Şair der ki: “Acıya kurşun geçmez.”

Bu durum, acının sürekli yaşanarak insan yüreğinde granitleşmiş halidir ki, gerçekten de bu acıya hiçbir mermi işlemez.

Filistin’de yetmiş beş yıldır yaşanan bu acılara da kurşun geçmez, bu dramı anlatacak kelimler de bulamayız.

İtiraf edeyim, elime kalemi aldığım genç yaşlarımdan bu tarafa ilk kez bir yazı yazmak için bu kadar zorlanıyorum.

Çünkü, İki Dünya Savaşları’nın sonunda Filistin ve Filistinliler, emperyalist baronların küresel paylaşımında dünyanın en azgın ırkının önüne atıldı.

Bu azgın Siyonist ırk da baronların korumasıyla fıtratının gereğini uyguladı.

Bugün geldiğimiz noktada Müslümanlar olarak eğer kader planında bizim göremediğimiz “şerden hayır çıkacak” bir tarafı yoksa çok vahim durumdayız.

Ulusal ve uluslararası otoriteler “Aksa Tufanı” olayının arkasında olduğu varsayılan birtakım iddialar ileri sürüyorlar.

Bu iddialardan önemli bir kaçına bakalım:

1. Son zamanlarda Amerika’nın, İsrail Başbakanı Netanyahu ile arası iyi değildi. Onu yönetimden uzaklaştırmanın bir yolu olarak, edindiği istihbarat bilgilerini vermedi ve Netanyahu yakında gidecek.
2. İsrail’in istihbaratı MOSSAD, Netanyahu’nun geçimsizliğinden dolayı ondan kurtulmak istedi ve olayı önceden bildiği, hatta Mısır istihbaratı kendilerini defalarca uyardığı halde Başbakan’la paylaşmadı.
3. Bu olay İsrail'in 11 Eylül'üdür ve küresel emperyal güçler Ortadoğu’yu yeniden dizayn edecekler.

Bu üç iddiaya ben de kendi iddiam olan şunu ekleyeyim:

ABD, İran ile iş birliği halinde Ortadoğu’da Sünni İslam'ı frenlemek; hatta iyice ezip, geriletmek adına bu olayı Lübnan’daki Hizbullah’ın tezgâhında hazırlattırdı.

Son zamanlarda Amerika ile İran arasındaki yakınlaşmalardan önemli bir detay olan ve bir ay önce ajanslara düşen şu haberi hatırlayalım:

“Tahran'daki Evin Cezaevi'nden çıkarılan İran-Amerikan çifte vatandaşları Siamak Namazi, Emad Şarki, Murad Tahbaz ile Beyaz Saray'ın henüz kimliklerini açıklamadığı iki kişinin ülkeden ayrılabilmesi karşılığında, İran'ın Güney Kore'de bloke edilen 6 milyar dolarlık varlığının, Katar Merkez Bankası'na transferi üzerinde anlaşıldı.”

Bu habere şunları da ekleyelim: Aksa Tufanı olayının hemen ardından Amerika, “Bu olayın İran tarafından planlandığına dair geçerli hiçbir kanıt yoktur.” dedi. Hemen arkasından İsrail’den de aynı doğrultuda bir açıklama geldi.

Yani her iki ülke de İran’ı temize çıkardılar...!

Yukarıdaki iddiaların hangisi yaşanmış olursa olsun hiçbir zaman şu gerçek değişmiyor ve değişmeyecek:

Aksa Tufanı, yetmiş beş yıldan beri İsrail’in Filistin’e uyguladığı insanlık dışı işkence, zindan, katliam ve işgallerden sonra ilk defa, “Madem adım adım işgal edilip İsrail’in eli ile öleceğiz, hiç değilse onurlu bir eylem yaparak ve İsrail’e kayıplar verdirerek ölelim.” anlayışı ile yapılan ilk ciddi eylemdir ve hiç şüphesiz yıllardır birikmiş acıların ve sabrın patlamasıdır.

Fakat bu patlamanın sonuçları da keşke başlangıcı gibi umut verici ve sevindirici olabilseydi.

