Ferman Karaçam
Ferman Karaçam
HABER7 YAZARI

Asıl Milli Güvenlik Meselemiz: Aile

GİRİŞ 14.02.2024 GÜNCELLEME 14.02.2024 YAZARLAR

Bazı siyasi partililer, kendisine muhalif olan diğer siyasi partileri “Milli Güvenlik Sorunu” olarak görüyorlar.

Bazı şahıslar, kurumlar da zaman zaman bu terimi kullanıyorlar.

Gelişigüzel yapılan bu şekilde kullanımlar Türkiye’nin asıl sorununu gölgeliyor.

Adına ister milli güvenlik sorunu ister başka bir sorun diyelim, eğer ilgili, yetkili kişi ve makamlar bu konuya hala kulak tıkamaya devam ederlerse Türkiye ileride çok ciddi bir “çözülmüş aileler ve yaşlı nüfus” problemi ile karşılaşılacaktır.

Eğer milli güvenlik dediğimiz şey milletin maddi ve manevi değerlerini, vatan topraklarını, deniz kıta sahanlıklarını, milli kurumlarını, tüm iç ve dış çıkarlarını, milletin topyekûn milli varlıklarını ifade eden bir kavram ise, millet ve o milleti millet yapan en küçük birimi ve en korunaklı kalesi olan aile kurumunu adım adım yok ediyoruz.

Aileler sağlam olmazsa millet de sağlam olmaz.

Aile kurumu çözülüyor.

Aile kurumu gözlerimizin önünde eriyor.

Bizi millet yapan en sağlam kalemiz yıkılıyor.

Önceki sene müftülere yaptığı bir konuşmada bu konuya vurgu yapan Başkan Erdoğan şöyle demişti: “…Gençlerimizin irşadı, bilgilendirilmesi konusunda da en büyük sorumluluk yine sizlere düşüyor. Hademe-i hayrat olmak şüphesiz her babayiğidin harcı değildir. Günümüzde bunun zorluklarını hepimiz çok iyi biliyoruz. Materyalizmin tüm insanlığı esir aldığı modern çağda, ilim erbabının sorumluluğu da artmaktadır. Dünyanın içinde bulunduğu zor süreç, İslam'ın hayat veren ilkelerini ortaya koyuyor. İnsanlık onca imkana rağmen manevi bakımdan giderek daha fazla irtifa kaybediyor. Materyalist ideolojiler, sosyal açılardan felakete sürüklüyor. Bunun işaretlerine pek çok alanda şahit oluyoruz. Kimi Batılı ülkeler uyuşturucu kullanımının, kadına şiddetin en çok görüldüğü yerlerdir. Kadına yönelik şiddet ile çocuklara yönelik suçlar bu ülkelerin sicilinin belki de en kötü olduğu konulardır.” (…) “Aile kurumuyla alakalı özellikle 140 bini aşan siz değerli hocalarıma büyük görev düşüyor. Sadece cami değil, özellikle minberden sürekli olarak her cuma bunu işlemeniz öyle zannediyorum ki bizler için vazgeçilmez bir görevdir. Milyonlar sizi sürekli dinlemekte ve sizden onlara yapılan çağrı özellikle aile kurumumuzu güçlendirmenin en önemli nasihat mekanizması olacaktır. Güçlü aile, güçlü millet demektir. Güçlü aileleri kurduğumuz anda milletimiz güçlenecektir.”
 

Erdoğan’ın bu konuşması elbette çok önemli. Ne var ki, aile kurumu sadece yıkıcı ve bölücü akımların, sapıklık, ahlaksızlık ve çarpık ilişkilerin değil; aile kurumu aynı zamanda “anne” kavram ve kutsallığının da “çalışan kadın” modeline evrildiği bir yıkımın tesiri altındadır.
 

Çalışan kadınların bir taraftan az çocuk yaptıkları, bir taraftan da onlara az vakit ayırdıkları için bu kurum çok yönlü bir çözülme yaşıyor.

TÜİK’in 2023 yılı yayımladığı son verilere baktığımız zaman bu söylediklerimizi daha iyi anlayabiliriz.

Zira, yıllar içerisinde bir yandan nüfus artış hızımız düşüyor, bir yandan doğurganlık oranı azalıyor, diğer taraftan da boşanmalar artıyor.

Bunların sonucu olarak hem aileler çözülüyor hem de yaşlanmamız artıyor.

2023 yılı verilerine göre nüfus artış hızımız binde 1.1’e kadar düştü.

TÜİK verilerine göre 2000 yılını temel olarak ele alırsak, beşer yıllık ara ile birlikte son yıllara bakarsak, geçen yıl nüfus hızımız tarihi düşüşünü yaşadı.

