Hakan Göksel
Hakan Göksel
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

İstanbul'da farklı bir dünya: İstanbul Akvaryum

GİRİŞ 11.01.2012 GÜNCELLEME 17.10.2013 YAZARLAR

İstanbul'un trafik keşmekeşi içerisinde evden işe, işten eve gitmek için zamanla yarışırken bunaldığım çok zamanlar oluyordu.

Sürekli bir koşturmanın içerisinde nefes nefese oradan oraya savrulmak zaman zaman yoruyor, aynı yollar, aynı sorunlar, aynı semt, aynı mahalle hatta aynı insanlar kısır döngüsü içerisinde savruluyordum.

Geçen Pazartesi telefonum çaldı, telefonun diğer ucundaki ses, farklı bir deneyime davet ediyordu. Kabul ettim yanıma bir arkadaşımı da alarak davet sahibine icabet etmek üzere yola koyulduk.

Perşembe günü için sözleşmiştik. Sıra dışı tur başlamadan önce binaya gelmiş karşılanmayı bekliyorduk. Bina dışarıdan bakıldığında sıradan bir taş yapı idi daha çok alışveriş merkezlerini andırıyordu fakat içeride bambaşka bir dünya olduğunu tur bittiğinde anlayacaktım...

İçeride dünyanın dört bir köşesinden toplanmış ve bundan sonraki ikametgahlarının İstanbul olmasına karar verilmiş, kimi, sevimli, kimi gizemli, kimi sıra dışı kimi ise ürküten konuklar vardı.... 

NUH'UN GEMİSİ İLE BAŞLADI

Binaya girer girmez içerideki atmosfer beni etkilemişti. Sağa sola bakınırken davet sahibi yetkililer sıcak bir biçimde karşıladı. Ve biraz uzun olacağını belirttiği tura bir an önce başlamamızı önerdi.

Kabul ettik, turun sonunda 1,2 kilometre olduğunu öğrendiğim farklı bir dünyaya yolculuğumuz başladı. Hemen girişte solda gezinin dev bir dünya haritası üzerinde nelerden oluştuğunu gösteren bir pano vardı.

Herhangi bir düğmeye bastığınızda hangi kıtayı gezeceğinizi ve neler göreceğinizi kısaca özetliyordu. Bir kaç deneme sonrasında içeride göreceklerimiz konusunda içimizi bir heyecan kapladı.

İlk girişte bizi Nuh'un Gemisi'nin dev boyutlu bir maketi karşıladı ve giriş için bir hayli etkileyiciydi. İçerisinden geçip diğer tarafından çıktığımızda diğer bölümlerde olduğu gibi her bölüm öncesinde, o bölümü anlatan duvara yerleştirilmiş öğretici bilgiler yer alıyordu.

Nuh'un Gemisi'nden sonra bizi ilk karşılayan 'İstanbul Boğazı' oldu. İki yanında dev akvaryumların bulunduğu uzun bir koridor vardı ve boğazda yaşayan tüm deniz canlıları oradaydı. Ayrıca boğazın iki yakasındaki yalıların, köşklerin de birer maketi yer alıyordu.

Hiçbir detayı kaçırmamak için doğrudan fotoğraf makinama davrandığım sırada küçük bir uyarı geldi. İçeride deniz canlıları için hayati risk taşıdığından flaş kullanmak yasaktı. Biraz işimi zorlaştırsa da ortamdaki ışıktan faydalanarak en iyi kareleri yakalamaya çalıştım.

Bir taraftan gezerken diğer taraftan elime fotoğraf makinemi almış hiçbir detayı kaçırmamaya gayret ediyordum. Bir de bize rehberlik eden yetkilinin anlattıklarına kulak kesilmiştim... Anlattıkları bir hayli ilginçti ama gördüklerim karşısındaki hayretim beni duyduklarımdan uzaklaştırıp başka bir dünyaya götürüyordu...

15 BİN DENİZ CANLISI 

Boğazı geçtikten sonra Karadeniz'de yaşayan canlıların bulunduğu tanklara geçtik. Kimisi duvarlara bombeli camlı tanklara konulmuş, kimi ortada bir fanusta sergilenen kimi de kocaman bir salon büyüklüğünde tanklarda yaşayan deniz canlıları vardı.

Aktardıklarına göre İstanbul Akvaryum'da 64 adet tankta 6.800 metreküp su kapasitesine sahip tanklarda Karadeniz'den Pasifik'e kadar bütün deniz canlıları 16 farklı tema ile hemen hemen tüm dünyadaki sıcak ve soğuk denizlerdeki binlerce çeşit canlıları kapsıyordu.

