Ferman Karaçam
Ferman Karaçam
HABER7 YAZARI

El Hâlik: Yoktan Var Eden

GİRİŞ 28.09.2022 GÜNCELLEME 29.09.2022 YAZARLAR

Son zamanlarda özellikle sosyal medya iyice gemi azıya aldı.

Topluma bilgi kaynaklı hakikati vermek yerine; geleneksel ve sosyal medya gelişigüzel konuşmada sınır tanımaz oldu.

İçi boşaltılmış kelime ve kavramları kendi keyif ve arzularına göre içlerini doldurup sunuyorlar.

Mesela bu önemli kelimelerden biri, ‘yaratma’ kelimesi.

Bu kelimeyi hem yanlış kullanıyorlar, hem de farkına varmadan zülfüyâre dokunmuş oluyorlar.

Halbuki evrene, hayata, insana ve eşyaya…

İster genel bir bakışla bakın, isterse ayrıntılarına girerek, atomlarına ayırarak bakın; karşınıza bir ilk oluş, ilk hareket, ilk eylem, ilk nüve çıkmaktadır.

Evrenin kendisi de öyle; bir ilkliğe muhtaçtır.

Bu “ilklik” yaratılıştır.

Yani hiçbir örneği, modeli ve malzemesi olmadan yaratma, halk etme.

Yaratılış, bir ustalık işi değildir.

Yaratılış; mevcut olanı bir başka var olanla etkileştirerek yeni bir şekil ortaya koymak, yeni bir form ve düzen ile meydana çıkarmak da değildir.

Yaratılış ya da yaratmak hiç yok'u, yani cismi, ruhu, hacmi, ağırlığı, hareketi ve gücü olmayanı var etmektir.

Yaratmanın en temel özelliği; yaratılmış olanın, yaratma gücüne sahip olamamasıdır.

O halde yaratmayı ortaya koymak için ‘yaratılmış’ olmamak gerekiyor.

Çünkü o, yani yaratılmış olan da, bizzat kendisi bir yaratmaya ihtiyaç duymaktadır.

Kendisi yaratılmasaydı, yapamazdı.

Bu sebeple kendisinin yaptıkları yaratma değil ‘yapma’, ‘ortaya çıkarma’, ‘meydana getirme’dir.

Belki bu bir ustalık ve yetenek işidir, ama yaratma değildir.

O halde, yaratma eylemini hiçbir yaratılmış olan yapamaz.

Yaratmayı ancak; her şeyi, herkesi, her hâli, her vakti bilgisi, kudreti, kuvveti, emri ve egemenliği altında tutan yapar.

Bu ise sadece O'na, yani Rab olana, Hâlik olana özgüdür.

İnsan olarak yaratılmış olanlardan bazıları olarak çoğu kez büyük aldanışlar yaşarız.

Mesela, elimizdeki tecrübî ve teknik imkânlarla devasa bir gemi yaparız, bu gemiyi denize indirir ve yüzdürürüz.

Ve sonra karşısına geçip, bu manzarayı adeta bizim

yarattığımıza (!) vehmederiz.

Hatta bunun tarihte bir örneğinin de yaşandığı iddia edilir.

Oysa birincisi, bu geminin bütün malzemeleri tek tek birer ilk yaratılışa muhtaçtır, bunları biz var edemeyiz.

İkincisi ise eğer su’yun kaldırma kuvveti olmasaydı yaptığımız geminin yüzmesi söz konusu olmayacaktı.

Su'yun kaldırma kuvvetini yaratan, su'ya bu özelliği veren Hâlik'tır.

Aynı şekilde, yer çekimi yaratılmamış olsaydı yaptığımız uçaklar da uçamazdı.

1970'lerde üniversitede okurken bu aldanışlardan birine bizzat şahit olmuştum.

Ziraat fakültesi son sınıfta okuyan, marksist görüşe sahip olan biri ile kalabalık bir ev ortamında karşılaştık.

Çok uzun ve şiddetli tartışmalar yaptık.