İşte kalemlerimizin yazamadığı, yüreklerimizin parçalandığı yer de burasıdır.

Şu anda Gazze’de su yok, gıda yok, ışık yok, yakıt yok.

Abluka altına alınmış iki buçuk milyon insan çaresizce ölümü bekliyor.

Dünyanın umurunda bile değil, hatta bütün Hristiyan alemi İsrail’i destekliyor.

Amerika, dünyanın en büyük uçak gemisi ile Akdeniz’den Gazze’nin kıyılarına demirliyor.

İngiltere “Ben hazırım, geliyorum.” diyor.

Fransa, Almanya ve hatta daha kendi halkını bombalardan koruyamayan Ukrayna bile İsrail’e destek ve yardım mesajları yayınlıyor.

Bu durumda başta Filistin’in çileli Müslümanları olmak üzere en zor durumda olan Mısır ve Türkiye’dir.

Yani Sünni İslam'ın Ortadoğu’daki kaleleri.

İstihbaratımızın ünlülerinden merhum Mahir Kaynak’ın yöntemi ile sorarsak: “Bu olay kime yaradı?”

İsrail ve onun destekçilerine.

Kimlerin aleyhine oldu?

Başta Filistin’in mazlum ve çilekeş halkı olmak üzere, Şiiler dışındaki tüm Ortadoğu Müslümanlarının.

Elbette farkındayım.

Bu olayla birlikte, İsrail Demir Kubbesi’nin bir yalan olduğu ortaya çıktı.

Tüm dünyaya nam salmış olan İsrail istihbaratı MOSSAD’ın bir masal olduğu kanıtlandı.

Aksa Tufanı ile birlikte, uzun yıllar işkence ve zulümlerden geçerek Şehid olmuş binlerce Filistinli Müslüman’ın acı, öfke ve dirençle yoğrulmuş genç evlatlarındaki sabrın patlamasını yaşadık.

Bütün kalbimizle bu mazlum ve yetim halkın yanındayız.

Nabızlarımız Şeyh Yasin’in yiğit evlatları ve torunları ile birlikte atıyor.

Bunca yıllık Filistin acısını, Mescid-i Aksa için dökülen Gazzeli kadın, çocuk, genç ve yaşlı insan kanlarını, yapılan zulüm ve işkenceleri hangi kelimeler anlatabilir ki?

İsrail zindanlarında insan aklını felç eden uygulamaları anlatacak bir lügat icat edilmiş midir acaba bu dünyada?

Yukarıda bunu demek istedim, insan adeta bütün yeryüzü lügatlerini ezberlemiş ve fakat yazıya başlarken hepsini unutmuş oluyor.

Filistinli Müslüman’ın acıları, tunç ve granit karışımı bir heykel gibi duruyor karşımda.

Yazmakta zorlanıyorum.

Kalbi kararmış, vicdanî hiçbir ürpertisi kalmamış bazı “Yahudileşmiş” Türkiye Kemalistlerini de yeryüzünün en azılı bebek katili ve teröristi olan İsrail Siyon devleti ile birlikte lanetliyorum.

Umuyor, bekliyor ve diliyorum ki: “Sizin hayır sandığınız şer, şer sandığınız şeyde hayır vardır. Allah (cc) bilir, siz bilemezsiniz.” diyen Rabb’ımız, Şehid olmuş ve sırasını bekleyen binlerce Aksa Şehidi hatırına, bu olayların ardından hayırlı bir sonuç yaratmış olsun.

Secdelerde, gözyaşlarımızla birlikte harmanlanan dua ve niyazlarımız Filistinli kardeşlerimizle beraberdir, Allah (cc) yâr ve yardımcıları olsun.

Ferman Karaçam

YouTube     : youtube.com/c/FermanKaracam

Twitter        : twitter.com/fermankaracam  

Instagram   : instagram.com/fermankaracam

Facebook   : facebook.com/karacamferman

E-mail         : fermankaracam@gmail.com

Web Sitesi : fermankaracam.com