Gaffar Yakınca
Gaffar Yakınca
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Mideden geçen prestij

GİRİŞ 28.12.2022 GÜNCELLEME 28.12.2022 YAZARLAR

İngiltere’den yayın yapan bir gastronomi sitesi kendince dünyanın en iyi ülke mutfaklarını açıkladı. İsimleri belirtilmeyen bir jürinin seçimine göre dünyanın en iyi mutfağı İtalya’ya ait. İkinci Yunanistan, üçüncü İspanya.

Liste Türkiye’de duyulunca sert itirazlar yükseldi. Nasıl yükselmesin, Türkiye ancak yedinci sırada kendine yer bulabiliyor. Çiğ balık ve yosun yiyen Japonya bile bizim üstümüzde!

Bugünkü Yunanistan, takriben dört yüz yıl boyunca başkenti İstanbul olan bir devletin, Osmanlı İmparatorluğunun bir parçasıydı. Yunan mutfağının en kayda değer yemekleri buradan giden mübadillerin mutfağına ait. Yunanistan’da hâlâ pek çok yemek Türkçe isimler ile anılıyor: Pastırma, imam bayıldı, cacık, dolma, börek, çörek, işkembe, baklava, döner, musakka, helva, şiş, hamur, kadayıf, güveç… Tüm Yunan mutfağı, bizim Ege ve Marmara mutfağımızın bir parçasından ibarettir, desek abartmış olmayız.

İtalya ve İspanya’nın bizimle ortak bir imparatorluk geçmişi yok ama, her iki ülkenin de özellikle çeşitlilik açısından Türkiye’nin çok gerisinde olduğu açık. İtalya, coğrafi konumu sebebi ile tipik Akdeniz beslenme kültürünü yansıtıyor. İtalyanlar, hamurda, tatlılarda, peynirlerde ve işlenmiş et ürünlerinde de çok başarılılar. Ancak ülkenin kuzeyindeki Tirol bölgesi ve Sicilya dışında “şaşırtıcı” bir mutfak kültürüne rastlamak zor.

İspanya ise et ve deniz ürünlerinde iddialı. Tapas dedikleri açık sandviçler ve meze tabakları, tüm dünyada biliniyor. Ancak Katalonya ve Bask ülkesinde bile çok farklı tatlar yok. İspanya, bir bütün olarak güzel ama, çeşitliliği az bir mutfak sunuyor.

Türk mutfağının temel özelliği ise tarihsel ve coğrafi çeşitliliği. Orta Asya’dan, Maveraünnehir’den ve Hazar’dan geçerek Anadolu’ya gelen en eski Türk yemek kültürü, Anadolu’nun yerleşik kültürleri ile birleşmiş. Yüzlerce yıllık imparatorluk dönemimizde tüm Doğu Akdeniz havzasının, Arap yarımadasının, Karadeniz’in ve Balkanların en iyi aşçıları, en iyi tarifleri payitaht İstanbul’a akmış. Bugün de Türkiye, Ağrı’dan İzmir’e kadar onlarca farklı mutfağın, binlerce özgün tarifin beşiği konumunda. Türkiye’deki her il, neredeyse bir ülke kadar zengin yemek çeşitliliği sunuyor.

Peki o zaman sorun nerede? Neden Türk mutfağı dünya üzerinde hak ettiği ilgiyi görmüyor?

Yemeklerimizin ticarileşmesi ve yaygınlaşması işin bir boyutu. Ama bunun kadar önemli olan bir başka boyut da elimizde var olanın tanıtılması. Yani, dünyada Türk mutfağına dair olumlu bir algının oluşturulması.

Bugüne dek bakanlıklarımız ve ajanslarımız bunun için çeşitli çalışmalar yaptılar. Bunlar kısmen başarılı da oldu. Ama maalesef süreklilik ve kalıcılık sağlanamadı. Buradaki temel sorunun stratejik bakış eksikliği olduğunu hep dile getirdik.

Dünyanın en önemli turizm fuarı ITB Berlin’e defalarca gittim. Türkiye orada her zaman büyük ve ciddi bir organizasyonla temsil edildi. Ancak, Turizm Bakanlığımız -haklı olarak- öncelikle turizm şirketlerimizin ya da destinasyonlarımızın pazarlanması için çaba sarf etti. Tüm turizm katmanlarını dikey olarak kesecek gastronomi, tarih, doğal yaşam gibi konseptlere ayrıca yatırım yapılamadı. Çünkü bunun için turizmi de aşan stratejik bir vizyon ve eş güdüm gerekiyordu.

İki hafta önce İletişim Başkanlığının düzenlediği Ulus Markalama Forumu bizim için bu açıdan bir müjde oldu. Türkiye Marka Ofisi koordinatörü Nur Özkan Erbay ve ekibi, gerçekten güzel bir iş çıkarmışlardı.

İzlediğim ilk oturumda uzman konuşmacılardan biri algı ile gerçeklik arasındaki uyumun ne kadar önemli olduğunu söyledi. Türkiye, algı itibarı ile hak ettiği yerde değildi. Bu, tam da bizim şikayet ettiğimiz soruna, stratejik ve bütüncül bakış eksikliğine işaret ediyordu. Zaten forum da bir bütün olarak bu eksikliğin giderilmesi için tasarlanmıştı. Sanırım en kayda değer olanı da mutfak kültürü konusunu merkeze alan iki özel oturum düzenlenmiş olmasıydı. Hatta bunlardan biri “gastrodiplomasi” başlığını taşıyordu.

Türkiye’nin bir dünya gücü olmasına paralel olarak, Türk mutfağının da hak ettiği yeri alması gerekiyor. Belli ki devlet, bu konuda da eskinin kalıplarından sıyrılıp daha aktif ve ön açıcı rol üstleniyor. Yemek deyip hafife almayalım, ülkelerin prestiji biraz da mideden geçiyor.

AYDINLIK

YORUMLAR 1
  • hüseyin 2 yıl önce Şikayet Et
    gaffar ne derse dorudur
    Cevapla