Demokrasi ilelebet payidar
Daha sonra...
54 yıllık gazetecilik yolculuğumda diğer darbeleri öncesi ve sonrasıyla gözlemledim. Yazdım.
Albay Aydemir ve Binbaşı Fethi Gürcan’ın idamlarıyla sonuçlanan 21 Mayıs kalkışımını...
12 Mart 1970 asker müdahalesini... (Meclis açık bırakılmış ama hükümet istifa zorunda bırakılmıştı.)
12 Eylül 1980 darbesini (Dönemin büyük gazetelerinden Tercüman’ın Genel Yayın Yönetmeniydim.)
27 Nisan “e muhtırasın” da... Bunların hiçbirinde Türkiye’nin -istisnasız- tüm siyasi parti liderleri darbecilere karşı, dün olduğu gibi kesin ve açık “karşı tavır” koymuş değildi.
Albay Aydemir’in 22 Şubat ve 21 Mayıs -başarısız- girişimleri hariç diğer tüm darbelerde, emir kumanda zinciri içinde TSK’nın bütünü tarafından yapıldı. O nedenledir ki yönetime el koyulabildi. Dün geceki kalkışım TSK içinde sadece küçük bir grubun işi.
Daha önceki hiçbir darbe ve darbe girişiminde halk caddelere ve meydanlara çıkmamıştı. İstanbul köprülerine, havalimanına insan selleri akmamıştı.
İsyancıların tanklarının üzerine çıkarak sivil direnişe geçmiş de değildi.
Daha önceki darbelerde polis, kalkışımcıların sokağa sürdüğü askerleri, dün geceki gibi değil gözaltına almak kendileri silahlarını teslim etmişlerdi.
......................
Bu defa TSK’nın içinde ki kalkışımcılar daha önceki darbecilerin tersine iktidarı ve muhalefeti ile bütün partileri, TSK’nın büyük kesimi, halk yığınlarını omuz omuza karşısında buldu.
Demokrasi etrafında tüm Türkiye tavır koymuş bulunuyor.
Bu durumda darbe girişimcisi maceracıların şansı olamaz.