Fuat Uğur
Fuat Uğur
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Bu korkaklık ve ürkeklikle nereye kadar?

GİRİŞ 04.02.2020 GÜNCELLEME 04.02.2020 YAZARLAR


İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Yeşim Meltem Şişli’nin Hayat Boyu Öğrenme Merkezi İSMEK’te görevli kadınlara hakaretleri ve terbiyesizliği üzerine tepkiler devam ediyor.
Bu konuda ben de yazdım ama aklımı kurcalayan mevzuyu sonraya bırakmıştım.
Olay geçen ağustos ayında yaşanmıştı.
O hâlde neden şimdi şikâyet ediyordu İSMEK’te görevli kadınlar?
Bir kere olayın ağustos ayında yapılması edepsizliği ve çirkefliği hafifletmez ama problem bu değil, hakarete uğrayan İSMEK’li kadınların bizatihi kendileri.
Onlarla ilgili sorularım var:
1-İSMEK’li kadınlar hakaretleri sessizce dinliyorlar. Allah’ın bir kulu ağzını açıp tek kelime etmiyor. Yeşim Meltem Şişli terbiyesizce mobbing uyguluyor, cinsel çağrışım yüklü cümlelerle aşağılıyor ve onlar susuyorlar. Neden?
2-Hadi sustular, o vakit neden habercileri bu konudan haberdar etmediler?
3-Diyelim ki korktular medyaya konuşmaktan. Adları saklı kalmak şartıyla bilgi vermek çok mu zordu? Akıllarına gelmemesi imkânsız, neyi beklediler ve neden korktular?
4- Hiç şikâyet etmez ve sineye çekerlerse kendilerinin işten çıkarılmayacağını mı düşündüler? İBB’nin başına gelen ekibin yavaş yavaş kadrolaştığını, kadrolaşacağını göremediler mi?
Şimdi bu soruları soruyorum ve alacağım cevaplardan yine umutsuzum. 
Üstelik hakarete uğrayan bu İSMEK’li kadınların her biri bölge sorumlusu, yetişkin ve eğitimli insanlar. Bazılarının kitapları ve verdikleri konferanslar var. Bunu öğrenince insan daha da umutsuzluğa kapılıyor.
Hakikaten merak ediyorum, Erdoğan gibi cesur, sözünü esirgemeyen, hak edene hak ettiği cevabı çat çat veren bir lidere oy veren kadınlar niçin böyle sinikler?
Başıma gelen bir olayı anlatacağım.
Geçen yıl metroyla evime gidiyorum. Seçim sonrasıydı ve hani Kemalist CHP’li takımı epey azgınlaşmıştı, o dönem.
Karşımda oturan iki başörtülü genç kız var. Kitaplarından anlıyorum, muhtemelen üniversiteye gidiyorlar. Onların iki yanında ise “laikçi teyze”liği her hâlinden dökülen bir orta yaşlı kadın, yanındakine “Gencecik kızlar. Başlarını böyle örtüyorlar. Atatürk bize böyle mi emanet etti bu ülkeyi. Bunlar mezun olup bizim çocuklarımızı eğitecekler” filan diye söylenmeye başladı. Genç kızlara baktım, iyice büzüşmüşler söylenenleri işitmezmiş gibi davranıyorlar. Kadın ha bire yükleniyor bu arada.
Müdahale edeyim dedim ama sonra karar değiştirip kızlara seslendim:
“Şu anda hakarete uğruyorsunuz, sizi başörtünüzden dolayı aşağılıyorlar. Cevap vermeyecek misiniz? Kendinizi savunmayacak mısınız?”
Bana da cevap vermediler.
Yani bir delik olsa oraya girecekler, o kadar.
Laikçi teyze şaşkın, bir onlara bir bana bakıyor.
“Devam et, devam et, hak edene her şey söylenir” dedim ve durağıma geldiğim için indim.
Şimdi İSMEK’li kadınların gerekçelerini okuyorum. Kuruma zarar gelmesini istememişler.
Yapmayın Allah aşkına! Kuruma asıl zarar veren o iğrenç mobbingi yapan ve kurumdan tutarı on binlerce lirayı bulan miktarda üç maaş alan Yeşim Meltem Şişli.
Ama nedense işten çıkarılınca akılları başlarına gelmiş ve dava açmışlar.
Aradan geçmiş 6 ay.
Tam tersini düşünün. Bu Meltem Şişli’nin yaptığının onda birini bir AK Partili belediyedeki yöneticinin yapması durumunda ne olurdu?
Hemen yandaş medyalarına olayı sızdırır ve kıyametin küçüğünü koparırlardı.
Olay Sözcü’de manşet olur, Portakal efendi günlerce yayın yapar, Cumhuriyet ABD elçisinden bu konuda görüş alır, Halk TV üzerine açık oturumlar düzenlerdi.
Bilmiyorum bir ders çıkarılır mı?

