Türkiye'nin gurur projesi 'Gizli Oda'daydı
Toplantıya üç tekerlekli bir bastonla geldi. Son derece güler yüzlü ve heyecanlıydı. Fuayede bekleyenleri selamladı, tek tek hal hatır sordu. Yıllar, yüzünde derin çizgiler bıraksa da heyecanı yüzünden okunuyordu. Sonradan edindiğim bilgiye göre tam 84 yaşındaydı. 84 yıllık ömre kitap dolusu başarıyı sığdırmış Türk sanayisinin koca çınarlarındandı...
Toplantının başlamasına yakın salonda yerini aldı. Söz sırası kendisine geldiğinde yılların verdiği birikimle dipdiri hafızasından bir güncelden bir geçmişten bahisler açıyor, salonda kendisini pür dikkat dinleyenlere, 60 yıllık sanayicilik serüvenini anlatıyordu.
Masaya yanındakilerin de yardımı ile oturduğunda dilinden dökülen ilk cümleler "“Böyle değneğe dayanarak üç ayaklı yürüsem de sanayide her yeni iş bana büyük heyecan veriyor. Gençliğimde evden öyle hızlı çıkardım ki ayakkabının birini içeride birini dışarıda ayağıma geçirirdim” olmuştu...
Salonda dinleyicileri anlattıklarına kilitleyen Türk sanayisinin duayenlerinden KALE Grubu Onursal Başkanı İbrahim Bodur, bir sanayicinin nasıl olması gerektiğini "Türk sanayicisi bir eliyle toplar iki eliyle milletine (maaş) ve devletine (vergi) verir. Bugün Çan’da bizim fabrikalardan emekli olmuş 26 bin kişi var. Bunun heyecanını duyacaksın. Kapkaççı gibi değil ‘ülkeme ne yapacağım ne getireceğim’ diye sanayiye gireceksin." şeklinde tanımlıyordu...
Bodur'un kurduğu ilk şirket Çanakkale Seramik'ti. 60 yıllık sanayicilik hayatında yeni bir gurur tablosuna şahit oluyordu. Kale Grubu olarak savunma sanayine girişlerini Rahmetli Turgut Özal döneminde Roketsan’a ortak olarak gerçekleştirdikleri anlattı. Anlattıkları Türkiye'nin sanayisindeki gelişmelere kısa bir yolculuk tadındaydı...
1989'da sektöre girdi 2012'de turbojet motoru üretecek
Kale Havacılık'ın Gebze'deki fabrikasında Türkiye'nin yerli ilk Turbojet Motorunu Geliştirme Projesini yerinde görmeye gitmiştik. Bodur'un damadı Osman Okyay kürsüye ilk çıkan isimdi. Konuşmasında 1989’da Stinger füzelerinin parçalarını üreterek savunma ve havacılık sanayine girdiklerini anlatıyordu. Okyay konuşmasında dünyanın en önemli savunma ve havacılık markaları Boeing, Lockheed Martin, PFW-Airbus, Northrop Grumman ve Pratt and Whitney gibi markalara üretim yaptıklarını da aktardı.
O gün orada bulunanlar tarihi bir adımın başlangıcına şahit oluyordu. ‘Turbojet Motorların Geliştirilmesi Projesi’ ilk yerli turbojet motorunun yapılması anlamına geliyordu. Güdümlü füzelerde, İnsansız Hava Araçları’da ve küçük jetlerde kullanılacak motor için ilk adımdı. Okyay projenin tamamlanma süresini 48 ay olarak açıkladı..
"Osman evladım, bizde yıl 12 aydır"
Damadının ardından Bodur kürsüdeydi. Bodur konuşması sırasında damadına nasihat ediyordu: " Osman evladım, bizde yıl 12 aydır.. Ben öyle sözleşmeymiş, 48 aymış anlamam. Sanayici dediğin en kısa sürede yapar. Sen bu motoru 12 ayda yap masaya koy. Çok becerikli gençler var burada, yaparsınız. Bunu öyle para için değil millet devlet aşkı için yap. Bizim sanayideki farkımız zaten budur. Bakın bizim nesil yavaş yavaş gidiyorsa da heyecanı hâlâ yerinde” diyordu...
İmza töreni sonrasında fabrika sahasını diğer basın mensupları ile gezmeye başladık. Son derece teknolojik imkanlarla donatılmış fabrikada, üzerindeki milimetrik sorunların bile büyük felaketlere yol açacağı uçak parçalarının nasıl ileri teknoloji ile ustalıkla ve sıfır hata ile üretildiğine şahit olduk...
Gezimizin son durağı gizli oda
Gezimizin son durağı aşırı güvenlikle korunan, şifreyle girilen ve içeride sadece tek bir teknik personelin bulunduğu odaydı. Odada Türkiye'nin ilk yerli Turbojet Motoru'nun prototipi vardı. Girmeden önce sıkı sıkı görüntü almamamız için uyarıldık. İçerisi uzun duvarları beyaz boyalı, bir masa, bir koltuk, bir bilgisayar, 2 monitör, bir teknisyen ve çalışmaları saniyesi saniyesine kayıt altına alan kameradan başka bir şey yoktu.
Odanın bir köşesi kapatılmış, içerisine motorun prototipi konulmuştu. Motorun çalışması izlenebilsin diye bölmenin bir tarafı tamamen ses yalıtımlı camla kaplanmıştı. Küçük şov öncesi hazırlıklar yapıldı..
Önce bölmenin kapısı kilitlendi. Sonra motor ateşlendi. Düşük devirde çalışmaya başlayan motor aynı zamanda içeride farklı bir kamera ile de izleniyordu. Hem camekandan hem de monitörden olan biteni merakla izliyorduk.
Teknik personel talimatla motor devrini artırıyordu. Deyim yerinde ise bir gözüm ekrandaki devir göstergesinde diğeri motorun çalışmasındaydı. Motorun devri orta seviyeye yükseldiğinde içeride gürültünün de şiddeti artmıştı. O esnada proje sorumlusu bilgi veriyordu fakat gürültüden pek anlaşılmıyordu.
Belli bir devire geldikten sonra bizlere dönüp teknik verileri paylaştı. Yanlış duymadıysam ' Şu andaki devir "F-16 savaş uçaklarının kullandığı motorun yaklaşık 6'da 1'i seviyesinde" demişti. Tam devri görme şansımız olduğunu sorduğumuzda, bunu zapt etmenin bu prototip için henüz mümkün olmadığını söyledi... Gezinin en etkileyici kısmı gizli oda olmuştu...
Şahit olduğum görüntü, Türk Savunma Sanayi adına gelecekte yapılabilecekleri düşündürdükçe projenin önemini daha iyi kavradım... Savunma sanayinde kullanılan her bir parçanın milimetrik hesaplarla ne kadar hassas üretildiğine şahit oldum... Bodur'un imza töreni öncesindeki heyecanının ne demek olduğunu işte o zaman anladım...
Sadece hislerim bunlarla sınırlı değildi. Aselsan'da mühendislerin faili meçhul ölümlerini hatırladım... En az sanayiciler kadar savunma sanayinin altın çocukları için de her türlü hassasiyet gösterilmeli...
Hakan Göksel - Haber 7
twitter.com/hakan_goksel
hakan.goksel@haber7.com