Tartışmanın bir yerinde bana şöyle bir soru sordu: ”Malum bizim Ardahan'da peynirlerimizi genellikle tulumlara, yani hayvan derilerine teperek saklarız.

Fakat çoğunlukla bu tulumlar eğer iyice tepilememiş, bazı yerleri gevşek kalmışsa, içindeki peynirler bir süre sonra kurtlanır.

Peki, bu kurtlar kendiliğinden olmuyor mu?” dedi.

Birkaç ay sonra ziraat yüksek mühendisi diploması alacak olan bu arkadaş, evrenin ilk patlamalarını ve ana karın sıcaklığının oluşumunu, tek hücreli organizmadan çift hücreli organizmaya geçişi ve bunlara bağlı olarak her şeyin kendiliğinden olduğunu ispat etmeye çalışıyordu.

Dolayısıyla da tulumun içindeki peynirde kurtlanmanın kendiliğinden olduğuna inanmıştı.

Ben ona şu soruyu sordum: “Peki bu tulumu, peyniri ile birlikte, havası alınmış bir cam kavanozun içine koyarsak, orada kurt olur mu?”

Mühendis adayı arkadaşımız havayı hesaba katmamıştı.

Oysa oksijen ya da hava dediğimiz ‘şey’in unutulması bizi yanıltır. Hava'nın çoğu canlılar için olmazsa olmaz bir ihtiyaç olduğunu unutup, yanılgıya düşmemeliyiz.

Yaratma; sonsuz bir kudret, kuvvet ve bilgi işidir.

Karada yaşayan her canlı oksijensiz kalırsa ölür.

Kâinatı oksijenle doldurmak hangi yaratılmışın hangi yeteneği, gayreti, çalışması ve bilgisi ile mümkün olabilir ki?

Kutlu Kitabımız Kur'an, Hicr Suresi 86. ayet-i kerimede bunu şöyle ifade eder: “Şüphesiz Rabbin kemaliyle yaratandır ve iyi bilendir.”

“Kemal”; eksiği, hatası, kusuru olmama, yani mükemmel ve tam olma halidir.

Bu ise kudreti, kuvveti ve bilgisi ile yaratmaya özgü her şeyi kendinde bulunduran Hâlik'a aittir.

Hâlik, yaratmanın her türünü, her şeklini, her cinsini ancak ve ancak kendisi bilmektedir.

Bize göre yaratmada veya yaratılışta görülen eksiklik ve kusurlar, gerçek manada telifi ve tavsifi imkânsız oluşumlardır.

Çünkü Hâlik, yaratma ile birlikte, yaratmanın içine sebep ve sırlarını da koymuştur.

Ve bunların bilgisi de ancak Yaratıcı’nın kendisine mahsustur.

Sakat veya eksik uzuvlardaki sırrı ve sebebi biz ancak, ibret almak ve vücudu eksik olmayanın şükrüne vesile olması gibi, kısmen algılayabiliriz.

Çünkü bu sır ve sebep de yaratmaya dâhildir.

Ve yaratanın erişilmez, paylaşılmaz, ulaşılmaz olan sonsuz kudret, kuvvet ve bilgisinin içindedir.

Bu muazzam ve sonsuz bir alandır.

Bu alanın içine “akıl” gibi yaratılmış ve sınırları belirlenmiş bir veriyi kullanarak girmek imkânsızdır.

Bu “veri”, yani akıl; insanı, eşyayı, zamanı, ışığı, ısıyı, sesi, rengi, enerjiyi, galaksileri, hayatı, ölümü, yerleri, gökleri, geçmişi ve geleceği ve dahası milyarlarca canlıyı ve her şeyi…

İnsanlığın bunca yıllık tecrübe ve bilgi birikimine rağmen ancak kısmen ve yanılgıyla anlayabilir, algılayabilir.

Bu ise “yaratılmış” olmanın acziyetidir.

Yaratılan belki de haddini, sınırını bilsin diye eksiktir.

