Kılıçdaroğlu’nun ‘hediyesi’
Türkiye alnının akı ile bir seçim sürecinden daha çıktı.
Bu seçimlerden geriye herkesin aklında mutlaka bir şeyler kalacak. Benimkinde kalan ise ikinci turdan önce esen ırkçılık ve faşizm rüzgarı olacak.
Sinan Oğan’ın %5’lik oyunu almak için her iki taraf da hamleler yaptı. Sayın Erdoğan’ın hakkını teslim edelim, insani ilkelerini siyasi hesaplara kurban etmedi. Sinan Oğan da bir ırkçı, bir faşist olmadığını, klasik anlamda bir Türk milliyetçisi olduğunu gösterdi. Göçmenler ile ilgili sorunun çözümünde bir yol haritası aldığını, bunun da kendisine yettiğini söyledi. Kırmızı çizgisinin terör örgütü olduğunun da altını çizdi.
Oğan’ı aday gösteren ittifakın partilerinden Zafer Partisi’nin lideri Ümit Özdağ ise iki şey yaptı: Bir yandan bakanlık, müdürlük hesaplarını masaya sürüp siyasetin at pazarlığı tarafını cilalarken öbür yandan göçmen karşıtı, ayrımcı söylemini şiddetlendirdi.
Kimin kime destek vereceği konusu tartışılırken şunu söylemiştim:
“Sinan Oğan’ın durumunu bilemem. Ama Ümit Özdağ için adres en baştan belli. Mutlaka Kılıçdaroğlu’nun yanında yer alacak.”
Sözlerim son derece yalın bir gerçeğe dayanıyordu: Türkiye’de ırkçılık ve ayrımcılığın kabul görebileceği kamp Millet İttifakı kampıdır. Seçimi kazanabilmek için eli kanlı teröristlerin desteğine bile hayır demeyen bir siyasi yapı, ırkçılığa, ayrımcılığa neden hayır desin ki? Üstelik CHP’nin ve İyi Parti’nin yıllardır nefretle konsolide ettiği şehirli seçkinler faşizm için son derece mümbit bir sosyal zemin oluştururken…
Tahmin ettiğimiz gibi oldu. Ümit Özdağ, Kılıçdaroğlu’na destek verdi. Böylece, PKK, Kılıçdaroğlu ve Ümit Özdağ’ın yan yana durduğu, ilk bakışta anormal görünen bir tablo ortaya çıktı. Kılıçdaroğlu oportünizmi ise her şeyi sindirebildiği için bunu da sindirdi. Sindirmekle kalmadı, Ümit Özdağ’ın çirkin söylemlerinin bayraktarlığını yapmaya başladı. Göçmen karşıtı asılsız kışkırtmalar Kılıçdaroğlu kampanyasının ana tonu haline geldi.
Türkiye açısından asıl sorun da işte bu noktada başladı. Irkçılık, ayrımcılık, faşizm küçük sosyal gruplarda, küçük partilerde var olabilir, bu her toplum için normaldir. Önemli olan insanlık utancı olan bu düşüncelerin siyasetin ana hattından uzak tutulması, toplumun genelinden izole edilebilmesidir. Ülkenin en büyük ikinci partisi kalkıp da böylesi tehlikeli fikirlerin sözcüsü haline gelirse, tüm siyaset ortamı zehirlenir. Bu, toplumsal barışın ve demokrasinin temeline dinamit koymaktan farksızdır.
Seçimden sonra çok şey konuşacağız. Ama en çok konuştuğumuz şey, Kılıçdaroğlu’nun oy uğruna Türkiye’ye “hediye ettiği” bu ırkçılık belası olacak.
AYDINLIK
-
selim ileri 2 yıl önce Şikayet Etak partiye oy vermiş bir milliyetçi olarak söylüyorum. ülkemde suriyelileri asla istemiyorum. bu ırkçılık değil vatan sevgisidir. ve şimdi de hükümetin bize verdiği sözü tutmasını ve suriyeli alçak istilacıları sınırdışı etmesini bekliyorumBeğen