İBB’nin güvenliği ona teslim, ama o kim?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşlara güvenlik hizmeti veren İBB İstanbul Güvenlik AŞ (İSTGÜVEN) adlı kuruluşun başına Operasyon Müdürü olarak eski deniz subayı Deniz Gürhan geldi.
Deniz Gürhan, İSTGÜVEN Merkez Operasyon Müdürü Mustafa Karakuş’un görevden alınması üzerine, onun yerine getirildi.
Deniz Gürhan kim?
Fotoğrafına baktım, ilk izlenimim kendime kalsın.
Asıl merakımı içeren soru aşağıda.
Haberlerde paylaşılan standart tanıtım notlarına bakılırsa Deniz Gürhan 2004 yılında Deniz Harp Okulu’ndan bilgisayar mühendisi ve deniz subayı olarak mezun oldu. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda 12 yıl görev yaptı. Bu arada ulusal ve uluslararası gemilerde savaş operasyon subayı olarak bulundu. SAS diye bildiğimiz Sualtı Savunma Komutanlığı da yapan Deniz Gürhan hakkındaki bilgi bu kadar.
Ama Linkedin hesabında kendini tanıttığı metinde, subaylıktan 2016 yılında ayrıldığını belirtmiş. Gerekçesini de “Sivil hayattaki kariyerime devam etmek için” diye açıklamış Deniz Gürhan.
Neden 2016 yılı?
Büyük tesadüf, 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişiminden birkaç ay önce ayrılmış.
Neyse, 2016’dan 2020’ye dek yaklaşık dört yıl geçti.
Deniz Gürhan’ın “sivil kariyer”ine baktım. Bu kadar önemli görevlerde bulunmuş birinin “sivil kariyer” diye “Emlakçılık ve önemsiz yerlerde güvenlik müdürlüğü” yapması insanı düşündürüyor. Adam Sualtı Savunma Komutanlığı yapmış.
Deniz Gürhan’ın TSK’da ya da TSK’dan çeşitli nedenlerle ayrılanlar arasında akrabası var mı diye de merak ettim. Gürhan soyadını taşıyan birkaç kişi buldum ama akrabalık ya da yakınlık derecelerinin ne olduğunu tespit edemedim. Varsa da sonra ortaya çıkar nasılsa.
Sonuçta İBB’de yeni yönetim hızla kadrolaşıyor.
15 Temmuz gecesi İBB güvenlik görevlileri FETÖ’cü darbecileri içeriye buyur etmişlerdi. 
Onların tespit edilenleri temizlendi kurumdan.
Bundan sonra ne olur hep birlikte bakacağız.

Türkiye Gazetesi

YORUMLAR 1
  • misafir 5 yıl önce Şikayet Et
    haklısınız ama gerçek şu ki biz muhafazakarlar genellikle ne yazık ki cesur değiliz. çok ama çok acı
    Cevapla