Zelzele
Sur içine karla karışık yağmur yağıyor
Akşam karanlığa kaldı çocuklar
Çocukların yüzünde ay doğuyor
Ay ışığı parlak ve keskin
Annelerin gözlerine batıyor
Ay ışığı sonra sessiz bir leylak gibi
Sıfır dört on yedi
Altı Recep yıldızlar teker teker düşüyor
Ay ışığı için için kanıyor
Ay ışığı Diyarbekir’de kararıyor
Etrafta hain bir uğultu var
Sessizce giriyor evlerimizin
Kapı eşiklerinden
Uğultu ocağımızı söndürüyor
Evlerimiz; ihmal ve ihanetimizin yalancı korunakları
Ağızlarını bulutlara dayamış
Umarsız ve acımasız dev ölüleri
Üstümüze çöküyor
Evlerimiz; cehennem kuyusu
Yakıtı insan
Demir ve beton olan ölüm dağları
Evlerimiz; çocuklarımızın mezarları
Maraş’ın göğünde bu gece şimşek şimşek üstüne çakıyor
Maraş’ın göğünde yedi güzel adamın çığlığı var
Alnında ilk madalyalı şehir mührü
Mühür susuz bir çeşme gibi duruyor Necip Fazıl Bulvarı'nda.
Gözü yaşlı bir titreyiş, bir humma, bir sessiz haykırış var Maraş’ın göğünde
Bebek elleri var kibrit kutusu içinde
Beyaz, nurlu ve dipdiri
Bebek gözleri mutmain
Bebek gözleri bir yağmur sonrası toprak kokusu
Çimen kokusu, gül kokusu
Bebek yüzlerinde bir bahar muştusu çağıldıyor
Bebek bedenleri
Yığın yığın demir ve toz içinde nur buketi
Bebekler anne rahminde gibi sessiz ve mutlu
Anneler..
Ahh pamuktan bir gökkuşağıdır anneler
Adana’nın göklerinde
Elleri ve bilekleri narin birer gül yaprağı
Benizleri solgun papatya
Çocuklarının üstüne abanmış nur heykelleri
Babalar Malatya gerdanlığına dayamış sırtını
Avuçları kızgın demir, tuğla ve beton
Babalar umut çınarı gibi duruyor zilzalin karnında
Babaların avuçları kanıyor
Ve bekliyorlar bir ses, bir kımıltı bekliyorlar
İnce ince sızıları bastırıp bağırlarına
Soğuğun, açlığın ve susuzluğun kıyısında çömelip
Yarım kalmış bir rüyanın
Enkaz altından çıkıp geleceğini bekliyorlar
Elvan elvan çiçek kokuları Cebelibereket'e ulaşan
Bahçesinde ıtırlar, ıhlamurlar besleyen Osmaniye
Derviş Paşa’nın Ceylan bakışlı armağanı
Sevinçlerimizi, acılarımızı, hayallerimizi enkazına alan
Şehir
Çocuk uçurtmaları asılı kaldı göğünde
Susma,
Sesime ses ver
Buzlu cam kırıklarında kanayan şehir
Gökkubbe üstümüze çöktü
Harfler ve kelimeler çatlayan dudaklarda etimize ulandı
Sözlerin korkudan ve kaygıdan sustuğu yer Kilis
Yoksul, yetim ve öksüz Muhacire kucak açan Şar
Umutların tutunduğu ensar
Akdenizden daha kıyılarına gün ışığı vurmadan
Geceye teslim olan Hatay
Kıyılarında yakamozlar ışıldamıyor bu gece
Derin yaraların var senin
Bir Hitit prensinin gözleri parlıyor enkazından
Bir sızın, bir acın var Halep yollarına uzanan
Kolların Halep
Yolların Halep
Karındaşın çileli Halep
Yıkıntılarının başında
Dizleri üstüne çöküp
Evladının bir kolunu mezar yapmak isteyen babayı duy
Hatay
“Alem düşman kesildi seni sevdiğim için..”
