Gülay Göktürk
Gülay Göktürk
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

''Devletin kara kutusu''

GİRİŞ 11.02.2009 GÜNCELLEME 11.02.2009 YAZARLAR

Aradan tam 12 yıl geçmiş... 12 yıl boyunca yargıyla köşe kapmaca oynadıktan sonra Mehmet Ağar nihayet yargı karşısına çıktı.
 
"Devletin kara kutusu" lakabı ona Susurluk günlerinden kalmadır. Ağar, isminin gündeme geldiği Susurluk kazasından bugünlere kadar ser verip sır vermedi, "Ne yaptımsa devletim için yaptım" dedi ve başka da bir şey söylemedi. 1997 yılı Aralık ayında Meclis kürsüsünden yaptığı "ideolojik savunma"yı bugün gibi hatırlıyorum.

Söze Osmanlı'dan girip, Lale Devri'nden, İslahat Fermanı'na oradan İkinci Meşrutiyet'e, Çanakkale'ye, Cumhuriyete ve bugünlere getirmiş, kendisine yöneltilen somut suçlamaların hiçbirine değinmeden; tamamen idelojik bir savunma yapmıştı. Bu ideolojik savunmanın esasını şu cümleyle özetlenebilirdi: "Devletin yüksek menfaatleri için yapılan her şey mübahtır"

Uzun tarihi geçmişimizi özetlemekten amacı, Osmanlı'dan bu yana hiç sarsılmadan sürüp giden bu devlet anlayışını vurgulamak ve "kutsal devlet" uğruna yapılan hiçbir şeyin hesabının sorulamayacağını anlatmaktı besbelli ki... Örnek verdiği "efsane subaylar", "kahraman polisler" ve "fedakar aşiret reisleri" hep bu devlet için çalışmıştı. Öyleyse, bunu nasıl ve hangi araçlarla yaptıklarının hiç ama hiçbir önemi yoktu.

Onun gözünde, iki çeşit vatandaş vardı: Devletin menfaati için çalışanlar ve devletin menfaati için çalışanlara köstek olanlar... Birinciler vatansever, ikinciler vatan haindi. Aradan geçen 12 yılın Mehmet Ağar'ın savunma taktiğini değiştirmediği mahkeme salonunda hep birlikte gördük.

 "Devletim isterse konuşurum" deyip mahkemeye geldi ve "devletin yüksek menfaatleri" nin ne kadar konuşmasını gerektirdiğini düşünüyorsa o kadar konuştu. 12 yıl önce "Vücudunda üç kurşun yarasıyla defalarca ölümden dönmüş kahraman Türk polisini madalyayla taltif etmek yerine yargılıyorsunuz" diye sahip çıktığı "dava arkadaşlarını" yine savundu.

Korkut Eken'e, İbrahim Şahin'e sahip çıkarken sesinde yine sitem vardı. Devletin bilgisi dahilinde ve devletin yüksek çıkarları için "mücadele eden" insanlara yapılan muamele karşısında hayal kırıklığını gizlemedi.

Evet, gördük ki, Mehmet Ağar cenahında değişen bir şey yok. Ama bu o kadar da önemli değil. Çünkü zaten kendisinden müthiş ifşaatlar beklemiyorduk. Önemli olan, verdiği ifade değil, ifade vermek üzere yargı önüne çıkması, 12 yıllık köşe kapmacanın son bulmasıydı. Ağar değişmedi ama Türkiye Susurluk'tan bu yana çok değişti. Şükürler olsun ki, artık "devletin menfaatleri" gerekçesiyle cinayetleri meşrulaştırmak mümkün olmuyor bu ülkede.

"Terörle mücadele bunu gerektiriyordu" bahaneleri ne yargıda ne de kamuoyu vicdanında herhangi bir meşruiyet yaratmıyor. Terörle mücadele arkasına gizlenen iktidar savaşlarının, kişisel hırsların, uyuşturucu rantlarının artık herkes farkında.

İbrahim Şahin tahliye olduğunda onu hapishane kapısında "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganlarıyla karşılayan, alnına kurban kanı sürüp omuzlarına alan kalabalıklar çoktandır ortada görünmüyor. Ergenekon'un avukatlığına soyunanlar hızla toplumdan tecrit oluyor.

