Hakan Göksel
Hakan Göksel
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Ek ders ücretleri, elektrik ve gaz zammı

GİRİŞ 05.10.2011 GÜNCELLEME 05.10.2011 YAZARLAR

14 Eylülde çıkarılan KHK ile idareci öğretmenlerin ek dersi kesildi, şimdi kara kara düşünüyorlar... Özel Halk Otobüslerinde ve İETT'de para kullanımının kalkması mağdur ediyor... Elektrik ve gaza gelen zam cepleri yakacak. HES'lere, nükleere, rüzgara karşı çıkanlar yeniden düşünün.... 

PİYASALAR HAYATTAN UZAKLAŞTIRDI

Finansal piyasalarla ilgili son dönemdeki sıcak gelişmeler, ABD'nin parasal genişleme sıkıntıları, Avrupa Birliği ülkelerinin borç sorunu, rekorlar kıran dolar, sert iniş ve çıkışlar gösteren borsa dikkatlerin bu yöne kaymasına neden olurken içinde yaşadığımız hayattan uzaklaştık.

Halbuki yanı başımızda şahit olduğumuz ya da bizzat tecrübe ettiğimiz sorunlar hala kapağı açılmamış kitaplar gibi önümüzde yığılmış durumda ve irdelenmeyi bekliyor.

Öğretmenlerimizin sorunları, halkımızın toplu taşımada yaşadığı sıkıntılar, kış mevsimin hemen öncesinde yapılan elektrik ve doğalgaz zamları ve pahalılaşan hayat öncelikli sorunlarımız arasında yer alıyor...

Hiçbir ekonomik sorunun bir diğeri ile bağlantısı olmadığını iddia etmek ya da bağımsız düşünmek doğru değil. Fakat makro ekonomik kararlar alınırken, mikro ekonomide yaşananlara kulaklarımızı tıkayamayız...

EK DERS ÜCRETLERİ KESİLDİ AMA... 

14 Eylül 2011 tarihinde yayımlanan 652 sayılı KHK’nın 42.maddesine göre fiilen derse girmeyen yönetici ve öğretmenlere ek ders ücreti ödenmemesi hüküm altına alındı. Kararın uygulaması hayata geçti ama yansımaları henüz görülmedi.

Fakat alınan karar adeta idarecilik yapan öğretmenleri cezalandırmaya yönelik alınmış bir karar gibi duruyor. Yıllarca emek vermiş ve idarecilik yapacak tecrübeye birikime ulaşmış öğretmenlere 'idareciliği bırak sınıfına dön' mesajı veriliyor. Yakında idarecilik pozisyonunda çalışacak öğretmen bulanamazsa şaşırmamak gerekiyor.

Geçmişte öğretmenlerle ilgili yaptığımız zam haberleri ile ilgili Haber 7 yorumlarından edindiğim izlenimlerde, öğretmenlerin özel sektörle kıyaslandığında çalışma imkanlarının nispeten daha iyi olduğu, hafta sonu tatilleri, yaz tatillerinin uzunluğu, sosyal güvenliği ve ücretlerinin yüksek olduğu vb konular sürekli eleştiri konusu oluyor.

Asgari ücretle çalışan, özel sektörde düşük ücretle istihdam edilen ya da henüz iş bulamamış kimselerin hedefi oluyor. Hatta özel derslerle gelirlerini 2-3'e katladıkları bile gündeme getiriliyor.

Burada öğretmenlerin de söylecekleri çok şey olduğunu tahmin ediyorsunuzdur... Evlerimizde biri ile bile başa çıkamadığımız, zapt etmekte zorlandığımız çocukların, 30-40'ını bir arada tutmak, onları eğitmek ve eğitim terbiyesi vermek, her birinin topluma faydalı birer birey olması amacıyla donatmak kusura bakmayın hiç ama hiç kolay bir iş değil...

Sadece bunlarla sınırlı mı, tabi ki değil, Türkiye'nin en ücra ucunda dağ köylerinde, mahrumiyet kasabalarında barakalarda yaşayıp eğitim veren, zaman zaman içinde yaşadığı topluluğun, terörün hedefi olan, en büyük düşman cehalete karşı aslanlar gibi gidip mücadele eden öğretmenlere haksızlık etmemek gerekiyor.

Türkiye İstanbul'dan ibaret olmadığı gibi yaşamın da sadece yaşadığımız yerle sınırlı olduğu düşüncesine kapılmamak gerekiyor. Tatil süreleri ile ilgili de dikkat çekmek istediğim bir konu var. Sanıldığı gibi öğretmen veya öğretmen idareci olanların tatilleri 2,5 ay falan da sanılmasın.

