Ferman Karaçam
Ferman Karaçam
HABER7 YAZARI

Giresun’un Bağları..

GİRİŞ 02.09.2020 GÜNCELLEME 03.09.2020 YAZARLAR

Eylül gelmiş.

 

 

Bugün iki Eylül.

Sanırım, son yılların en sakin, en sessiz ve en sıcak eylülüdür gelip oturdu göğümüze.

 

 

Aslında sekinet biraz da, bulutların ortalıkta fazla görünmemesindendir.

Değilse, hamdolsun, Karadeniz’de doğalgaz bulmuşuz.

Giresun’da selden zarar görenlerin yarası, birkaç gün içinde sarılmaya başlandı.

Meğer ki, devlet, devletliğini gösterince, tez elden yaraların kanaması durduruluyormuş.

Biz artık hamdolsun, bugünleri de gördük.

Eğer devlet vatandaşı ile bütünleşip, dertleri ile hemhal olmasaydı, eski Türkiye’de olduğu gibi, afet bölgesine birkaç bakan gider, afetzedelerle dramatik üç beş fotoğraf çektirirdi.

Biz de gazetelerden, internetten bu fotoğraflara bakar “ Vay bee koskoca bakanlar, daire başkanları, müdürler, amirler o çamur deryasının içinde, çekmişler çizmeleri bacağına, vatandaşlarla birlikte olmuş, onların acılarını paylaşmış, dertleri ile dertlenmişler, helal olsun..” derdik.

Sonra aradan aylar geçer, yıllar geçer, afete uğrayan afetzede vatandaş çırpınır durur kendi çamuru içinde.

Daha önce, afetin ilk günlerinde gelip kendileri ile fotoğraf çektiren devlet erkanı ortalıkta görünmez olur, verilen sözler, alınan notlar unutulur.

Afetzede vatandaş birer, ikişer Ankara’ya taşınır.

Kapılar aşındırılır.

Verilen sözler hatırlatılacaktır.

Bir kapıdan girer, öbür kapıya gönderilir, öbür kapı, diğer kapıya gönderir acılı afetzedeyi.

Diğer kapı, sonuç olarak; “bugün git, yarın gel” diyerek aylarca oyalar durur vatandaşı.

Vatandaş artık bir başına, çaresiz, yalnız ve sahipsiz bırakılmıştır.

Şimdi öyle mi oldu ?

Giresun’u sel vurdu, gök delindi yere aktı.

Dere boylarına yapılan evleri, dükkanları, park halindeki araçları ve insanları sürükleyip götürdü.

Köylerde barınakları, ahırları, hayvanları, fındık bahçelerini, fındık harmanlarını, depoları silip, süpürüp götürdü sel.

Aynı gün ilgili bakanlar vatandaşı ile kucaklaştı.

Birlikte ağlaştılar, birlikte üzüldüler.

Sonra elele verip birlikte çamuru, yıkıntıyı, kaldırmaya başladılar.

Devlet hızla Giresun’a akmaya başladı; yıkılan köylerde, ilçelerde mahalle, cadde ve sokaklarda dozerler, kamyonlar, kepçeler gece gündüz harıl harıl çalıştı.

Bakanlar, daire başkanları, müdürler, amirler de vatandaşıyla birlikte çalıştı.

Elele, kolkola, omuz omuza verdiler.

Üç dört gün içinde sokaklar, caddeler temizlendi.

Evlere, dükkanlara elektrikler yeniden verildi.

Tamamen yıkılmış olan su kanalları onarıldı, konutlara, ticarethanelere, yeniden sular bağlandı.

Ardından, Cumhurbaşkanı geldi afetzede ilçelere.

Birkaç gün evvel sel sularının yıktığı, pırıl pırıl onarılmış ana yollar

ve caddeler üzerinde mitingler yapıldı.

Vatandaşını kucakladı Cumhurbaşkanı.

Dertlerini, üzüntülerini, sıkıntılarını dinledi.

Devlete olan borçlarını erteledi.

Derhal afetzede her aileye yardım gönderdi.

Evlerini, dükkanlarını, ahırlarını yeniden, daha sağlam yapacağının sözünü verdi.

Tıpkı Van depreminden sonra yaptığı gibi.

Elazığ depreminden sonra yaptığı gibi.

Diğer afetlerde verdiği sözleri tuttuğu gibi, vatandaş bu verilen sözlerin de, yerine geleceğinden emin olarak, umutla, tebessümle ve heyecanla alkışladı Başkanını.

Sahi memleketimizde, “Giresun’un Bağları” diye bir türkü var mıydı emin olamadım.

Ama, şundan eminim artık: yaklaşık bir asır başsız ve yetim kalan bu millet, Allah’a (cc) hamdolsun devleti ile bütünleşti.

Hani şu Cumhuriyetin ilk yıllarında müziğimiz yasaklandıktan sonra, kaymakam, Bayburtlulara, halk eğitim merkezinde senfoni orkestrası dinletmiş de, Bayburtlu vatandaş; konseri beğenip beğenmediğini soran gazeteciye demiş ya “ Valla beyim, Bayburt Bayburt olalı böyle bir zulüm görmemiştir ..”

işte, vatandaşına o zulümleri reva gören devlet yok artık.

Yıllarca özlenen, beklenen, Devlet-Millet kaynaşması gerçekleşti.

Bu arada cep telefonuma bir mesaj geldi, yeğenim Ayhan göndermiş, Muzaffer Şafak adlı bir vatandaşımız Twitter’da paylaşmış, aynen şöyle:

“Sen 60 senedir SAMANLA, İZMİR’İN dağlarında çiçek bile açtıramazken, adam gelir, ilimle FENLE, BEYİNLE, ATANI Ankara semalarında ışıl ışıl tüm dünyaya gösteriverir, İNEK gibi bakakalırsın”.

Ferman Karaçam - Haber

fermankaracam@gmail.com 

fermankaracam@twitter.com 

twitter.com/fermankaracam 

facebook.com/fermankaracam 

YORUMLAR 6 TÜMÜ
  • Cevdet yılmaz 4 yıl önce Şikayet Et
    Eline gönlüne sağlık, doğruları yazan elin dert görmesin
    Cevapla
  • Ali Özkan Ozturk 4 yıl önce Şikayet Et
    Onun hakkı ödenmez, umarım geç kalmadan bu millet hakettiği değeri, vefayı tam olarak kendisine gösterir
    Cevapla
  • nurgül 0050 4 yıl önce Şikayet Et
    ellerinize sağlık hocam sizii yazılarınızı yeni takip etmeye başladım iyikide başlamışım cok güçlü kalemlerden birisiniz Allah sağlık sıhhat versin size teşekkürler
    Cevapla
  • emir KAYALI 4 yıl önce Şikayet Et
    aynen hocam cok net her şeyi anlat mısınız yüreğinize sağlık
    Cevapla
  • Gürsel soydemir 4 yıl önce Şikayet Et
    Eyvallah kalemine sağlık ferman bey Fazlası var eksiği yok. Allah bu millete devlete zeval vermesin
    Cevapla