Fare değil canavar
Dağ fare doğurmadı; tam tersine, bir dudağı yerde, bir dudağı gökte dev gibi bir canavar çıktı.
Ergenekon iddianamesinin içinden. Ayrıca öyle masal kahramanı bir canavar değil, adlı adınca, sanlı sanınca, somut, elle tutulur, gözle görünür bir canavar...
Ekranın karşısında bazı hukukçuları dinliyorum. Programcı, iddiaları sıralıyor, darbe ortamı yaratmak için şu şu hazırlıkları yapmışlar diye dudak uçuklatan planlardan bahsediyor. Hukukçumuz, zekice bir argüman bulduğunu sanmanın sevinciyle “Ama darbe yapmışlar mı, yapmamışlar?
Öyleyse ortada suç yok” diye atlıyor lafa. Programcı, ele geçen silahları sayıyor. Hukukçumuz dudağının ucunda müstehzi bir gülümsemeyle “Bu kadar silahla darbe mi yapılır” diyor.
Programcı Ergenekon’un DHKPC’yle, PKK’yla, Hizbullah’la ilişkilerini okuyor iddianameden. Sabancı suikastına, Gazi Mahallesi saldırısına uzanan öldürücü ittifakları anlatıyor. Hukukçumuz, “Dünya görüşü bu kadar farklı kesimlerin bir araya gelmesi hiç inandırıcı değil” buyuruyor. Programcı Danıştay cinayetindeki Veli Küçük bağlantısı hakkındaki iddiaları okuyor. Hukukçumuz, “Canım bir başka davanın sanıklarından birinin ifadesi bu; o kişinin baskı altında olmadığını nereden bileceğiz” diye cevaplıyor. Sonra birden, çok bunalmış olacak ki, yüksek sesle nutuk atmaya başlıyor:
“Türkiye’nin aydınları, bu davaya dikkat ettikleri kadar, Ak Parti’nin Türkiye’yi nasıl bir karanlığa sürüklediğine de dikkat etseler iyi olur.” Ne alaka, demeyin; alaka çok yakın... Böylece saygın hukukçumuz, Ergenekon Davası’nın başından beri kimi kafaları ve vicdanları zehirleyen temel fikri ifade ediyor; Hedef Ak Parti hükümetini yıkmaksa, yapılan her şey mübahtır...
Artık apaçık görülüyor ki, böyle düşünenleri hiçbir iddianamenin tatmin etmesi mümkün değil. Onlar, en somut kanıtlara, en somut tanık ifadelerine bile kulp takmaya devam edecekler, biz de gerçekleri gözlerine sokmaya devam edeceğiz...
İddianameyi elbette daha çok konuşacağız, daha çok didikleyeceğiz. Ama şimdilik benim en dikkatimi çeken şey, “Fırat’ın ötesindeki Ergenekon” a fazla dokunmadan geçilmesi... Bunun için başka dalgalar mı bekleyeceğiz; yoksa konunun bu boyutu “sakıncalı bölge” mi ilan edilmiş, bilemeyeceğim. Ayrıca, Savcılığın Genelkurmay ve MİT’ten aldığı “Bizim alakamız yok” cevabının - başka ne diyeceklerdi ki? - sıradan resmi bir cevap olarak değil, savcılık makamının da katıldığı bir tespit gibi sunulması da bir başka dokunulmaz alanın varlığını hissettiriyor. Bu da elbette ki endişelendiriyor.
Çünkü biliyoruz ki, bu dava on yıllardır başımıza bela olan “derin devleti” aydınlatmayı amaçlıyorsa, derin devletin en derin ve en korkunç “icraatlarının” temel alanı olmuş bir bölgeyi dışlayarak yapamaz bunu. Ergenekon’la Susurluk, Şemdinli birbirinden ayrılamaz...
Bugün iddianamenin sanık listesinde gördüğümüz elebaşlar Güneydoğu’daki o savaş bataklığında büyüdüler, serpildiler, dal budak saldılar, kendilerine “ulusalcı” diyen yeni işbirlikçiler edindiler. Lütfen, hiç değilse bu defa, şu “dokunulmaz alanları” dokunulur kılalım.
Güneydoğu’da binlerce cinayet, failleri bal gibi bilinirken hâlâ “faili meçhuller” diye anılırken; orada insanlar hâlâ çocuklarının mezarlarını bile bilmezken, hâlâ toplu mezarlar bulunması beklenirken ve bütün bu insanlar, şimdi Ergenekon Davası ile birlikte yeniden umutlanmışken, şimdi biz kalkıp onlara “Kusura bakmayın, şimdilik Türkiye’nin bu tarafını aydınlatıyoruz. Sizin tarafta ışıklar yine kesik kalacak” dediğimiz anda, orada barış kuramayız.
On milyonlarca Kürt’ün hukuka, demokrasiye ve parlamenter sisteme olan inancını bir kez daha sarsarız. Zaten Güneydoğu’da başımıza ne geldiyse, bu inancın sarsılması yüzünden gelmedi mi? PKK gibi üç beş başıbozuğun başlattığı bir terör hareketinin 25 yıldır bir türlü yenilememesi bu yüzden değil mi?
-
namik kemal 17 yıl önce Şikayet EtİTALYAN SAVCI NE DEDİ. italyadaki ergenkonu ökerten savcı geçenlerde tv de açıkladı. dediki ben askeri belgeleri incelemek istedim ama izin vermediler, ama bende anayasaya dayanarak askeri bölgeleri de inceleme hakkım olduğunu askerlere gösterdim dedi ve askeri arşivlere bu şekilde girdiğini söyledi ve italyadaki terörü bu şekilde çökerttim dedi. ama türkiyede hala dokunulmaz bölgeler var ve bu şekilde ergenekon tam çözülemez. kürtlere gelince onlar bunu da yutarlar benceBeğen
-
Barbaros Paşa 17 yıl önce Şikayet EtEyy AVUKAT!!!!!!!!. Nerelerdesin? sesin soluğunuz çıkmıyor.Hayırdır?Beğen
-
yaren yaren 17 yıl önce Şikayet Etya zaten. taaa 80 li yılların başından beri bir terör örgütü nasıl bu hale getirilir. bu zaman zarfında savaş olsaydı bir ülke bir ülkeyi topraklarına katmış olurdu. neden evlatlarımız bu zaman zarfında şehit oldu. kimse kızmasın ama dağlardaki kandırılmış insanlar neden öldüler. bu işin kaymağını bu 25 senede kimler yediyse mutlaka ama mutlaka hesabını versin. Mumcu Aksoy İpekçi Emeç Uçok Hablemitoğlu Kışlalı Kuriş Dink ve aklıma gelmeyen diğer faili meçhuller mutlaka somut bir şekilde ortaya çıkarılmalı.Beğen
-
oku yorum 17 yıl önce Şikayet Etfarecileri arıyorum. gören duyan varsa girdikleri deliği bi gösteriverinde böcek ilacı atıp köklerini kurutim şunların şşşşş fareciler nerdesiniz çıkın ortaya...Beğen
-
mecit yakut 17 yıl önce Şikayet EtO aydın değil.... Size katılmamak mümkün değil.Sözü geçen hukukçu belliki karanlık.Türkiye bunlardan çok çekti halada çekiyor.Umarım birgün herkes vatandaşı için iyi olanı savunur çetecileri değil.Beğen