Muhalefet yıllardır aynı şeyi tekrar ediyor: Devletin kasası bomboş, ekonomi battı, devlet bitti.

Muhalefetin bitti dediği devlet, son birkaç ayda bakın neler yaptı:

* Yaklaşık 1 milyon taşeron işçisine kadro verdi.
* 5 milyon kişiyi ilgilendiren yirmi yıllık EYT problemini çözdü.
* Kamu çalışanlarına 3600 ek gösterge verdi.
* 1,5 milyon yurttaşın KYK borcunu sildi.
* Asgari ücreti Dolar karşısında tarihsel olarak en yüksek seviyeye getirdi.
* Temel gıdada KDV’yi %1’e düşürdü.
* Yaklaşık 3 milyon aileye aile ve çocuk desteği verdi.
* Yarım milyon aileye doğal gaz fatura desteği verdi.
* Milyonlarca hane ve iş yeri için doğalgaz fiyatlarında %80 sübvansiyon yaptı.
* 2 milyondan fazla esnafa düşük faizli destek kredisi verdi.

Trilyon dolarlık doğal gaz keşfini, TOGG’u, köprüleri, barajları, savunma sanayideki gelişmeleri, terörle ve doğal afetlerle mücadeleyi saymıyorum…

CHP’li belediyelerin beceriksizlikleri ile mücadele konusuna ise hiç girmiyorum…

İnsan düşünmeden edemiyor, devletin bitmiş hali buysa eğer, muhalefetin yıkıcı tuzaklarından kurtulmuş hali kim bilir ne olur?

Türkiye’de her alanda yapılacak daha çok iş var. Bunu bizler de sürekli yazıyoruz, gerektiğinde hükümeti de eleştiriyoruz. Ancak muhalefetin uzunca bir süredir kurduğu kötücül dilin herhangi bir mantıkla izahı mümkün değil.

Erdoğan, altılı masanın seçim vaadi olarak söylediklerinin hepsini tek tek yapıyor. Masanın aktörleri ise sadece “yalan” diyerek iftira atmakla meşgul. Hizmetler ayan beyan ortaya çıkınca da bu sefer “oy için” yaptı diyerek akıllarınca kara çalmaya çalışıyorlar. Tam bir saçmalık, siyasetçilerin halka hizmet ederek karşılığında oy beklemesinin neresi tuhaf? Yazık ki muhalefetimiz, bu tarzın kendisine de memlekete de zarar verdiğini görmüyor.

KEMAL BEY KESİN ADAY

CHP kulislerindeki hava Kılıçdaroğlu’nun adaylığının kesinleştiği yönünde. Ancak bu, Akşener ve partisi için bir yıkıma yol açabilir. Dolayısı ile Altılı Masa’nın Akşener’in de aday olduğu bir çoklu formüle doğru yönelmesi kuvvetle muhtemel.

Deneyimli gözlemciler, muhalefetin birden çok adayla seçime girmesinin Erdoğan’ın işine yarayacağını söylüyor.

Altılı Masa, büyük iddialarla kurulmuştu ama, bir program vaat edemedi. Tüm tartışma aday kim olacak dar başlığına kilitlendi. Çünkü masayı kurduran emperyalizmin tek amacı Erdoğan’ı devirmekti.

Gelin görün ki ne siyaset o kadar basit bir iş ne de Türkiye sanıldığı kadar küçük bir ülke. Türk halkı 90’lı yılları geride bırakalı çok oldu, kendine koyun muamelesi yapan siyasetçilere pek iyi gözle bakmıyor. “Kim olursa olsun tıpış tıpış oy verecekler.” zorbalığı artık sökmüyor. Böyle giderse muhalefet, kendi kurduğu stratejinin kurbanı olacak.

PERİNÇEK DENGELERİ DEĞİŞTİRİR Mİ?

Geçen hafta Vatan Partisi’nin bir yemeğine davetliydim. Doğu Perinçek, Cumhurbaşkanlığı adaylığı için imza kampanyasını resmen başlattı. Doğu Bey, Türk siyasetindeki en deneyimli lider. Öngörüleri genellikle çıkıyor ve er geç uygulanmaya başlanıyor. Fakat siyasi alandaki etkisi ve gücü sandığa aynı oranda yansımıyor.

Hem Perinçek hem de yakın zamanda partisine katılan Ethem Sancak, bu sefer işlerin farklı gelişeceğinden eminler. Ethem Bey, partiye çok sayıda yeni katılım olduğunu, hatta büyük sürprizleri henüz açıklamadıklarını söylüyor.

Gerçekten de Vatan Partisi’nin son birkaç yılı çok hızlı gelişmelere sahne oldu. Parti üst yönetimine gelen genç kuşak, geleneksel sol kalıpları aşıp merkeze hitap eden bir dil yakaladı. Öte yandan Perinçek ve ekibi, Türkiye’de Atatürkçülüğün “sağlam kalesi” olma özelliğini de koruyor. Perinçek, Altılı Masa’nın yıkıcı dilinden ve CHP’nin HDP’lileşmesinden bıkan muhalif seçmen için güzel bir alternatif olabilir. Ama seçimlerde göreceği destek bununla sınırlı kalmayıp daha geniş kesimlere de yayılabilir.

Peki dengeleri değiştirebilir mi? Bir tek oyun bile önemli olduğu bir seçim sisteminde bu sorunun cevabı da bellidir sanıyorum.

AYDINLIK