Ne Yazacak, Ne Konuşacağız?
Rahmetli babam derdi ki; “Oğlum, bir gün eğer düşmanın merhametine kalırsan, bil ki sen ölmüşsün, ağlayanın da kalmamış...”
İki milyar dolayındaki İslam dünyası, televizyonlardan canlı bebek ölümlerini izliyoruz.
Ne yazacak, ne konuşacağız?
Düşmandan merhamet dilenecek durumdayız.
Gerçek bu.
Bu gerçeğin altında ezilerek yaşıyor; çocuklarımızın, bebeklerimizin, kadın ve yaşlılarımızın parçalanan cesetlerini seyrediyoruz.
İki dünya savaşının ardından yenilen ve altmışa yakın ülkeye bölünen bir millet olduğumuz halde bundan ibret almadık, silahlanamadık.
Galip olan düşmanımız silahlandı.
Mağlup olan biz, baktık.
Neyi yazıp, neyi konuşacağız?
Seksen yıl boyunca savunmamızı İsrail, Batı ve ABD’ye teslim edip, alınan silah, mühimmat, uçak ve tanklarla birlikte yedi sülalesine yetecek komisyonları cebine indiren generallerimizi mi konuşalım?
Bir asra yakın üniversitelerimizde başörtüden başka, savunmamızla ilgili bir tek bilimsel makale yazmamış profesörlerimizi mi yazalım?
Yine bir asır boyunca adalet dağıtma adına en yüksek makamlarda, en iyi korunan lojmanlarda oturttuğumuz, laiklikten başka hiçbir felsefe, doktrin karıştırmamış ve hiçbir kitap yüzü açmamış olan yargı mensuplarımızdan mı bahsedelim?
Bunlar kanımızı emdiler yıllarca.
Ama savunmamız adına hiçbir şey yapmadılar, askerimizin kullandığı piyade tüfeklerini bile Batı’dan satın aldılar.
Fakir-fukaranın parası ile sefa sürdüler ve ne yazık ki hala sürüyorlar.
Şu anda içimizdeki bu Batıcı kulüp ve şahıslardan, mesela iş adamlarından, milletvekillerinden, yargı mensuplarından, generallerden, yüksek bürokratlardan Bodrum, Didim, Datça, Marmaris, Göcek, Kaş ve Çeşme’nin emekli kesiminden bir ses çıktığını duydunuz mu?
Duyamazsınız.
Üç tarafımız denizlerle çevrilidir fakat son yirmi yıl içinde yapılan savaş gemilerini, denizaltıları, sondaj ve sismik araştırma gemilerini, TCG Anadolu ve diğerlerini çıkartın, geriye dönüp bakın, bir asra yakın hangi savaş gemisi yapılmış?
Yıllar yılı Türkiye kendi kıyılarına hapsedilerek yaşamıştır.
Halbuki hepimizin bildiği gibi dünyanın üçte ikisi sudur ve denizlerde güçlü olmayan ülke, karadan başını çıkaramaz.
Nitekim biz de çıkartmamıştık, son yıllara kadar.
Osmanlı neden güçlüydü?
Çünkü okyanuslara ve denizlere hakimdi.
Bugün Amerika neden dünyanın hepsinden daha güçlü?
Çünkü o da okyanus ve denizlere hâkim.
Diğer taraftan dünyada dördüncü nükleer güç olarak kabul edilen bir avuçluk İsrail’in bile üç yüz kadar nükleer başlığı var. Bizim ülkemizde ise elektrik üretecek nükleer santrallere bile karşı çıkan ahmaklar var.
Ve şimdi de yeni bir Haçlı kuşatması ile karşı karşıyayız.
ABD bütün Ortadoğu’yu hedefe alan uzun menzilli nükleer başlıklı füzelerini İngiltere’ye yerleştirdi.
İki gün önce elliden fazla kargo uçağı ile İsrail’e yeni zırhlı araçlar ve askeri malzemeler getirdi.
ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya da bir bildiri yayımlayarak İsrail’i güçlü bir şekilde desteklediklerini bütün dünyaya duyurdular.
Batılı ülkelerin üst düzey yöneticilerinin hepsi Netanyahu ile kucaklaşıp, tebrik etmek için sıraya girdiler.
Yunan Başbakanı, İsrail’in bebek katili Başbakanını kucaklarken; “Sadece fiziki olarak yanınızda değil, ruhumuzla da sizin yanınızdayız” dedi.
Bütün bunlar ne anlama geliyor?
Bugün ortaya konulan pratikler, Siyonistlerin ve Hristiyan dünyasının niyetlerini çok net olarak ortaya koymaktadır.
Müslüman halklar, İslam dünyası ve bu ülkelerin yönetimlerinin her biri hala farklı sebeplerle birbirinden uzak dururlarsa hem Allah'ın yardımından mahrum kalacağız ve hem de hiç şüpheniz olmasın ki büyük İsrail gayesinin önündeki bütün engelleri kaldırmak için batılı devletler bunca yıldır biriktirdikleri kinleri ve silahları ile üzerimize gelecekler. Bakınız; ABD, PYD/YPG'yi Deyrizor'un güneyine konuşlandırıyor ve Suriye, Ürdün, Irak üçgenindeki Tanf Üssü'nde yeni ve daha güçlü bir askeri kuvvet teşkilatlandırıyor.
Bunun ne anlama geldiğini anlamak istemeyen ve hala, “Dedeleri toprak sattı, torunları da Filistin'de bedel ödüyor diyen cahiller ile, “Araplar bizim neyimiz olur?” diyen bölücü hainler de bizimle aynı çatı altında yaşadıklarını unutmasınlar.
Ferman Karaçam
YouTube : youtube.com/c/FermanKaracam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com
-
Mahir Ertugay 1 yıl önce Şikayet EtDoğru söyleyeni dokuz loyden kovarlar, ata sözü yazınızı okuyunca aklıma geldi.Beğen
-
Gökşin topal 1 yıl önce Şikayet EtAllah sizden razı olsun doğruları söylüyorsunuz Allah bu millete feraset nasip etsin inşallahBeğen Toplam 2 beğeni
-
Kaan 1 yıl önce Şikayet EtAllah ümmete feraset ve birlik versin. Küffarın birlikteliğini bozsun tuzaklarını başlarına çevirdin.Beğen Toplam 2 beğeni
-
J211 1 yıl önce Şikayet EtAbdnin büyük üssü ve hainler ordusu bizde daha neyi konuşacağızBeğen
-
Kompakt 1 yıl önce Şikayet EtBir şey yazmayın artıkBeğen Toplam 1 beğeni