Hakan Göksel
Hakan Göksel
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Bedeli insan hayatı ile ödenen kargolar!

GİRİŞ 01.02.2012 GÜNCELLEME 01.02.2012 YAZARLAR

Nakliye sektörünün sorunları acilen neşter vurulmayı bekliyor. İşvereninden çalışanına kadar Azrail ile yüz yüze olan sektörde, tüm taraflar kargo nakliyelerinin bedelleri canları ile ödemek istemiyorlar

Bir önceki yazımda nakliye işinde şoför olarak çalışanların yaşadığı sıkıntılara değinmiş onların bazı mesleklerde olduğu yıpranmaya hakkı tanınıp erken emekli olmalarını gündeme getirmiştim. Yazıma çok sayıda teşekkür, katkı ve hatırlatma e-postası geldi. Konu henüz sıcakken sektöre katkısı olması adına ben de bu talepleri de yazma kararı aldım...

Serbest nakliye dışında, günlük hayatımızı da bir hayli yakından ilgilendiren kargo taşımacılığı ile yurt dışı taşımacılık yapanların da sorunlarının bir hayli fazla olduğunu gördüm.

Son dönemde birçok kargo şirketi teslim aldıkları emanetleri yeni adreslerine ulaştırmak için sağlam bir rekabet içerisindeler... Ne yalan söyleyeyim bir vatandaş olarak kargo şirketlerinin öngördüğü 2 günlük teslim süresinin daha da kısa olması işime geliyor.

Ama süreyi bu kadar kısaltmanın da mutlaka bir maliyeti var. Bu nakliyelerin maliyetleri müşteri tarafından cüzzi bir ücret ile ödenirken şoförler tarafından bir hayli pahalıya patlıyabiliyor ve bu bedeli canları ile ödemek zorunda kalabiliyorlar... Nasıl derseniz onları da önceki yazıma gelen e-postalardan kısmı alıntılarla anlatalım...

Gelen e-postaların birinde Hasan Bey durumu öyle güzel özetlemiş ki paylaşmazsak emeklere ayıp olur...

Hasan Bey genelde kargo taşımacılığı yapan araçların özel şahıslara ait olduğu bilgisini veriyor. Hasan Bey'in hesabına göre şoföre kalan para 150-200 gibi cüzi bir ücretten ibaretken şoförlerin de karın tokluğuna çalışıyor...

Bir başka okurumuz Oğuz Bey, yine aynı konuyla ilgili olarak kargo şirketlerinin ilden ile nakliyelerde şoförlere süre sınırı verdiklerini bir örnekle anlatıyor.

Örneğin İstanbul'dan İzmir'e varış süresi 8 saat 30 dakika ve karda kışta, aynı sisli havada ve normal şatlarda bu süre değişmiyor.

Oğuz Bey böyle bir nakliyenin zamanında ulaşması için şöförün 100 km hızla gitmesi gerektiğinden aksi takdirde yetişmenin mümkün olmadığından ve şoförlerin mola dahi vermeden gitmek zorunda olduklarından bahsediyor.

Üstelik zamanında ulaştırılamayan kargolar için, kargo şirketlerinin nakliyeciye ödeyecekleri ücretlerden kestiklerini de belirtiyor.

Bu konunun diğer bir yönüne dikkat çeken Hasan Bey, kargo şirketlerinin gidilecek mesafeye saat sınırı koyarken nakliye aracının en son yapabileceği sürat üzerinden hesaplandığını anlatıyor.

Fakat burada çok dikkat çeken bir tezatlığa da değiniyor.

Nakliye araçları için öngörülen yasal hız limiti saatte 89 km! Büyük araçlarla rampada, virajlarda, karlı buzlu yollarda bu hızı yapmak bile tehlikeliyken bu hızın çok çok üzerine çıkılması gerekiyor.

Aksi takdirde Oğuz Bey'in de belirttiği gibi kazançlarından kesiliyor. Mal sahibinden kargo şirketinin kestiği gecikme de otomatikman şoförlere yansıtılıyor...

Çalışma sistemindeki çarpıklığa dikkat çeken Hasan Bey, bu sistemde herkes haklı diyor ve durumu dört maddede çok güzel özetliyor. Hasan Bey'e göre;

a) Kargo firması "verilen saatte varacaksın" diyor.

b) Vasıta sahibi, "Bana ceza getirme arkadaş" diyor.

c) Trafik denetçileri"kurallara uy hız yapma kardeşim ,değilse cezayı yersin" diyor

d) En önemli uyarıda Azrail'den geliyor. "Dikkat et ben her yerdeyim" diyor.

Hasan Bey'i özetlemesi deyim yerinde ise yaşanan duruma 'cuk' diye oturuyor...