Tam olan, tek başına yaratma bilgisinin her şekline sonsuz ve sınırsız biçimde sahip olan ve yaratılmamış olana özgüdür ki, biz buna ‘Kadir-i Mutlak’ demekteyiz.

Varlığı, yaratılışı kendinden ve sadece tek olan: Hâlik işte budur;

Yaratan, Halk eden, var eden.

Hiçbir malzemeye, hiçbir cevhere ihtiyaç duymadan, cevherini ve malzemesini de kendisi yaratandır.

Ayrıca yaratma işi hem çok çeşitli, hem de çok karmaşıktır.

Öyle ki, insan aklının eremeyeceği kadar büyük bir kompleks söz konusudur yaratılışta.

Çünkü yaratılışın unsurları sade ve tek cins, tek çeşit değil, tıpkı karmaşık bir kimyasalın birçok bileşenden meydana gelmesi gibi, çeşitli unsurların ve şartların bir araya gelmesinden teşekkül etmesidir.

Mesela sadece insanın yaratılmasını düşündüğümüz zaman, bunun milyonlarca, belki de milyarlarca unsurun ve şartın bir araya gelmesi ile mümkün olduğunu fark ederiz.

Yaratıcımız, Mü’minun Suresi, 12-13 ve 14. ayetlerde bu yaratılışın bazı safhalarını yemin ederek bildirmektedir bize:

“Yüceliğime yemin olsun ki, biz insanı, süzülüp çıkarılmış bir çamurdan yarattık.

Sonra onu emin ve sağlam bir yerde bir nutfe, bir tohum yaptık.

Derken o et parçasından, bir takım kemikler yarattık.

Derken o kemiklere bir et giydirdik; sonra onu, (organlarıyla, ruhuyla, gücüyle ve endamıyla) bambaşka bir varlık olarak inşa ettik.

Yapıp yaratanların en güzeli Allah (cc) pek yücedir.”

Yaratıcı burada olduğu gibi başka birçok ayette de yaratıcılığını kesin ve tartışılmaz bir şekilde vurgulamaktadır.

Yani yaratmada eşi, benzeri, yardımcısı, daha önce yaratılmış başka unsur ve malzemelere ihtiyacı olmadan oldurup; hayat, cisim, renk, desen, form, ağırlık ve hacim verendir.

Yaratıcı neyi, kimi, nerede, ne zaman, nasıl yaratacağına karar verdikten sonra ona sadece “ol” demektedir.

İşte bu ol emri O'nun yüce iradesine bağlı olup, ortaya çıkmaktadır.

Ancak burada çok önemli bir ayrıntı vardır; Yaratıcı, akıl ile donatıp, sorgulama yetkisi verdiği insan için yaratma'nın içine bir takım sebepler koymaktadır.

Sebeplerin, akıl verilene, verenin onu mutmain kılmak için bir lütfu olması gerekir.

Aksi takdirde hiçbir sebebe bağlı olmadan da yaratma gerçekleşebilirdi.

Ayrıca sebepler insanoğlunun gelişmesinin, ilerlemesinin de yolunu açmaktadır.

Yaratma kelimesini gelişigüzel kullanma konusunda ileri gidenleri ve bunu özellikle medyada yapanları sorumlu davranmaya, toplumu yanlış yönlendirmemeye davet ediyorum.

Hiçbir malzemesi ve örneği olmadan yaratan, sebepleri koyan, aklı veren ve bilgi ile bizi donatıp, kendisini bildiren Hâlik'a hamdolsun.

Ferman Karaçam

YouTube:            www.youtube.com/c/FermanKaraçam

İnstagram:          www.instagram.com/fermankaracam

Facebook:          www.fb.com/karacamferman

Twitter:               www.twitter.com/fermankaracam

Web Sitesi:        www.fermankaracam.com

YORUMLAR 1
  • Tuğlu... 2 yıl önce Şikayet Et
    eyvallah hocam...
    Cevapla