Turizm sektörünün 'Kürt' köleleri
Bayram tatili vesilesiyle gittiğim Bodrum'da hizmet ve eğlence sektörünün çalışanlarını gözlemlemiş köleleştirildiklerine, doğru illerinden göç ile geldiklerine ve uyum sorunu da yaşadıklarına vurgu yapmıştım. Yazıma gelen çok sayıda e-posta tespitlerimin haklı olduğunu ortaya koydu. Okuyuculardan gelen maillerde sorun sadece Bodrum'a has değildi...
Bayram tatilinde gittiğim Ege turunda 1 gün gibi kısa bir sürede Bodrum'da hizmet ve eğlence sektöründe yaşananları önceki yazımda aktarmış ve sektör çalışanlarının bir taraftan köleleştirilirken diğer taraftan da turizmde hizmet kalitesinin düştüğünü aktarmıştım.
Günübirlik bir ziyarette bile fark edilebilecek sorunlara değinmem okuyucuların dikkatinden kaçmadı ve çok sayıda çoğunluğu sektör çalışanlarından mesajlar geldi. Mesajlar ağırlıklı olarak o sektörlerde çalışanlar tarafından gönderildi. Mesajların bir kısmı yazılanlara tamamen destek verirken bir kısmı da sorunun sadece oralarla sınırlı olmadığını tüm turizm bölgelerinde hatta Türkiye'nin genel sıkıntısı olduğunu belirtiyorlardı.
Gelen mesajlardan birkaçını kısa olarak ve gönderenlerin de hoşgörülerine sığınarak paylaşmak istiyorum... Yazıyı okuyan Leyla Hanım, gönderdiği e-posta'da yaşanan sıkıntıları 'Merhaba ben Leyla... Bodrum'un turizmdeki 'köle' sıkıntısı yazınızı okudum. Çok can alıcı konulara değinmişsiniz. Ve bu durum sadece Bodrum ile sınırlı kalmıyor. Turizmin olduğu her yerde hatta Anadolu'nun her yerinde aynı sorunlardan söz etmek mümkün. Üniversite mezunları bile patronların keyfi davranışlarının kurbanı oluyor. Tatmin etmeyen ücretler, sosyal güvencesiz hayat... Her şey aynı, ha Bodrum ha Antalya ha Konya ha İstanbul. Her ne kadar kontrol mekanizmaları varsa da devletin, sigortasız işçi çalıştıran firma yığınla mevcut. Ve bu duruma tepkisiz kalan da ilk başta çalışanların kendisidir. Çünkü ekmek derdindedir, çünkü hangi kapıyı çalsa manzara aynıdır. Bizler okuyucu olarak sadece dert yanabiliriz, sizler ise bu durumu dillendirme olanağına sahipsiniz. Daha fazla dillendirmeniz umuduyla, elinize, emeğinize sağlık. ' şeklinde değerlendiriyor.
Yine Urfa'dan e-posta gönderen Halil isimli okuyucu da mesajında 'Selam Hakan abi adım Halil ben Urfalıyım ve Kafkas Üniversitesi'nde 2.sınıf öğrencisiyim. Yaz mevsimini hiç sevmem çünkü Bodrum'a gidip çalışmak istemiyorum. Sabah 6.30'ta ayaktasın gece 2:00 ye kadar çalışıyorsun izin yok. Hani haftada bir gün izin olsa kısmen olsa uykumuz alınır daha iyi çalışabiliriz. Yazınızda belirtiğiniz gibi turizm baltalanıyor, çalışanlar köleleşiyor, kısacası insanlık ihlali var. Turizmde çalışan gençlerin yüzde 90'ı Kürt gençlerinden oluşuyor. Memleketlerin iş olmadığından göçüyorlar ve yarısından fazlası benim gibi üniversite öğrencisi... İşin enteresan kısmı da oraya adapte olabilmesi için gençler kendi imkanları doğrultusunda Kışın dershaneye gidip İngilizce bile öğreniyorlar. Kısacası sizi kutlarım en büyük isteğim bu sorunun çözülmesi...' diyor...
Her iki okuyucunun da mesajında insanca çalışma koşullarının olmamasından dert yanıyor. Mesajlar bununla sınırlı değildi. Yazımın bazı bölümlerine itirazı olanlardan da mesajlar geldi. İstanbul'dan yazan ve Bodrum'u her yıl gittiğini belirten Bilal Bey de yazımdaki diğer konuların bir kısmına katılıp bir kısmına katılmazken, Bodrum'un bir dönem 'yerli köleler'in yerini 'göçmen köleler'in aldığını yazdı.
