Demirtaş’ın senedi
HDP başkanı partisinin siyasi çizgisini tıpkı CHP ve diğer sol gruplar gibi AK Parti düşmanlığı üzerine oturtacağına dair yemin etti.
“Biz bir pazarlık hareketi, pazarlık partisi değiliz. AKP ile aramızda kirli bir pazarlık olmadı asla olmayacak. Kirli bir alışveriş, kirli bir işbirliği asla olmadı asla olmayacak” dedi ve barajı aşmanın kilidi olarak gördüğü şu cümleyle tamamladı konuşmasını:
“Sayın Recep Tayyip Erdoğan, HDP var oldukça HDP’liler bu topraklarda nefes aldıkça sen başkan olamayacaksın.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan seni Başkan yaptırmayacağız, seni Başkan yaptırmayacağız, seni Başkan yaptırmayacağız…”
Grup toplantısında verdiği bu sözü resmiyete dökmek için yakında bir de senet imzalayacakmış. Başkanlık Sistemi’ne geçit vermeyeceği ve AK
Parti’yle asla koalisyon yapmayacağı konusunda kapı gibi senet verecekmiş seçmenlere. Ama AK Parti dışındaki diğer tüm partilerle buluşabilirmiş!
Bu sözleri okuyunca ilk olarak Leyla Zana geldi aklıma. “Bu meseleyi Erdoğan’dan başkasının çözemeyeceğini” büyük bir dürüstlükle açıklama cesareti gösteren Zana, Demirtaş’ın “AK Parti dışındaki bütün partilerle her türlü işbirliğini yapabiliriz ama AK Parti’yle asla” sözlerini duyunca ne hissetmiştir acaba?
Zana gibi düşünen ve iki yıldır başlayan süreç kesilmesin; AK Parti ve HDP el ele versin ve bu işi çözsün diye dua eden milyonlarca Kürt ne düşünmüştür?
Kürtleri inkâr ve asimilasyon politikasının kurucusu ve tarihi boyunca savunucusu olmuş CHP’yle de, hâlâ “kart-kurt” safhasında olan MHP’yle de koalisyon dahil her türlü ittifakı yapabileceğini söyleyen ama çözüm sürecinin mimarı olan AK Parti’ye karşı derin bir düşmanlık besleyen bu partiye bundan böyle Kürtler nasıl bakar?
Birkaç puan oy artışı için AK Parti düşmanı cephenin en klişe sloganlarını ödünç alıp kullanan; gezi ruhuna biat gösterileri yapan ve bu arada sanki çözüm süreci diye bir şey yaşanmıyormuş gibi davranan bir lideri Kürtler ciddiye alabilirler mi?