Hasan Bey'in de Oğuz Bey'in de aktardığı ortak bir sıkıntı da kargo firmaları ile ilgili... Gerçi bu sıkıntı sadece kargo taşımacılığı yapanların değil nakliyecilerin genel sıkıntısı...

Teslim edeceği malı zamanında yerine ulaştıran şoförler veya mal sahipleri boşaltım işlemi hemen gerçekleşmediğinden saatlerce beklemek zorunda kalabiliyorlar...

Oğuz Bey de Hasan Bey de kargo firmalarından zaman sınırlamalarından daha makul olmalarını istiyor. Fazladan birkaç saatin firmalara çok büyük kayıplar vermeyeceği görüşündeler...

Bilakis kargo nakliyesini yetiştirmek için arkadaşlarının kazalarda can verdiklerini belirtip, kargo nakliye bedellerini canlarıyla ödemek istemediklerini belirtiyorlar...

Sosyal sorumluluk projelerine sponsor olan kargo firmalarının biraz da çalışanların haklarını gözetmeleri gerektiğini hatırlatıyorlar...

Oğuz Bey'in değindiği bir diğer konuda kendilerinin, araçlarının ve kargoların güvenliği!

Oğuz Bey mal yüklenen ve boşaltılan yerlerde dolum ve boşaltım işleminin zaman kaybına neden olmasının yanı sıra, büyük şehirlerde garaj problemi olduğundan, limanlarda veya araçlarını park ettikleri yerlerde yaşanan hırsızlıkların da büyük sorun olduğuna değiniyor.

Mazot, stepne ve taşıdıkları malzeme ile ilgili hırsızlıklardan dertli olduklarını, can güvenliği olmadığı gibi mal güvenliğinin de olmadığının altını çiziyor.

Uluslararası taşımacılık sektöründe çalışan Beyazıt Bey de daha önceki yazımda yer alan sorunlara benzer sorunların yanında firma olarak yaşadıkları farklı sıkıntıları dile getiriyor. Genellikle Ortadoğu ülkelerine çalıştıklarını belirten Beyazıt Bey şoför bulamamaktan şikayetçi...

Bir diğer şikayet ettiği konu ise sektörle ilgili karar veren bürokrasinin, taşımacılık sektörünün işleyişinden uzak olması.

Beyazıt Bey'e göre neredeyse her gün yeni kanun ve yeni uygulama çıkarılıyor her uygulamanın ayrı külfeti var, zaman ve iş kaybına neden oluyor.

Beyazıt Bey uygulamaların hızına yetişemediklerini söylüyor.

Beyazıt Bey sürekli araç sayısı artan sektörde şoförlerden istenen çok sayıda belgeyi şöyle eleştiriyor:

"Şoförlerden o kadar belge istenmektedir ki neredeyse 'şoförler fakültesi kurdurup "bu fakülteden mezun olmayanlara TIR şoförlüğü yapamaz"denilecek. Peki fakülte bitirenin ne işi var şoförlükte..."

Beyazıt Bey'in son şikayetçi olduğu konu da SRC belgesi olmayan şoföre 200 TL firmaya da SRC belgesiz şöför çalıştırdığı için 600 TL ceza kesilmesi...

Bu cezaların üçüncü seferde 10 katına kadar yükseldiğinden şikayet ediyor. Ayrıca maliyetlerin yükseldiği sektörde kâr marjının da sıfıra yaklaştığını aktarıyor...

Nakliye sektörü gerçekten Türkiye'nin sorunlu ve düzenlemeye ihtiyaç duyulan sektörlerin başında geliyor. Daha önceki yazıda da ifade ettiğim gibi kime dokunsan sayısız sorunu var...

Kanun koyucuların, özel sektörün ve denetim yapanların sektör temsilcileri ve çalışanları ile kafa kafaya verip standartları yeniden belirlemesi gerekiyor....

Çünkü sektörün işveren ve çalışan tarafında bulunanlar nakliyelerinin bedellerini malları ile, canları ile, ömürleri ile ödemek istemiyorlar...

Hakan Göksel -      Haber 7
twitter.com/hakan_goksel
hakan.goksel@haber7.com

YORUMLAR 2
  • hscimen 13 yıl önce Şikayet Et
    zaten çalışan kesimini memnun etmek imkansızdır. ip sayısını artıracak haber sadece
    Cevapla
  • noter tasdikli yorumcu 13 yıl önce Şikayet Et
    kargodan paket. gelmesini beklemek çok zor saati belli değil bazen günü belli değil. bir yere çıksan gelse evde bulamıyor. telefonla arayıp gelseler daha iyi.
    Cevapla