Bugün idareci olarak görev yapan bir öğretmenin yıllık tatil süresi yalnızca 1 ay... Ayrıca bu hak öğretmenler tarafından elde edilmiş bir hak olmaktan ziyade eğitim sisteminin sonucu. Bunun için öğretmenleri suçlamak hata olacaktır.

Bugün sosyal güvenlik anlamında değil öğretmenlerin kimsenin sorunu kaldığına inanmıyorum.

Yine özel derslere konu geldiğinde bunu da öğretmenler sağlamış değil. Sınav sistemlerinin müfredattan uzak olması dersanlerin türemesine neden olmuş özel derslerin yolunu açmışsa bununla da öğretmenleri suçlamak doğru değil...

Nitekim tüm öğretmenler de özel ders vermiyor. Bugün büyük şehir şartları düşünüldüğünde bir öğretmenin aldığı maaşın yarısı kiraya gidiyor. Kalan yarısı içerisinde de faturalar, ulaşım, mutfak masrafı, eğitim giderleri, çocuk giderleri vb yer alıyor. En düşük öğretmen maaşı 1500 liradan başlıyor en yüksek öğretmen maaşı 2000 liraya kadar yükseliyor.

Şimdi KHK diyor ki 'okulda öğretmenlik ve idarecilik yapan ve derslere girenlere ek ders hakkı tanıyorum.' Ama zamanında sınıflara yıllarını vermiş şimdi eğitim sistemini koordine eden idareci pozisyonundaki öğretmenlere 'artık bu ödemeyi yapmıyorum' diyor.

Bu sorunun bir şekilde çözüleceğini umuyorum. Yoksa 'hiçbir başarı cezasız kalmaz' sözü gerçekleşiyor demektir...

Bugün dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefleyen Türkiye'de insanımızın bakış açısı, 'Neden başkaları fazla kazanıyor?' değil, 'Neden düşük gelirlilerin gelirini artıramıyoruz?' şeklinde olmalıdır.

OTOBÜS DURAKLARINDA DOLUM ÇİLESİ

İstanbul'da toplu taşımaya yönelik alınan kararlar zaman zaman ulaşımı kolaylaştırırken zaman zaman da çileye dönüşüyor.

Özel halk otobüslerinde nakit ödeme yapılarak, bilet temini uygulaması, 13 Ağustos'ta sona erdirildi. İETT otobüslerinin içerisinde bilet temini uygulaması da 2 Temmuz'da kaldırılmıştı. Uygulamanın başladığı ilk günlerde yaşanan mağduriyetler basının da gündemindeydi.

Temassız kart sürecine geçişte İstanbullu elinden geldiği kadar uyum sağlamada başarılı oldu ama üzerinden iki ay geçmesine rağmen İETT sorunları çözmede yetersiz kaldı.

İstanbul'da çok sayıda durakta ya da yakınlarında temassız kartlarınızı ya da akbilinizi dolduracak yer bulmakta zorlanıyorsunuz.

İETT otobüs duraklarında yeni bir uygulamaya gitti. Hangi otobüsün kaç dakikada geleceğini gösteren elektronik panolarla hizmet kalitesini artırmaya çalışıyor ama gelen otobüse binecek yolcu biletini dolduramadıktan sonra ne kadar sağlıklı sayılabilir...

ELEKTRİK VE DOĞALGAZ ZAMMI

Elektrik ve doğalgaza yüzde 9 ile 15 oranında zam geldi. Zamların gerekçesi olarak üç başlık gösterildi.

Bunları; Milliyet yazarı Güngör Uras 1 Doğalgaz anlaşmalarındaki hatalar, yanlışlar, bu nedenle yenilen kazıklar 2 İthal ettiğimiz doğalgazın fiyatındaki artış 3 Döviz fiyatındaki artış olarak yazmıştı. Uras yazısında doğalgaz anlaşmalarının başlangıç ve bitiş tarihlerine de yer verdi.

Tabloda dikkat çeken husus anlaşmalarının büyük çoğunluğunun 55, 56 ve 57 koalisyon hükümetleri ( Anap-DSP-DTP, DSP ve azınlık hükümeti ve DSP-ANAP-MHP) zamanında yapıldığını ortaya koydu.

Üstelik anlaşmaların ikisi hariç en yakın olanı bitiş tarihi 2021 yılına kadar garanti altına alınmış. Tabloda da durum net olarak gözüküyor. Kısacası Türkiye'nin gaz konusunda geleceği adeta teslim edilmiş...

Bugün Rusya'nın gaza yaptığı yüzde 39'luk zam vatandaşa da 3'te 1 oranında yansıtıldı. BOTAŞ'ın zarar ettiği dönemleri hatırlıyoruz. Bugün bu tabloya bakarak HES'lere nükleer santrallere, rüzgar sanrallerine ve diğer enerji üretim sistemlerine karşı çıkmak ne kadar doğru bir yaklaşımdır, şapkayı önümüze koyup düşünmek gerekiyor.

Bir de vatandaş açısından baktığımızda kış öncesi zorunlu yapılan zamlar cepleri yakacak. Elektrik ve gaza yapılan zam üretim maliyetlerini de etkileyecek. Üretim maliyetleri artınca fiyatlara yansıyacak.

Fiyatlar artınca da hayatın pahalılaşması ve enflasyonda artış meydana gelecek. Gelirlerde artış söz konusu olmadığından fedakarlık yine vatandaştan beklenecek...

Kısacası domino taşları gibi birbirini etkileyen bu süreçte enerjiyi tasarruflu kullanmak ve enerji üretimi yapacak alternatif kaynaklara bir an önce yatırım yapmak ve devreye sokmak gerekiyor ki Türkiye'nin enerjide dışarıya 'göbekten bağlılık'ın önüne geçilebilsin... Belirtmeden geçemeyeceğim bir diğer husus da doğalgaz zammının yapıldığı günün hemen sonrasında 'Doğalgaz kullanımı ile hava kirliliğinden kurtulduk' benzeri haberler yapan gazeteler...

 

Hakan Göksel-Haber 7

hakan.goksel@haber7.com

Twitter: hakan_goksel

YORUMLAR 5
  • MAHMUT ŞEVKET PAŞA 14 yıl önce Şikayet Et
    törpüle eyleme git. su ürünleri mezunu olup öğretmenliği yiyip yutup sonrada yetmeyip mudur yardımcısı olan bayanlardan çok şikayetçiyim.aksama kadar nette alışveriş yapıp tırnak torpuluyorlar
    Cevapla
  • aydın yılmaz 14 yıl önce Şikayet Et
    YÖNETİCİLER VE EKDERS. Editörün Notu: Lütfen yorumunuzun tamamını büyük harflerle yazmayınız. Teşekkürler...
    Cevapla
  • Kenan Trak 14 yıl önce Şikayet Et
    Öğretmen Yönetici değildir.. Ben bir meslek lsiesinde öğretmenim.Bizim okulda 7 müdür yardımcısı ve 1 müdür var.Hepsi Teknik eğitim fakültesi mezunu.Yıllardır öğrenci devamsızlığı takip edip,diplama ve karne hazırlıyorlar .Aile birliği üyeleriyle çay içip dedikodu yapıyorlar.En az 4 yıl bu fakülteleri bunun için mi okudular. Bence bu idareciliği profesyonellere bırakılmalı derim.
    Cevapla
  • HalitBinVelit 14 yıl önce Şikayet Et
    Ak partinin bu zamlardan sonra.... Geçmiş hükümetlerden ne farkı kaldı?..bu resmen halka vurulan darbedir ve iğneden ipliğe her şeye zam demektir.akıllarını başlarına alsınlar ve bu zamlar geri çekilsin? % 50,ye güvenmesinler bir dahaki seçimde tepetakla olurlar ve onlara geçmiş hükümetler gibi çok pahalıya mal olur.
    Cevapla
  • murat cann 14 yıl önce Şikayet Et
    Öğretmenlik Kutsal bir meslektir.. Öğretmenlerin itibarı dolayısıyla eğitim ve öğretimin itibarı her geçen yıl önem kaybetmektedir. bunda bir çok sebeb olsa da maddi kaygılar ve yetersizlikler başlarda söylenebilir. bir üniversite de öğretim görevlisinin yaptığı işle öğretmenin yaptığı işin ne farkı vardır. emek bakımından bakarsak orasını zaten Allah bilir. ancak insana yapılan yatırım en önemli yatırımdır. öğretmenlerimizin kalitesini artırıp refah seviyesini yukselttikce insanımızın da bilgiye olan inancı ve bakış açısı dolayısıyla bilinçaltı müktesabatı bu nisbette değişecektir.
    Cevapla