Birbirinden ilginç türlerin bulunduğu yaklaşık 1.500 çeşit, toplamda 15 bin adet deniz ve kara canlısı vardı.

Coğrafi bir rotayı takip ederek, her bir bölümü bitirip bir diğerine geçtiğimizde o bölüme ait kültürel, tarihsel ve mimari özellikler, bölüme uygun dekoratif unsurlar, interaktif oyunlar, filmler ve alan hakkında detaylı bilgilerin verildiği görsel grafikler vardı.

Kısacası hangi tarafa bakacağımı, hangi deniz canlısını fotoğraflayacağımı şaşırmıştım.

AKVARYUM İSMİ YETERSİZ KALMIŞ

Gezinin ilerleyen bölümlerinde beraberimdeki arkadaşımla tüm dünya denizlerinin bir arada olduğu ilk akvaryum olma özelliğine sahip İstanbul Akvaryum'a, akvaryum denilerek büyük haksızlık yapıldığını düşünüyor, akvaryumdan çok çok daha fazlası olduğunu; isminin, yapılan yatırıma haksızlık olduğunu rehberimize anlatıyorduk.

Gezinin ortalarında bir bölüme geldiğimizde bir platform üzerine çıkarak sanki okyanusun içerisindeymiş hissi veren, bombeli canlardan içeriye başımızı sokarak uzun uzun izledik, başımızın üzerinden, gözlerimizin önünden farklı farklı canlılar geçiyordu. Her temadan diğerine geçişte farklı bir sürpriz bizleri bekliyordu.

Örneğin batık bir gemi aslına uygun olarak konularak çocuklara oyun alanı sağlanmıştı. Bir an anlatılanları duymayıp kendi dünyama dalmıştım ve içimden şimdiki çocukların ne kadar şanslı olduğunu düşünüyordum. Neden durduğumu sorduklarında şimdiki çocukların bizlerden ne kadar şanslı olduğunu söyledim. 

AHTAPOTUN İKİ FARKLI HİKAYESİ 

Sıra bizi gezdiren yetkilinin en sevdiği bölümlerden birine gelmişti. Bize bir ahtapot gösterdi ve hikayelerini anlatmaya başladı: 'En çok da ahtapotların hikayesi beni etkiledi. İki farklı özellikleri varmış. Birincisi bir ahtapotu kapalı bir kavanoza koyduğunuzda beş dakika içerisinde o kavanozdan hiçbir yardım almadan çıkabiliyormuş. İşin daha ilginci bunu gören diğer bir ahtapot için bu süre 3 dakika gibi daha kısa oluyormuş.

Ayrıca ahtapotlar labirentleri aşmayı, değişik biçim ve ölçülerdeki hedefleri bulmayı, renkli örgü ve düğümleri çözmeyi başarabilirlermiş... Bunun yanında ise, en lezzetli yiyecekleri olan bir yengeci, ağzı açık bir kavanozdan çıkarmayı da akıl edememişler. ' demesi dikkatimizi iyice tanktaki hayvana yöneltti.

İkinci hikayesi biraz daha hüzünlüydü. Onu da anlattı: 'Ahtapotların anaç özellikleri beni çok etkiledi. Dişileri kuluçkaya yattıklarında asla o yumurtaların üzerinden kalkmazlarmış ve yumurtadan doğrudan doğruya erginlere benzeyen yavrular çıkıncaya kadar sürermiş. Bu esnada ölümü pahasına bu riski alan ahtapotlar açlıktan ölürlermiş' dedi ve fedakar bir annelik örneği diyerek ekledi.

LİDER LİMON KÖPEKBALIĞI 

Gezi sırasında aradaki geçişlerde biraz dinlenmek için dekorasyonları dikkat çekici restoranlar ve kafeler de yer alıyordu. Gezimizde zaman zaman vatoz balıkları şirinlikleri ile eşlik etti. Çocukların sevgilisi Kaptan Nemo da oradaydı. Üstelik bir buzdağı bile yapılmıştı...

Köpek balıklarının bulunduğu en büyük tankta balıkların beslenmesi, tankların temizliği ile ilgilenen görevli dalgıçlar binlerce balık içerisinde görevlerini yapıyorlardı. 'Gezmeye gelen misafirlere de dalma hizmeti sunulacak mı?' diye sorduğumda bu konuda hazırlık yaptıkları bilgisini aldım.

