Her İyiliğin Afeti
Cumhuriyet Türkiye'sinin entelektüel geçmişi kendinden öncesini karalama, inkâr ve red temeline oturtulmaya çalışıldığı için Türkiye birkaç neslini kaybetti.
Bu kaybedilen nesillerin telafi edilmesi için gösterilen gayretler arasında Üstad Necip Fazıl'ın Büyük Doğu, Sezai Karakoç'un Diriliş, merhum Nurettin Topçu'nun Hareket ekolleri ve siyasi olarak da rahmetli Necmettin Erbakan Hoca'nın Millî Görüş çizgisi ve gayretleri çok önemli rol oynadılar.
Bunların dışında özellikle eğitim alanında ortaya çıkan Gülen hareketi geçmişin inkâr ve red politikalarının istismarını çok planlı bir şekilde sinsi ve şeytani bir akıl kullanarak yaptı ve bir nesli heba etti.
Bu akıl elbette yabancı, teknik, planlı ve profesyonel bir akıl.
Çünkü, dünyanın çoğu ülkesinde beş yüz civarında okulu açmak, işletmek, onları yönetmek tek bir kişinin yapacağı iş değildir.
Dış kaynaklı ama, içeriden hainleri bol olan bu akıl Anadolu'nun tertemiz çocuklarını alıp, iradelerini iptal ederek birer mankurda dönüştürdü.
Sonuçta bunun bir küresel akıl, Osmanlı bakiyesi ülkemizi bir daha büyük Türkiye veya Osmanlı hayali kuramayacak şekilde ufalayıp, tamamen bitirme projesi olduğu anlaşıldı.
En büyük kaybımız budur: Ümitlerimizin ve hayallerimizin çalınması.
Türkiye şu anda öncelikle bunun tamirini yapmalı. Yani gençliği kanatlandıracak hayaller kurdurabilmeli ve ümit aşılayabilmeli.
Bu ise geçmişteki bilgilerin doğru ve tutarlı bir şekilde yeni nesillere açıklıkla anlatılmasıyla mümkün.
Geçmiş, kelimelerin kolay kolay ifade edemeyeceği kadar, gelecek için değerlidir.
Yahya Kemal'in mazideki âti olarak anlatmaya çalıştığı gibi bir şeydir geçmiş.
Medeniyeti ile bütünleşmiş bir milleti bir ağaç gibi görürsek; ağacın, toprağın altında kalan kısmı, yani kökleri geçmişi, toprağın üstündeki dalları ise bugünüdür.
Batıcı kurucu kadro, ağacın toprak altındaki asırlarca kökleşmiş tarafını yok saydı.
Büyük Doğu, Diriliş, Hareket ve Millî Görüş gibi yerli unsurlar bu yok sayışa karşı direndiler, mücadele verdiler ve bu amansız mücadele günümüzde de sürüyor.
Ne var ki bu mücadele henüz Türkiye'yi topyekûn kuşatıcı ve geçmişi olanca çıplaklığı ile ortaya koyucu bir etkinlik oluşturamadı.
Gençliğimiz çok yönlü tehditlerin etkisi altında.
Sorumsuzluk, özenti, taklitçilik, sigara, uyuşturucu ve sosyal medyanın olumsuz etkileri gençliğimizi esir almış durumda.
İstisna olanları elbette tenzih ederim ama uyuşuk, neme lazımcı ve geçmişinden habersiz çok ciddi bir kitle, Türkiye'nin siyasi geleceğinde önemli rol oynayacaktır.
Bunu hesaba katmalı ve olumsuz sonuçların ortaya çıkmaması için global, etkin ve sorumluluk kazandıran, gençlerimizi özenti ve taklitçilikten uzaklaştıran projeler üzerinde çalışılmalı.
Ağacın toprak altındaki kökleri, üstünden daha geniş bir alanda dal budak salmış ve üstündeki dalları, yaprakları ve meyveleri besliyor ama dal, yaprak ve meyveler ne yazık ki bundan habersiz.
Bizi güçlü ve adil kılacak olan geçmişimizdir.