Bilal Bey mesajında 'Bodrum da o kadar çok şeyler değişti ki; sizin dediğiniz köleler ile de çok konuştum. Bodrum, halk kitlesi olarak çok bozuluyor. Dediğiniz 'köleler' 1980'lerde Bodrum'un yerlisi idi şimdi ise bunların yerini başkaları alıyor. 1989 yılında Bodrum'da çalışırken yerli halk çok üzgün ve isyanlardaydı. 'Bizler buralarda sebze ve meyvenin her türlüsünü yetiştirirken şimdi ise İstanbulluların kölesi olduk' diyorlardı. Öyle bir zamana geldik ki İstanbullu'lar olmadan o bölge insanın geçinmesi çok zor. O insanları bu durumlara büyük kapital sahipleri getirdi ve kendilerine 'köle' yaptı. O insanlara sorarsan 'efendilerinizi seviyor musunuz?' zorunlu evet diyecekler... ' diyerek zaman içerisindeki değişime de dikkat çekiyor.
Kayıtdışı ve istihdam konuları Türkiye'nin kanayan yarası... Bir taraftan istihdam politikaları ile işsiz sayısı düşürülmeye çalışılırken diğer taraftan işsizler ordusunun bu makus talihinden istifade etmek isteyen işverenler 'kayıt dışı'nı mubah görüyor. Türkiye'de yaşadığı her kriz sonrasındaki ekonomik büyümede istihdam imkanı sunun işverenlere kesenin ağzını öncelikli açarken, çalışanların sosyal hakları ikinci planda değerlendiriliyor...
İşsizlik sorununun çözümünde aylar önce AB'nin telkini ile öne sürülen çalışma sürelerinin kısaltılarak yeni istihdamlara olanak sağlama çalışmaları bu dönemde çalışanların hakkını korumak ve istihdam yaratmak adına gerçekleştirilmeyecekse ne zaman gerçekleştirilebilir?
Türkiye'nin geçmişte acı ekonomik kriz tecrübeleri mevcut. Bu krizler sonrasında en büyük darbeyi çalışanlar görüyor. Türkiye'de işsizlik sorunu her defasında 'patronların bakış açısı' ile çözülmeye çalışılıyor ve bu yüzden de kayıt dışının önüne de bir türlü geçilemiyor.
Her sektörde sosyal güvenceden yoksun bırakılan milyonlarca çalışan var... 2011 yılının Mayıs ayı verilerine göre 2011 yılında, istihdam edilen 24 milyon 445 bin kişiden 10 milyon 430 bininin kayıtdışı. Mayıs’ta kayıtdışı istihdam oranı yüzde 42.7. Her yüz çalışandan 27'si sosyal güvenceden yoksun çalışıyor. Aynı dönemlerde işverenlere tanınan teşvik yardım ve hibelerle karşılaştırıldığında kayıt dışı istihdam sorununa bakış açısı patronlardan yana ağır basıyor.
Ekonominin kanayan yarası kayıt dışı istihdamın üzerine, işverenlere tanınan ayrıcalıklı konumla nasıl gidilebilir?
(Burada son dönemde istihdam üretmeye ve kayıtdışını önlemeye yönelik yapılanları da takdir etmek ve hakkı teslim etmek gerekir. Türkiye'nin bu sorunları bugün çıkmış sorunlar değildir. Onlarca yılın biriktirdiği sorunlardır. Bu mücadele de tek başına hükümetin verebileceği bir mücadele de değildir. Topyekun bir seferberlik ve işletme sahiplerinin ve çalışanların bilinçlenmesi ile çözülebilecek bir sorundur.)
Yazımın 'turizm sektörünün Kürt köleleri' başlığını bir etnik vurgudan ziyade bir kültürel farklılık sorununa dikkat çekmek üzere attım. Türkiye'nin doğusu ile batısı arasındaki kültürel farklılıkları uzun uzun anlatmaya gerek duymuyorum.
İnsanları yaşadıkları kültürel düzenden zorla koparılmasına neden olup tamamen uzak ya da yabancı oldukları kültürle muhatap ettiğinizde ya da gelir dağılımındaki adaletsizliğe şahit olmalarını sağladığınızda sorunların da önünü alamıyorsunuz.
Hatta biraz daha ileri gidip Sarahlar Musalar gibi örneklerle başlayan ve en son yaşanan bir cinayete dikkat çekmek istiyorum. Ailesi ile tatil için gelen Kanadalı genç kız Türk gencinden ayrılmak isteyince kararının bedelini hayatıyla ödedi.
Bu uç ve marjinal örnekle (tüm çalışanları tenzih ederim) amacım bu gençleri kötülemekten ziyade turizm sektöründeki köleleştirilmenin, gelir adeletsizliği ve az gelişmişliğin ve kültürlerarası çatışmaların boyutlarının nerelere kadar varabileceğine dikkat çekmek.
Bilmem anlatabildim mi....
Hakan GÖKSEL
hakan.goksel@haber7.com
twitter: hakan_goksel
-
tolga ceyhan 14 yıl önce Şikayet Etbu nasıl başlık sanki turizmde sadece bunlar çalışıyor. öncelikle serbest piyasa ekonomisi kimse kimseyi sömürmüyor yada köle yapmıyor herkes kendi rızası ile çalışıyor kimseye zorla bir iş yaptırılmıyor ayrıca eğer işin üzerine balıkmala dalarsan dibini görmediğin suda boğulursun işin boyutunu bilmeden hadi gidelim sahilde hem çalışırız hemde tatil yaparız bir ikide turist avlarız kafasıyla gelip yaz aylarında beş parasız buralarda gün geçirmek için her işe saldırılırsa ücretlerde düşer ayrıca hizmet kaliteside düşer turizmci önce bol para kazanalım mantığıyla çalışınca en ucuza en fazla işçi en yüksek para getirecek müşteri böyle olunca ucuza gidersin arkadaş ama burda sadece kürt mü çalışıyor ki böylesine saçma bir başlık attınız siz böyle yaparsanız ki arkasında neler çıkar neler allah aşkına artık milleti birbirine düşman edecek haberlerden yazılardan kaçının birazBeğen Toplam 6 beğeni
-
serkan han 14 yıl önce Şikayet Etdoğru tespit- yanlış ve saçma başlık. tespit doğru çünkü dediklerini yıllardır ben turizm sektöründe yaşadım, saçma başlık çünkü orda köleleşen sadece kürtler deil aynı zmanda türkler aynı zamanda kaçak çalışan ruslar ve diğer ırklar ezilmişliği illada kürtlere mal etmeyin,saçmalamayın ,zırvalamayın olaya bi vatandaş gözüyle bakın ilada bi yaraya merhem olacaksanızBeğen Toplam 6 beğeni
-
sadık urluca 14 yıl önce Şikayet Etcevap. benim yorumu mu beğenmeyip sallayan arkadaşlar acaba neden yazdıklarıma cevap veremiyorsunuz örneklerle de klasik ezilen kürtler, yerlerinden edilen kürtler edebiyatı yapıyorsunuz?? benim yazdıklarım ortada, onlara cevap verin, bu adamlar abi ne iş olsa yaparım diyerek zamanında adam gibi olan maaşları ve hakları kendileri 3 kuruşa düşürmediler mi? bodrumda sokakta bir kaç saat gezerseniz 2-30 yaş arasındaki kürt gençlerinin büyük bir kısmını yaşlı turistler le dolaştıkları ve evlenmeye çalıştıklarını görürsünüz, buna cevap verin? daha bir kaç hafta önce kuşadasında 15 yaşındaki bir kızla evlenmesine izin vermedi diye irlandalı annesini ve arkadaşını bıçakladığı haberlerini ben mi uydurup yayınladım tv lerde? bu kölelerin!!! nasıl olupta bir kaç seneye kalmadan cafe, restaurant, bar ve de mağaza açabilmelerini de izah edin bilelim...daha işin karanlık yanlarına girmedim bileBeğen Toplam 7 beğeni
-
fatih 14 yıl önce Şikayet Etdemokratik, dramatik Kürt hikayeleri ve ezen acımasız Türkler. Ben İçanadolu'da yaşıyorum. Bizim memleketten binlerce gençte turizmde çalışmak üzere oralara gidiyor. Oralara gitmelerinin nedeni, kendi memleketlerinde aylığı 300-500 lira arası olan özel sektörün acımasızlığından kurtulmak. Çok aramaya gerek yok, süper market çalışanlarının hayatına bakarsanız tüm Türkiye'de ki köleleri görürsünüz. Fakat siz Kürtleri dramatik sahnelere sokmaya alışmışsınız. Vurulan turist kadından bahseden arkadaşlar da bunun "bir demokratik tepki!" olduğunu kabullenmelidir.Beğen Toplam 3 beğeni
-
kadir sert 14 yıl önce Şikayet Etçok şeyler yazardım ama.. ...Beğen