En büyük tankta dikkatimi binlerce hayvan olmasına rağmen neden birbirlerini yemedikleri çekti ve sordum. Bana Limon Köpek Balığı'nı göstererek 'Bu tankın lideridir. Buradaki düzen ondan sorulur ve balıkların birbirine saldırmasına asla müsaade etmiyor. Ayrıca her canlı türü kendi koşullarında ayrı ayrı sergilendiğinden sıkıntı da olmuyor' diye cevap verdi.

Fotoğraf çekinmeyi de ihmal etmedik... Gezinin bir bölümünde bazı deniz canlılarına dokunmak fırsatı da oldu. Bir yengeci tutmayı görevli arkadaşın yöntem göstermesi ile kazasız belasız atlattım...

DENİZ VE OKYANUSLARDAN YAĞMUR ORMANLARINA

Tam turumuz bitti derken büyük bir sürpriz bizi bekliyordu. Mağara gibi bir kapıdan geçtik ve bir anda kendimizi Yağmur Ormanları'nda bulduk. O kadar şaşırdım ki bir süre kendime gelemedim...

Tam 1000 metrekare üzerine inşa edilmiş... Bitkileri, ağaçları ve içinde yaşayan hayvanları ile sanki bir film setinde maceranın ortasında kendimi buldum... İçeride resmen yağmur yağıyor, iklimi birebir örtüşüyordu.

Ağaçlar, sarmaşıklar, patikaların yanı sıra timsahlar, piranalar, dünyanın en zehirli yılanı anakonda ve dünyanın en büyük fare cinsi ve aynı zamanda Akvaryum'da çocukların favorisi 'Kapibara' vardı. Gezi deniz manzaralı çay keyfi ile sona erdi...

Yaklaşık, 1,5 saatliğine sanki farklı dünyaların kapısını aralamış boyut değiştirmiştik...

Henüz açılalı 1 yıl bile olmadı ama Türkiye'ye gelen turistlerin durak noktası olmuş bile ayrıca okullardan akın akın çocuklar getiriliyor...

Ücretler makul denilecek düzeyde ama bana sorarsanız burayı bırakın tüm İstanbul'da yaşayanları farklı il ve ülkelerden gezmeye gelenler de mutlaka görmeli bu yüzden de ücretler daha da indirilmeli...

İstanbul Akvaryum Kompleksi bilet fiyatları; 

Yetişkin : 29 TL 

Öğrenci, Öğretmen, Engelli, 65 yaş üstü, Gazi : 22 TL

 Yıllık Geçiş (Yetişkin) : 75 TL

Yıllık Geçiş (Çocuk) : 55 TL

4 kişilik aile : 85 TL

3 kişilik aile : 68TL

Unutmadan eğer Müzekart'ınız varsa daha şanslısınız, Müzekartı olanlara giriş ücretlerinde yüzde 20, kafeterya ve restoran alanlarında ise yüzde 15 indirim yapılıyor...

Kısa Not: 10 Mart 2003 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından ihale edilen İstanbul Akvaryum projesinin yapımı Nuhoğlu İnşaat ve Alt ve Üst Yapı İnşaat tarafından üstlenilmiş. Projenin işletmesi Nuhoğlu İnşaat, Metal Yapı, Alt ve Üst Yapı İnşaat ve Nas İnşaat gibi 4 büyük şirketin oluşturdugu bir konsorsiyum tarafından yürütülüyor. 22 bin metrekarelik 2 katlı dev proje olan İstanbul Akvaryum'a ait 1.200 araçlık 32 bin metrekarelik otopark alanı,6.000 metrekarelik ziyaretçi alanı, bulunuyor. Ayrıca 2 adet 15 kişilik 6 akslı 5D sinema salonu, 7 ayrı film izleme seçeneği, rüzgâr, sis, su gibi efektler yaşatan sıra dışı sistem, İstanbul Akvaryum içerisinde 470 m2'lik alana sahip hediyelik eşya birimi, gezi güzergahı üzerinde 3 adet kafe, bir tarafı Panama Kanalı manzaralı, diğer tarafı deniz manzaralı 1 adet restoran da bulunuyor. Ayrıca hemen yanına büyük bir alışveriş merkezi ile otel inşaatı da başlatılmış durumda...

Hakan Göksel - Haber 7
hakan.goksel@haber7.com 
twitter.com/hakan_goksel

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL