seçim kaybetme riskini bile göze alarak EYT’lilere hayır demiştir kaldı ki, bu hata ve günah 38 yaşında insanımızı emekli eden eski Türkiye yöneticilerinin sırtında olduğu halde.

Ama unutmayalım ki, bugün EYT’li dediğimiz insanların da bu günahta hiç bir payları yok.

Diğer bir yaramız mesela aile, ki, asıl kanayan açık yaramızın biri de budur.

Aile SOS veriyor.

Boşanmalardaki hızlı artış, kadın cinayetleri, boşanan aile çocuklarının uyuşturucu kullanımında çoğunluğu teşkil etmesi... Bunlar ve bunlarla birlikte yukarıda saydığım sorunlara karşı aile tamamen dayanaksız, sığınaksız ve çözülmeye başlamış durumdadır.

Benim önerim şudur:

1- Yapılan sosyal yardımların tamamı yeniden gözden geçirilmelidir ve ev kadınları evlendiği andan itibaren sigorta kapsamına alınarak bir miktar maaş bağlanmalıdır.

Bu durumda, görülecektir ki, yapılmakta olan sosyal yardımların büyük bir bölümü yine aynı kanallara ama bu sefer daha anlamlı hale gelerek akacaktır.

Çözülen aileye, anne eli atılarak, anne desteği sağlanarak son sığınağımız olan aileyi çağın sorunlarına karşı donanımlı hale getirmiş olacağız.

Böylece Anne, fertleri, aileye, aile de kendisini topluma bağlayarak kaynaştıracaktır.

Aksi halde, sahipsiz kalan ailenin çözülme süreci hızlanacak ve hem de giderek ülke olarak daha çabuk yaşlanacağız.

2- EYT’lilerin hepsi sağlık hizmetinden faydalandırılmalıdır ayrıca eşlerden, ikisi de EYT’li ise bayan olanı, hasta ve çalışamayacak durumda olanların da hepsini derhal emekli etmeliyiz.

Geriye kalanları yaş durumuna göre kademeli bir takvime bağlamalıyız.

Yukarıda, beş madde halinde, toparlamaya çalıştığım çağın sorunlarına karşı direnmemizin en temel şartı; kanayan sosyal yaralarımızın kapanması ve en önemlisi de, bu sorunlara karşı ferdin direnç katsayısını artırmamızdan geçiyor.

Ferdi dirençli kılmamızın da, tek bir yolu aileyi yani, anneyi donanımlı kılmak, güçlendirmek, korumak ve değer vermekten geçiyor.

Aileyi yani Anneyi koruyamazsak, üstümüze üstümüze gelen çağın sorunlarına yenileceğiz.

Görmek isteyen gözler için bizden söyleyip, göstermesi...

CÜMLEDEN CÜMLEYE...

Aşıkla maşuk arasında tam bir teklifsizlik bulunması ne güzel şey..!

Bu teklif ve tekellüfler, çekinmeler yabancılar içindir.

Aşığa aşktan başka her şey haramdır...

Hiçbir aşık sevgilisinin güzelliği hakkında delil göstermez ve kimse de aşığın gönlünde, maşuğunun kinine delalet eden bir delil gösteremez..

Mevlana, Fihi Mafih/ Şark İslam Klasikleri, çev: M.Ü. Tarıkâhya

Ferman Karaçam - Haber

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam

YORUMLAR 7 TÜMÜ
  • Canan 4 yıl önce Şikayet Et
    Bu durumu o kadar güzel anlattınız ki Benim eşim de aynı durumda çok sıkıntı yaşıyoruz İnşallah bir an önce bu duruma bir çözüm bulunur diye bekliyoruz, teşekkür ederiz saygılar.
    Cevapla
  • İbrahim 4 yıl önce Şikayet Et
    Vallahi ben, devletin/hükümetin vatandaşlara yersiz, haksız yaptığı her türlü yardımlar için hakkımı HARAM EDİYORUM. Şahsım ve ailem olarak senelerce maddi sıkıntı çektik ama bir defa olsun gidip de bir devlet kurumuna yardım/muhtaçlık maaşı/kömür istemedik, almadık. Çünkü o yapılan yardımların hem veren için hem de alan için çok büyük vebali, mesuliyeti, sorulması var ve elbette sorulacaktır..
    Cevapla
  • Ayşe 4 yıl önce Şikayet Et
    Daha İsteğe Bağlı Sigortalı Hanımlar bekliyor, emekli olamıyor. Sigortasını yatırmış olduğu halde.
    Cevapla
  • sencer turan 4 yıl önce Şikayet Et
    sorarım size,gunduz masa başında çalışıp cumartesi, pazar tatil yapan birisi ile 3 vardiya düzeninde beden işçisi olarak çalışan birisinin aynı yaşta emekli edilmesi adaletmidir?3 vardıya düzeninde çalışan bir bedeb işçisi 9000 gün primi doldurduğunda 50 yaşında emekli olabilmelidir.
    Cevapla
  • M.POLAT 4 yıl önce Şikayet Et
    önerilerin hepsi çok doğru inşallah dikkate alınır.özellikle ev hanımları ile ilgili olanı.saygılar
    Cevapla