AK Parti’nin Sevapları ve Günahları
Rahmetli Turgut Özal hemen hemen her konuşmasında partisi Anavatan’ın Türkiye’ye 150 yıl çağ atlattığını, yapılan sosyal, siyasal, teknolojik, eğitim ve ekonomik yatırımlarla büyük ilerlemeler kaydedildiğini dile getirir ve bunlara dair örnekler verirdi.
Ve bu söylenenlerin hepsi doğruydu.
Hele hele çantayı eline alan iş adamlarını uçağına doldurup, dünyanın dört bir yanına dağıtarak, ihracata, müteahhitlik yapmaya, ticarete teşvik etmesi, insanımızın cesaretini kamçılayarak gözünü açması, Cumhuriyet tarihinde bir ilktir ve unutulacak şey değildir.
Bugün bizim müteahhitlerimiz dünyanın dört bir yanında küresel çapta eserlere imza atıyor ve her biri alanlarında ülkemizin göğsünü kabartan ödüller alıyorsa, bunun alt yapısını Turgut Özal oluşturmuştur.
Yıllar sonra milletimiz anlamıştır ki, ‘en önemli işi kırtasiye hamallığı’ olduğundan başka, Türkiye’de kaç vilayet olduğunu bile bilemeyen cumhurbaşkanlarından sonra, ilk defa bir devlet adamının yanında, onun güçlü teşviki ile yabancı bir ülkede kazanmayı öğrenen ve insanımızın özgüvenini uyandıran, bu sebeple kalkınma, refah, ilerleme yolunda cesaret veren lider Özal olmuştur.
Nitekim vefatından sonra, ona karşı çıkanlar bile bu gerçeği kabul ettiler.
Biz de yaşayıp görür müyüz bilemem ama şurası çok net ve tartışılmazdır: İleriki yıllarda Erdoğan liderliğinde Türkiye’ye nelerin kazandırıldığını, bugün onu yerden yere vuranların hepsi, kendileri için acı olsa da, kabul edecekler.
Çünkü geç de olsa, hakikatin ortaya çıkmak gibi doğal bir karakteri vardır.
Doğuya ve Güneydoğu’ya bakın: 80 yıl boyunca Türkiye’nin sürgün bölgesi olan ve “Ben Kürdüm” diyemeyen, gerçek tabiyetini ifade ettiğinde cezai müeyyideye ve mahalle baskısına uğrayan, dili, varlığı, sosyal ve kültürel hayatı baskı altına alınıp her türlü şiddete maruz bırakılan bölge insanının, yirmi yıl gibi kısa bir zamanda neleri var.!
Üstelik bu yirmi yılın yarısından daha fazlasında partinin kapatılması, gezi olayları, 17-25 Aralık tuzağı, Rusya ile yaşanan uçak krizi, 15 Temmuz işgal kalkışması ve yıllardır bitmeyen küresel ekonomik mobbinge uğramış olmasına rağmen başardı.
Önceleri tozlu, çamurlu, çukurlu yollardan dolayı insan canından beziyordu, bugün ilçelere, köylere varıncaya kadar asfalt ve bölünmüş yollar var, hızlı trenler, kışları aşılamayan dağların altından yaklaşık 15 km uzunluk ve çift tüplü olması ile dünyanın sayılı tünelleri ve yine uzunluğu Avrupa’da bulunmayan, dünyada bile ender bulunan sulama kanalları var.
Eskiden insanlar kalp ve beyin ameliyatı için, bozuk yollarda çekilen bin bir çile ile hastalarını büyük şehirlere getirirlerdi, büyük şehirlerde kalacak yerleri olmaz, çok ciddi zorluklarla karşılaşırlardı.
Şimdi, neredeyse en küçük illerde bile kalp ve beyin ameliyatları yapılıyor.
Modern havaalanları, bulvarlar, adalet sarayları, Üniversiteler, hastaneler, iki, üç kişilik odaları ile öğrenci yurtları, öğrencilere verilen çok ciddi burslar, yemek paraları ve neredeyse zengin Avrupa ülkelerinin bile bazılarında olmayan sosyal yardımlar, iki yıldan fazla süren Corona’ya rağmen işçiye, memura, emekliye, asgari ücretliye yapılan astronomik ücret artışları, engellilere, engelli bakıcısı ailelere verilen önemli destekler ve küresel ekonomik krize, Ukrayna-Rusya savaşına rağmen sürdürülen büyük çaplı yatırımlar.