Aslına bakarsanız, Susurlukçuların bel bağladığı devlet de ciddi değişiklikler geçirdi o zamandan bu zamana. Sivil ve askeri bürokrasi Susurluk yıllarındaki gibi yek vücut değil artık. Devlet içinden önemli bir kesim glasnost istiyor. Devletin asıl çıkarının ciddi bir arınma harekatıyla daha sağlıklı bir devlet yapısına kavuşmak olduğuna inanıyor. Siyasi iktidar ilk defa yargının projektörlerinin derin devletin karanlık labirentlerine doğru yönelmesine yeşil ışık yakıyor; arkasında duruyor.

Ve yargı, belki de ilk defa hukuku "kutsal/derin devlet"in üstüne çıkarmaya çalışıyor. Hukuk üste çıkınca "Kutsal/ derin devlet"in altı kazılmaya başlıyor. Kazıldıkça ortaya çıkan silah depoları ve ölüm kuyuları bir devrin bitişinin simgesi sanki...

Gülay Göktürk - Bugün
gokturkgulay@yahoo.com

YORUMLAR 6 TÜMÜ
  • harun alasun 16 yıl önce Şikayet Et
    Halının altındaki pislik!!!. Sen tut devlet işinin arasına karanlık işler ekle,masum vatandaşı harca vs vs sonra tut devletin ali menfaati de çık hem de kahraman ilan et kendi kendini...Halının altına attığın pislikler artık dağ gibi oldu ALİ menfaatlerle açıklanacak gibi değil.BU arada 367 yi unutmadık göstermeci sağcı nasıl bir ayakçı olduğun belli.biz sözde kahramanları sorgulamazsak PUTLARı kıramayız.demek yaşıyorsak devletin alii menfaatleriyle yolumuz kesişmemiş.yani şanslıyız ya dogu ve güneydoguda olsaydık...
    Cevapla
  • ÖMER ÖZDOĞAN 16 yıl önce Şikayet Et
    BULUR BULUR SEN MERAK ETME... bu ülkede bu ergenekonculardan başka hiç vatansever yok mu yoksa . yeterki devlet vatandaşına düşmanını açık seçik şekilde göstersin. düşman olarak asalayı pkk yı tikkoyu dhkpcyi ergenekonu, atabeyleri vs. göstersin ben gönüllü giderim. düşman olarak siz milletin kendisini görürseniz elbette savaşacak vatansever bulamazsınız. bu gayet doğal...
    Cevapla
  • Mehmet Bahattin SEÇİLMİŞOĞLU 16 yıl önce Şikayet Et
    DEVLET HUKUK DEMEKTİR. ...gibi terör örgütleriyle, ancak hukuk içinde mücadele edilir. Ama Ergenekon'un bize gösterdiği gibi, PKK'yı kim kurmuş, kime kurdurmuş, birlikte ne işler çevirmişler. Hâlâ "saf saf" "PKK'yla, terörle mücadele" gibi paravanların ardından devletteki çeteleşmeyi meşru göstermeye çalışanlara, hele bunu "din ü devlet" adına yapanlara, Çatlı'lara Fatiha okuyanlara tek bir şey diyorum: Allah'ın en güzel adlarından biri "Hakk"tır, bilmem anlatabildim mi?
    Cevapla
  • Mehmet Bahattin SEÇİLMİŞOĞLU 16 yıl önce Şikayet Et
    DEVLET HUKUK DEMEKTİR. Devlet, "hukuk" demektir. Dolayısıyla "devletin âli menfaati" de sadece hukuktur. Eğer hukuku çekip çıkarırsanız, ortada "çete" ve "çetenin âli menfaati" kalır. Değil Mehmet Ağar, hiç kimse devleti ya da onun çıkarlarını temsil edemez. Hele "devlet sırrı" diye sahip olduğu bilgiyi yargıdan saklayamaz. Devlet hukuk demekse, bunun denetimini yargı yapar. "ASALA'yla mücadele"ymiş. Onu Abdullah Çatlı denen adam gibiler yapıyordu, faturasını gördü bu millet. ASALA ve PKK...
    Cevapla
  • Hasan Seyre 16 yıl önce Şikayet Et
    Fareler. Ülke viran içine düştüğünde..Londraya ve ya Parise..kaçacak olanlar..Ülkesi için savaşanları sadece ve sadece Terörist olarak adlandırır.. burada olan şudur.. Türk devleti bir utancı yaşamaktadır.. hemde kendine sadık kalanları.. korumayarak, medya liboşlarının önüne atarak.. artık bundan sonra bu devlet bundan sonra ASALA gibilerle savaşacak..adam bile bulamayacaktır..
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle