Kürtler şahittir ki...
Bütün spekülasyonlara son vermesi gereken bir açıklamaydı bu. Türkiye IŞİD’e karşı mücadele edecek, bunun için elinden geleni yapacak. Erdoğan Türkiye’ye döner dönmez hükümetle birlikte oturup bu mücadelenin yol ve yordamını konuşacak. Böyle diyor Cumhurbaşkanı...
Bu arada AK Parti’nin çeşitli sözcüleri televizyonlarda açık açık Türkiye’nin Kobane’ye ilgisiz kalmayacağını, kardeşlik hukukunun yardım elinin uzatılmasını gerektirdiğini söylüyorlar. Aynı günlerde Yalçın Akdoğan da HDP temsilcileriyle kapalı bir görüşme yapıyor. Konu besbelli ki Rojowa’da olup bitenler... Görüşmeden çıkan HDP heyeti basına “çok olumlu izlenim aldıklarını, memnun ayrıldıklarını” söylüyor.
Ve Türkiye, Kobane’den kaçan yüz binleri bir an önce güvenli bölgeye almak, doyurmak, dinlendirmek, yatırmak için tam anlamıyla çırpınıyor; bu kadar büyük bir göç dalgası karşısında bu kadar kısa zamanda organize olarak dünyanın parmak ısırdığı bir mucize yaratıyor.
Peki bütün bunlar olurken Kürtlerin “siyasi önderliği” ne yapıyor?
Hükümet aleyhine gösteriler yapıyor. Sınırda görev yapmaya çalışan askerleri taşlıyor. Hükümeti zor duruma düşürmek için kameraların gözü önünde sınırı geçip Kobane’ye savaşmaya gitme şovu yapıyor.
Bu arada gazetelerinde de şöyle yazıyor:
“KCK: Kobane saldırısı AKP-IŞİD ittifakının ortak planıdır. (...) Türk devletinin çözümde samimi olmadığı netleşmiştir. Bu süreç artık anlamsızlaşmıştır. Doğrusu bitmiştir. (...) Bu yapılan bir savaş ilanıdır (...) Kobane’nin düşürülmesi karşılığında IŞİD çetesi, bu 49 konsolosluk rehinesinin bırakılmasını kabul etmiştir. Türk devleti bir kez daha Kürt halkına ihanet etmiş ve komplo yapmıştır. (...) Türk devleti, AKP hükümeti IŞİD ile müttefik bir güçtür. Tercihini yapmıştır. AKP hükümeti tercihini Türk-Kürt ittifakından yana yapmamış, IŞİD’den yana yapmıştır” (Özgür Gündem, 24 Eylül)
“Hain” “işbirlikçi” Türkiye, öyle mi?
IŞİD’le işbirliği yapan, sizi arkadan hançerleyen bir Türkiye varsa eğer, neden hala ondan yardım istiyorsunuz? Neden gelip ona sığınıyorsunuz?