Hiç şüphesiz en önemlisi de, dünyadaki güç dengelerini alt üst eden, savunma sanayindeki büyük çaplı gelişme ve ilerlemedir.
Bütün bu ve daha sayılamayacak kadar sevaplarının olmasına rağmen günahlarını da not etmemiz lazım.
Mesela, ilk beş-altı yıllık iktidardan sonra, “AK Parti’liyim” diyenlerin bir kısmı; bu sayede makâma, mevkiye, paraya, lüks araçlara ve şöhrete kavuşanlar rehavete daldılar, liderin karizması, tek başına partiyi ve bu asalakları iktidara taşıması, onların nefislerini havalara sıçrattı.
İktidarı ve iktidarın onlara sunduklarını kendilerinden vehmettiler.
Nimetleri Allah’ın verdiğini, sebebin de kendi çalışkanlık ve yeteneklerinden kaynaklanmadığını göremediler.
Birazcık nefislerine dokununca da kendilerinden vehmettikleri iktidar nimetlerini tek başına kazanıp yiyecekleri hayaline kapılıp ayrıldılar ve parti kurdular.
Kimse bu zavallıların yüzlerine bakmayınca da, bunlardan bazıları partilerini kapatıp, alıştıkları rahatı kaybetmekten korkarak kapıkulu olmaya, rahatlarından değil, düşüncelerinden vazgeçmeye, fikir ve karakterlerinden ödün vermeye razı oldular.
Millet yüzlerine bakmayınca, tek başlarına iktidara, eski refah ve makama kavuşamayacağını anlayınca, önceleri ‘davam’ dedikleri davalarına, bir asrı aşkın bir zamandan beri hakaret edip, küfreden, makâm ve mevki sahibi oldukları zamanlarda “Cumhuriyet tarihinin en yeteneksiz bakanı” diyerek kendilerini aşağılayan ve siyasi tarihi din düşmanlığı ile geçmiş olan partilerin şemsiyesinin altına sığındılar.
Dünyalıklarına yeniden kavuşmak için karakter ve fikirlerinden vazgeçtiler, fakat eski yüksek makamların hayaliyle yanıp kavruldukları için bir yandan durumlarına kılıf arıyor, bir yandan da, kendilerinin daha önce Allah’ın verdiği nimetlere kavuşmaları için aracı olan lidere saldırıyorlar.
İçinde bulundukları perişan duruma buldukları kılıf: Parlamenter sistem.
Niçin mi?
Çünkü tek başlarına iktidara gelmeleri, bir bu kadar daha yaşasalar, yine de mümkün görünmüyor da ondan.
“Peki AK Parti’nin bunda günahı ne?”, diyeceksiniz: Bu kifayetsizleri görmemesi, görememesi..!
Zamanında bunlara makam ve mevki vermesi.
Bunları “adam” yerine koyarak iktidarda önemli pozisyonlar vermesi.
Şu hale bakın!
TOGG adı ile fikri hakları tamamen Türkiye’ye, sanayisinin ilk etapta %51 daha sonra da 2025'e kadar %65 gibi çok ciddi bir oranı yine yerli ve milli ve bir asra yakın zamandır hayalimiz olan otomobilimiz için tek kelime etmemeleri bir yana, şemsiyesinin altına sığındıkları kronik sol zihniyetin yerli düşmanı mahfillerinin ağzı ile konuşuyorlar.
Elbette sevapları da, günahları da bunlardan ibaret değil AK Parti'nin, fakat gerçek şu ki, iki yanlış bir doğruyu siliyor insanların hafızasından.
Evvela Başkan Erdoğan başta olmak üzere partinin tüm yöneticileri bundan böyle ne yapıp edip, kılı kırk yararak “Ömer’leri” bulmak ve onlarla çalışmak zorundadırlar.
Ferman Karaçam
YouTube : youtube.com/c/FermanKaracam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com
-
Misafir 2 yıl önce Şikayet EtDoğruyu görüp de sırf iktidardan nemalandıkları için susan gazetecilerde Allah ın huzurunda mesul olacaklarını unutmasınlar. Onlara da hakkımızı helal etmeyeceğiz.Beğen Toplam 1 beğeni
-
Tuğlu... 2 yıl önce Şikayet Eteyvallah hocam...Beğen Toplam 6 beğeni