Siper’den Siber’e Savaşlar
Dünya’ya süfli arzularınızın tatmini için geldiğinizi, bütün bir hayatınızın, nefsinizin isteklerini yerine getirmekten ibaret olduğunu düşünür; reklam panolarından, mağaza vitrinlerinden payınıza düşeni alır, bir de, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ninnileriyle uyuşan sırtınızı NATO ve BM gibi kalleş örgütlere yaslamışsanız, bu dünyada başkalarının kölesi olarak yaşarsınız.
Sonunda kişilik, idealizm, özgürlük, bağımsızlık, milli ve manevi değer gibi iddialarınız olmaz, kendiniz olmaktan çıkar, ötekilerin değerlerine tabii olursunuz.
Yani “...Yaşadığınız gibi inanırsınız” ve o şekilde de ölürsünüz.
Bu bir hayat tarzıdır.
Bir de; “Ben varım, benim de değerlerim var; inancım, kültürüm, kişiliğim var, bağımsız ve özgür olmalıyım.
Bu hayatı, bu değerlerimle birlikte yaşamak ve bu dünyadan ben olarak gitmek istiyorum.” derseniz ve böyle yaşarsanız, “İnandığınız gibi yaşarsanız, yaşadığınız gibi de inanırsanız.”
Bu da bir hayat tarzı, yaşama biçimidir.
Birincide; kendinizin yapmadığı marka ürünlerin, mobilyaların, perdelerin, araçların, koltukların, cep telefonlarının, bilgisayarların ve sınırlı şekilde bazı silahların da sahibi olursunuz ama bağımsız bir karakteriniz olamaz.
Ruhunuz köleleşir, kendiniz olarak yaşamazsınız.
İkincide ise her şeyi çalışarak, bedel ödeyerek elde edersiniz.
Ama gerçek anlamda bağımsız olursunuz.
Kullandığınız ürünler kendi insanınızın emeğidir, silahlar kendi mühendislerinizin alın teridir.
Türkiye iki yüz yıldır bağımsız olamadı.
Neden mi?
Çünkü kendi silahını üretemedi.
Ürettirmediler.
Bağımsızlık sözle, sokaklarda slogan atarak, soğan, patates fiyatlarına indirgenmiş bir hayatı yaşayarak, rüzgar gülü gibi yön değiştirerek kazanılmıyor.
Bağımsızlık; darbelere karşı göğsünü siper ederek, ASELSAN çalışanı gencecik mühendislerini şehit vererek, çukurları temizlerken, geziye, teröre binlerce şehit vererek kazanılıyor.
Bir gün önce Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı dinlerken gurur duydum.
Ankara’da, Forum Metaverse programında konuşuyordu.
Şu cümleler Cumhurbaşkanımızın:
“Dünya, dijital teknolojiler üzerinde inşa edilen yeni bir döneme dolu dizgin giriyor.
Asıl hedefimiz; üretimi kendi kültürümüzün, değerlerimizin üzerinde inşa etmektir.
Bizlere de düşen kendi insanlarımızı bu kaçınılmaz geleceğe en doğru, güvenli, güçlü, donanımlı şekilde hazırlamaktır.
Böyle bir toplantı yapıyor olmamızın sebebi de işte budur.
Biz sadece hastane, okul binası, yol, köprü, baraj inşa etmekle kalmadık, yaptığımız yatırımlarla bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşmasını da sağladık.
Artık kendi uydusunu yapan, yazılımlarını hazırlayan, balistik araçlarını tasarlayan bir Türkiye var.
Mecliste kurduğumuz ‘Dijital Mecralar Komisyonu’ ile hazırladığımız eylem planı ile bu süreci tüm yönleriyle takip ediyoruz.
Yazılımdan pazarlamaya geniş bir yelpazede dijital medyada doğup büyüyen şirketlerin sayısı giderek artıyor.
Bizim sömürü düzenine dayalı kaynaklarımız olmayabilir.
Her şeyden önce zengin bir medeniyet birikimimiz var.
Her türlü krizin üstesinden gelebilme kabiliyetini defalarca ispatlamış bir insan gücüne sahibiz.
Daha önceki sayısız örneğin üzerine son Ukrayna-Rusya krizi bize şu gerçeği bir kez daha göstermiştir:
Her alan gibi dijital dünyada da kendi altyapınıza, kendi mecralarınıza, kendi insan gücünüze sahip değilseniz, yani yerli ve milli ayaklar üzerinde durmuyorsanız felaketin eşiğindesiniz demektir.
İHA'larınızı, SİHA'larınızı, Akıncı’larınızı yapamıyorsanız her an köle olmayla karşı karşıyasınız.
Tıpkı diplomaside, ekonomide, askeri alanda olduğu gibi dijital dünyada da asıl olan kendi gücünüzdür.
Özgün teknolojilerimizi, yazılımlarımızı geliştirmeden, özgün içeriklerimizi üretmeden, kafamızı yastığa huzur-u kalple koyamayız, geleceğimize güvenle bakamayız.
Biz TEKNOFEST gençliği dedik, şimdi ise Metaverse ile birkaç adım öne çıkan bir gençlik diyoruz.
Önümüzdeki dönemi bir dijital seferberlik dönemi olarak ilan ediyorum.
Toplantımızın sloganı, ‘Gelecek, onu tasarlayana aittir.’ Bu ifadeyi çok isabetli buluyorum.”
Hayatı nasıl yaşayacağınıza dair tercih sizin elinizdedir.
Dünya artık siper savaşlardan siber savaşlara doğru giderken siz, hiçbir bedel ödemez, bu sürece katılmazsanız gerçekten bağımsız ve özgür olamazsınız.
Toplum olarak bizim şansımız; bedel ödemeye hazır ve öngörüsü yüksek bir liderliğe sahip olmamızdır.
Ferman Karaçam
YouTube: www.youtube.com/c/FermanKaraçam
İnstagram: www.instagram.com/fermankaracam
Facebook: www.fb.com/karacamferman
Twitter: www.twitter.com/fermankaracam
Web Sitesi: www.fermankaracam.com
-
Sadik TORUN izmir 2 yıl önce Şikayet EtSelâm ve dua ile Ferman ağabey kalemine ve yüreğine sağlıkBeğen Toplam 7 beğeni
-
Cemal Arvas 2 yıl önce Şikayet EtÇok güzel tesbitler sayın hocam.Gerçekten de her konuda kendimizi ispat etmemiz elzem,yoksa hep bağımlıkalırız.Allah razı olsun sayın hocam.Beğen Toplam 8 beğeni