Milat öncesi yedi binlerden beri
Dizlerine inen zülüflerini tarayıp durduğum nazlı kızım
Tarihimin, medeniyetimin çiçeği, gözbebeğim
Kırlangıçlar uçuştu saçlarından
Kırağı vurdu alnını
Buz kestin yüreğimde Adıyaman
Bir doğrul, bir ayağa kalk, toz toprak dolmuş saçlarına
Benzin sararmış Adıyaman
Gel öpeyim zeytin karası gözlerinden
Yamaçlarındaki ışıl ışıl lambaları kararan
Yavuz Sultan armağanı güzel kızım..!
Urfa sen nasıl dağıldın böyle?
Nasıl savruldun gecenin hain dehlizlerine
Sen İbrahimce durmamış mıydın alevden dağlara karşı?
Fransız’a, Nemrut’a, zalime karşı savaşıp
Kol kanat germemiş miydin mazluma?
Söyle Urfa..!
Nasıl kırıldı senin kanatların?
Bir yetim boynu gibi nasıl bükülür enkazında şanlı madalyan?
Nasıl serildin yerlere Urfa?
Bizi nasıl un ufak edersin dev gibi gövdenin altında?
Senin heybetin ve azametin düşmana değil miydi?
Şimdi sen neden Kazancı Bedih dilince feryad figan ediyorsun?
“Üşürüm hava soğuk
Ranzalar kovuk kovuk
Kimse derdim bilmiyor
Ne bir haber ne dostluk
Dardayım ben dardayım
Malum dört duvardayım
Ne gelen var ne giden
Gece karanlıktayım”
Bizim gelin kızlarımız
Gelinliğini giyerek gittiler ölüme
Ölümle kol kola giren gencecik damatlarımızla
Zilzale karıştılar,
Gecenin mehtabında
Antep'in soğuk pınarları çağıldar yürüyüşünde delikanlılarının
Antep, göğsü madalyalı kumrumuz
Göğsünden vurulup bizi yere seren dağımız
Çığ gibi düşmana yenilmeyip
Kırk saniyede dağ gibi devrilen koca kahramanımız..!
Buna da direnseydin ne olurdu Antep?
Yıkıldın ve yıktın bizi..!
Antep ahh..
Sur içine karla karışık yağmur yağıyor
Karanlığa kaldı çocuklar
Ay ışığını zifir gibi bir uğultu kuşatmış boğuyor
Sessizce karanlığa batıyor ay yüzlü çocuklar
Ferman Karaçam
YouTube : youtube.com/c/FermanKaracam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com
-
Gülsen Dede 10 ay önce Şikayet EtYüreğinize sağlık diliyorum değerli ağabeyimBeğen
-
Çetin Sarıkaya 1 yıl önce Şikayet EtKeşke olmasaydı o gece.. Bu güzel satırlarda olmasaydı.. Yüreğinin en titrek teline sağlık..Beğen Toplam 4 beğeni
-
Sadık Torun izmir 1 yıl önce Şikayet EtSelâm ve dua ile Ferman ağabey kalemine ve yüreğine sağlık ömrüne bereketBeğen Toplam 6 beğeni
-
Süleyman keskin 1 yıl önce Şikayet EtGönlünuze yüreğinize sağlık hocam Rabbim vefat eden kardeslerimize Rahmet eylesin yaralanan kardeşlerimize safi ismi şeridinde şifalar versin. Vatanamizi milletimizi herturlu afetlerden muhafaza eylesinBeğen Toplam 9 beğeni
-
Emine 1 yıl önce Şikayet EtYüreğinize ve kaleminize sağlık Ferman hocam .Rabbim milletimize ve ümmeti Muhammed e tekrarını yaşatmasın inşallah. AminBeğen Toplam 12 beğeni