2000 yılında 18.3 olan nüfus artış hızımız;

2005 yılında 12.5

2010 yılında 16.0

2015 yılında 13.5

2020 yılında 5.5

2021 yılında 12.7

2022 yılında 7.1

2023 yılında 1.1.

Görüldüğü gibi nüfusumuz çok keskin bir biçimde düşüyor ve bu dönemde çocuk yaş grubu olarak bilinen 0-14 yaş grubundaki nüfusun oranı yüzde 26,4’ten yüzde 21,4’e gerilerken; 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun oranı ise yüzde 7,1’den yüzde 10,2’ye yükseliyor.

Yani çocuklarımız azalırken, yaşlılarımız artıyor. Kısacası Avrupa ülkeleri gibi yaşlanıyoruz.

Eğer bu trend devam ederse, ilgili ve yetkililer bu gidişi durduracak önlem almazlarsa biz de Batılı ülkeler gibi önemli bir kısmı uyuşturucu müptelası ve yıkıcı akımların tutkunu olmuş bir gençlik, dağılmış aileler, mutsuz çocuklar ve sürekli övündüğümüz genç, dinamik nüfus yerine yaşlı bir nüfusa sahip olacağız.

Diğer taraftan bazı ırkçı, bölücü şahıs ve küçük partilerin sürekli dile getirdiğinin aksine Türkiye’de ikamet eden yabancı nüfus da bir önceki yıla göre 253 bin 293 kişi azalarak, 2023 yılında 1 milyon 570 bin 543 kişi oldu.

Bu ve bundan önceki verilerde belki de en dikkat çekici olanlardan biri şudur: Geçen yıllarda yüzde 34’lere kadar çıkan kadın çalışma oranımıza paralel olarak aileler çözülüyor, mutsuz çocuklar ve yaşlanma oranımız artıyor.

Daha önce de söylediğimiz gibi burada yeniden dile getirmiş olalım: Evet, Türkiye, ev kadınlarının emekliliği konusunda çok önemli adımlar attı ve atıyor.

Ancak bu yeterli değildir.

Ev işlerinin tamamı; çamaşır, bulaşık, toz alma, çocuk bakımı, emzirme, yemek yapımı ve servis edilmesi, ütü işleri, çocuklara şefkat ve merhamet aşılanması, hayvan bakımı, bağ ve bahçelerde çalışma vb. işlerin tamamı ülkenin ekonomik gelişimine katkı olarak kabul edilerek ev kadınları sigorta kapsamına alınarak asgari ücret ödenmelidir.

Bunlar yapılmadan nüfus artış hızını yükseltemezsiniz, yaşlanmayı ve ailelerin dağılmasını önleyemezsiniz, mutlu aileler olmadan mutlu bir millet olmaz vesselam.

 

Ferman Karaçam

YouTube     : youtube.com/c/Ferman Karaçam

Twitter        : twitter.com/fermankaracam  

Instagram   : instagram.com/fermankaracam

Facebook   : facebook.com/karacamferman

E-mail         : fermankaracam@gmail.com

Web Sitesi : fermankaracam.com

YORUMLAR 25 TÜMÜ
  • Ali Ateş 6 ay önce Şikayet Et
    Vallahi ne diyelim; ailede yangın var, sokakta çocuklarımızda yangın var, nüfusumuzda yangın var... Yetkililerimiz çare üretirler inşaallah.. Allah sonumuzu hayretsin
    Cevapla
  • Aile çözüm 9 ay önce Şikayet Et
    Ev hanımlıgı teşvik edilmeli, çalışan anneler de çocukları ile ilgilenebilmesi için teşvik edilmelidir.Bunun tek çözümü ücretsiz izinlerin , çocuk anasinifina gidene kadar arttırılması ve ücretsiz izinlerdeki primleri ödenerek annelerin aileye dönüşü sağlanmasıdır. Bu devlete bir yük de getirmeyecektir. Normalde Çalışan annelerin primi ve maaşı çalıştıkları sürece zaten ödeniyor.
    Cevapla
  • Ahmet 9 ay önce Şikayet Et
    “anne” kavram ve kutsallığının da “çalışan kadın” modeline evrildiği bir yıkımın tesiri altındadır. AĞZINIZA SAĞLIK. Sorun tam da bu
    Cevapla
  • Yusuf Duman 9 ay önce Şikayet Et
    Asıl ev hanımligi teşvik edilmelidir beyler. Ana işe, baba işe çocuk kreşe. Bu kadın ne zaman namaz kılacak, Kur'an okuyacak, huzurla tesbih çekecek. Nedir ya her şey para mı
    Cevapla
  • AİLE 9 ay önce Şikayet Et
    Aile yapısının düzelmesi ,savunma sanayi kadar önemlidir. Bu ülkenin en önemli güvenlik meselesidir. Bu yazıyı yazarak çok önemli bir konuyu ifade ettiğiniz için teşekkür ederiz.
    Cevapla