Irkçılarla ıssız gecede
ALMANLARIN duyarlı sinir uçlarının Nazilerin ırkçı cinayetleri olduğunu ıssız bir gecede gözlemledim.
Rezil bir geceydi.
Yunan adası Simi’nin arkasında bir koy vardır.
Geceleri ıssızdır.
İn cin top oynar.
Sadece birkaç teknenin yanaşabileceği iskelesinde gecelemek, denizin şığırtısını dinlemek hoştur.
Musevi bir arkadaşımız, eşi ve iki kızıyla, eşim ve ben yelkenliyle gece yarısı iskeleye yanaştık.
Tam halat atmıştık ki karanlıkta üstümüze gelen bir tekne ışıklarını yakıp söndürüyor, içindekiler Almanca bağırıyordu.
Aldırmadık...
“Gecenin bu vakti bela almayalım” diye düşündük.
Ama...
“Bela geliyorum demez gelir.”
Bizimkinin iki misli büyüklükte Alman bayraklı bir tekne karanlıkta hayalet gibi hızla geldi üstümüze yapıştı.
İçinde iri yarı 3 kişi.
Pençeleriyle bizim teknenin saplamalarına, krom tellerine asıldılar.
Baba ve iki yarma oğul.
Yarı sarhoşlar, suratları kıpkırmızı.
Bir fıçı birayı gövdeye indirmiş gibiler.
Baba gürledi:
“Buraya biz yanaşacaktık. Halatınızı toplayın, gidin...”
Bizim teknede erkek olarak ben ve arkadaşım... Bir de 80’lerinde deneyimli ama ufak tefek kaptanımız merhum Konuk... “Beyefendi adamlar sarhoş, uymayın, çıkalım buradan açığa demir atalım” diye alttan alıyor.
“Biz sizden önce geldik, bir yere gitmiyoruz. Siz gidin” cevabını verdim.
Babanın öfkesi daha da köpürdü.
Tehdit etti:
“Çekip gitmezseniz üstünüze bağlanırız, hava aldırtmayız size.”
Kavganın eşiğindeyiz.
Onlar 3 biz 2...
Onların kaptanını da sayarsan 4’e 2...
Onlarda kadın yok bizde ise 2 aile.
Durum tatsız.
Baba teknenin bayrağına baktı.
Türk bayrağını göre göre ısrarla soruyordu:
“Hangi millettensiniz?”
Ona, kendi kendime konuşur gibi aklımdan geçenleri sıraladım; “size ne hangi milletten olduğumuz. Bayrağımızı tanımıyorsan dünya insanıyız, her milletten olabiliriz. Neyi değiştirir? Irkçılığınızla dünya insanlığına çektirdiğiniz yetmiyor mu? Milyonlarca günahsız insanı fırınlarda yaktınız. Bu ırkçı kafa hiç değişmeyecek mi?”
Bir mucize oldu.
Aralarında tek bir kelime konuşmadan parmakları gevşedi, ellerini çektiler, tekneleri ayrıldı. Karanlıkta kaydı, uzaklaştı.
Sanki şalteri indiren sihirli bir sözcüktü “ırkçılık...”
Dün Almanya’da düzenlenen ırkçılık karşıtı töreni, yaşadığım o gece nedeniyle empati antenlerimle daha iyi algılıyorum.
BERLİN’DEKİ AYNA
O törende Merkel’in ırkçı cinayetler nedeniyle içtenlikle çok açık ve çok net kelimelerle özür dilemesi tarihe önemli nottur.
“Gerekirse özür de dileriz” gibi şarta bağlı tridine bir özür değil.
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
Güneri Civaoğlu / Milliyet
-
mevhibe inal 13 yıl önce Şikayet EtTridine özür!. El insaf! İsrail yaptığı tutuklamalar, suikastlar, saldırılarda, tridine bile olsa özür diliyor mu? Hapishanelerinde taş attı diye tutuklu kaç çocuk var? Mavi Marmarada sivil insanları öldürdü diye, tridine bile razıydık, özür diledi mi?..Beğen