CHP Amerikan vesayeti peşinde
Hükümeti eleştirmeye cesaret eden gazeteciler istisnasız kovuşturulmakta, genellikle hapse atılmakta veya en iyi ihtimalle patronlarına hükümet tarafından gözdağı verildikten sonra işlerini kaybetmektedirler. Sözü fazla uzatmaya hiç gerek yok: Türkiye'de temel özgürlüklerin giderek artan bir şekilde aşındırılması demokrasi ve hukukun üstünlüğüne saldırıdır."
Bu sözler CHP’nin önde gelen iki milletvekiline, CHP’li Faruk Loloğlu ve Aylin Nazlıaka’ya ait….
İktidarla ilgili dehşetengiz bir tablo çizen bu açıklama (yanlışlığı bir yana) CHP’nin seçim bildirisinde ya da söz konusu milletvekillerinin halka dönük bir açıklamasında yer alsaydı ortada garipsenecek bir durum olmazdı. Muhafet sözcülerinin tıpkı yerli basın yayın organlarına yaptıkları gibi yabancı medyaya iktidar ile ilgili değerlendirme yapmalarını da ifade özgürlüğü- siyaset yapma özgürlüğü sınırları içinde değerlendirir ve makul karşılayabilirdik.
Ama kime yapılıyor bu açıklama?
ABD Kongre üyelerine…
O zaman soralım: Bir ülkenin ana muhalefet partisi üyelerinin ABD Kongresine mektup yollayıp Türkiye’de demokrasi ve hukukun saldırı altında olduğunu söylemekten amacı ne olabilir? ABD Kongresinin şikayet edilen bu durumu değiştirmek için ne gibi araçlar vardır elinde?
Amerikan Kongresi’nin AK Parti’nin seçim kaybetmesi için doğrudan seçim propangandasına katılması, Türkiye halkını CHP’ye oy vermeye çağırması düşünülemez herhalde.
Ama mesela, ABD’den hükümeti sıkıştırmak için ekonomik ambargo uygulaması umulabilir.
Türkiye’de anti demokratik bir rejim olduğu gerekçesiyle diplomatik ilişkilerini askıya alması, stratejik ittifakı bozması beklenebilir.
ABD’nin AB’ye baskı yaparak AB üyeliği yolunu kapatabileceği düşünülebilir.
CIA eliyle komplolar tezgâhlayarak kaos ortamı yaratılması, siyasi istikrarın yok edilmesi ve böylece hükümetin “teslim alınması” hesabı yapılabilir.
Ya da 12 Eylül’de olduğu gibi, içerdeki işbirlikçileri kanalıyla doğrudan darbe teşebbüsünde bulunması beklenebilir.
Bütün bu beklentilerin ortak paydası açıktır. Türkiye’deki seçilmiş iktidar üzerinde ABD’nin vesayet kurmasını istemek. ABD Kongresi'ne, AK Parti iktidarını bir biçimde sıkıştırma, baskı ve şantaj politikalarıyla “hizaya sokma” çağrısı yapmak!
Peki nerede kaldı CHP’nin ulusal bağımsızlıkçılığı?
CHP, yabancı müdahalesine bel bağlayan bu tutumunu bağımsızlıkçı tabanına nasıl açıklayacak? Tam da seçim arifesinde, yabancı bir ülkenin parlamentosuna müdahale çağrısı yapmasının hesabını kendi tabanına nasıl verecek; bütün bunları yaptıktan sonra nasıl olup da “özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Atatürk’ün partisi olduğunu söylemeye devam edecek, hiç düşünmüyor mu?
-
Bekir Çelik 10 yıl önce Şikayet EtSivas Kongresinde ''Manda ve Himaye kabul edilemez'' maddesi vardı. ABD'ye şikayet sadece karar alındığını ama uygulamada CHP tam bir ABD mandacısı ve himayecisi olduğu görünüyor.Gülay Hanım haklıBeğen Toplam 1 beğeni