Dikkat ederseniz düşmanlarımız sürekli olarak bizim geçmişimizle bağımızı koparmaya çalışıyorlar.
Gençlerimizin, yakın ve uzak tarihimizi yalan yanlış olarak öğrenmesi için ellerinden geleni yapmalarının sebebi bu.
Alfabe değişikliği yaptırmalarının temel sebebi bu.
Kılık-kıyafette değişiklikler yaparak çok sert ve acımasız olmalarının sebebi bu.
Geçmişteki kahramanlarımızla bağlarımızı koparıp, sanatçı müsveddesi, iradesizleri örnek şahıs veya kahraman gibi cilalayıp, lanse edip, gençlerimizi onlara özendirmelerinin sebebi bu.
İstanbul'un işgal günlerinde Süleyman Nazif'in yaptığı önemli bir konuşma var.
Bu konuşma Pierre Loti konuşması adıyla meşhur olmuş bir konuşmadır ve Osmanlı'nın yıkılışını bir zelzeleye benzeterek, dünyanın bu bölgesinde çok uzun yıllar savaş ve kargaşanın hâkim olacağını söyler.
Çok doğru.
Dünyanın bu bölgesi Birinci Dünya Savaşı’ndan beri savaşlar ve kargaşadan kurtulmadı, sürekli kan akıyor, Müslüman kanı.
Ama bana kalırsa Osmanlı yıkılınca asıl zelzele bizim insanımızın ruhunda yaşandı ve artçıları da hala sürüyor.
En büyük yıkım da budur: Özenti, taklitçilik.
Bir türlü kendisi olamama hali.
Mevlâna hazretleri boşuna mı demiş:
“Taklit her iyiliğin afetidir...”
Bugün Türkiye ve özellikle Türkiye’nin gençliği büyük bir afetin kıskacındadır. Küresel ve ekonomik olarak güçlü ve etkin olan akıl tarafından yönetilip, yönlendirildiği net olan cinsiyetsizleştirme, ülkemizde sinsi bir şekilde çeşitli isimler altında okullarımıza kadar sızmış, zaten tescilli olan sözde sanatçıları etkisi altına almış ve bunlar tarafından alenileştirilmiştir.
Başta aileler olmak üzere sivil toplum kuruluşları, eğitim kuruluşları, kültür ve spor kurumları daha dikkatli ve samimi davranmalıdır.
Devlet denetimleri her alanda, fakat bu alanda daha sık olmalı, ayrıca yaptırım konusunda dışarıdan maksatlı olarak sızanlara karşı daha sert önlemler alınmalıdır.
Ferman Karaçam
YouTube : youtube.com/c/FermanKaracam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com
-
Muzaffer Bayrak 1 yıl önce Şikayet EtHocam, dusmanlar sadece gecmisimizle bagimizi koparsalar iyi. Ahiretle bagimizi koparttilar. Ne bu dunya kaldi ne de ahiret. Boyle giderse gecmis olsun. Ya kendimize gelicez ya da ...Beğen Toplam 1 beğeni
-
ALI KISA 1 yıl önce Şikayet Etcinsiyetsizleştirme Mevlam bütün müslamanları korusun. birde insansızlaştırma(bireyseleştirme) var bu da cinsiyetsizleştirme kadar tehlikeli bir durum- sokaktaki köpekler gibi kime ne zaman zarar vereceğini bilemiyorsun biz müslümanların uyanık olması lazım dua edelim ama sadece dua değil, toplum -aile- anne - baba aklı başında kim varsa harekete geçilsinBeğen Toplam 1 beğeni
-
Şentürk 1 yıl önce Şikayet EtMüthiş bir yazı emeğinize sağlık ALLAH CC razı olsunBeğen Toplam 3 beğeni
-
Sadık Torun izmir 1 yıl önce Şikayet EtSelâm ve dua ile Ferman ağabey kalemine ve yüreğine sağlıkBeğen Toplam 3 beğeni
-
Kaan 1 yıl önce Şikayet EtÇok doğru tespitlerle önemli bir yazı ellerinize sağlıkBeğen Toplam 5 beğeni