Yaz sıcaklarında keyif aldığım işlerden bir tanesi gölgede bir çay bahçesinde demli bir bardak çayı yudumlarken bir taraftan da insanları gözlemlemek ya da onlarla sohbet etmektir...

Çünkü orada rastgele bir araya gelmiş sosyal statü bakımından genellikle alt tabakayı oluşturan ve homojen bir özellik gösteren bu kalabalık, ülkenin genel profiline dair ve gidişat hakkında değerli bilgiler verir...

İşçisinden, memuruna, esnafından, iş arayanına ve öğrencisine kadar bir çok kesimin bulunduğu bu mekanlar; bir gazeteci olarak da ülkenin gerçek gündeminden uzak kalmamı da sağlar...

Bu yüzden mümkün olduğu kadar bu mekanlara zaman ayırıp insanlarla sohbet etmeye ve onları dinlemeye çalışırım... Yine o sohbetlerden birini buraya taşıyacağım...

Okullar kapandı ama velilerin sorunları daha yeni başladı...

8 Haziran'da okulların tatil olması ile öğrenciler karnelerine kavuştu. Uzun bir dinlenme sürecine hak kazanan çocukları tatil heyecanı sararken veliler ise başka bir hesabın derdine düştü...

Çocuklarını özel okullarda gönderen veliler yeni eğitim öğretim yılı masraflarını düşünmeye şimdiden başladılar...

Çocuklarını, yemelerinden, içmelerinden, eğlencelerinden feragat ederek yeni yılda da aynı okula göndermek için bütçelerini oluşturmaya başlayan veliler her yıl daha da ağırlaşan masrafların altından nasıl kalkacağını kara kara düşünüyor...

Yine o velilerden biriyle çay ocağında sohbet imkanı buldum..

O anlattı ben dinledim... Siz bu yazıyı okurken mutlaka içinizden "Kardeşim devletin bir sürü okulu var o da göndermeyiversin" dediğinizi duyar gibi oluyorum...

Aynı şeyleri biraz farklı olarak ben de düşündüm ve kendisiyle paylaştığımda aslında haklı tarafları da yok değildi...

Anlatmaya başladı...Bir ailenin bir kızı, onun deyimiyle "gözünün kökü" bir evladı var... Onun geleceğini tesis etmek diğer ana-babalar gibi en öncelikli vazifesi...

Canı sıkkın bir biçimde anlatıyordu birkaç soru dışında kesmemeye özen gösterdim...

"Okullar bitti ama bizim için askerlik daha yeni başlıyor. Çocuğun okul ücretine yine zam yapmışlar... Karı koca iki memuruz nasıl yetişeceğimizi bilmiyoruz... Kara kara düşünüyoruz.." dedikten sonra araya girip "neden özel okul", sorusunu yöneltiyorum... "Halbuki devlet okullarında da eğitimin kalitesi fena sayılmaz?"

Cevabı tatminkar oluyor: Biliyorsunuz İstanbul gibi büyük bir kentte çocuk okutmak kolay değil. Hele bir de kız çocuğunuz varsa... Biz iki memuruz, büyüklerden bize bir şey kalmadığı gibi biz de çocuğumuza iyi bir eğitimden başka bir şey bırakamayacağız. O yüzden önceliğimiz özel okul oldu."

Tek gerekçesi bu değildi...

"17 milyon nüfuslu bir şehirde yaşıyoruz... Bin bir türlü insan var... Eşim de ben de çalışıyoruz... Çocuğumuzun gün boyu, yani mesaimiz bitene kadar emin bir yerde olduğunu bilmek istiyoruz... Malum gazete sayfalarında okullarda ve okul önlerinde yaşanan olayları okuyoruz, duyuyoruz. Bu işin bir yanı diğer taraftan çocuğumuzun inanışımıza, örf ve adetlerimize uygun yetişmesini istiyoruz. Hem derslerinde başarılı olsun hem de dinini diyanetini bilsin..."

İmam hatip okullarını hatırlatıp bu okullara neden göndermediğini sorduğumda, "28 Şubat sürecine gönderme yaparak "Bu ülke zor günlerden geçti. Binlerce kız çocuğu sırf başörtüleri nedeniyle okullarını bıraktı. İmam hatiplerin orta bölümleri kapandı. Katsayı eziyeti çekildi. Bugün bunlardan pek eser kalmadı. Ama biz yıllardır çocuğumuz aynı okula gönderdik. Şimdi yapacağımız köklü bir değişim başarısının üzerinde olumsuz etkiler oluşturabilir... Biz de bunu istemiyoruz" diyor...

Kızı henüz 14 yaşında ve yaklaşık 7 yıldır aynı okula devam ediyor... Geçen yıl, yıllık 12 bin lira ödemiş bu yıl istenen para ise 20 bin TL...Neredeyse yüzde 70 artış olmuş... Bunla sınırlı değil servis gibi diğer masraflar da hariç...

2011 sonunda enflasyon artışı yüzde 11,14 olduğu dikkate alınırsa enflasyon artışının en az 7 katı okul fiyatı artmış... Bu kadarı kimse kusura bakmasın ama vicdansızlığa giriyor... Tabi veli bu duruma itiraz ettiğinde okul idarecisinden aldığı yanıt bir o kadar çirkin olmuş... Olayı yine kendi ağzından dinleyelim...

"Hocam biliyorsunuz, 7 yıldır kızımızı bu okula gönderiyoruz... Geçen yıl masraflarımız 12 bin TL idi. Gerçekten öderken zorlandık.. Bu yıl 20 bin diyorsunuz nasıl yapacağımızı şaşırdık." dediğinde idarecinin cevabı bir hayli ilginç oluyor... "Gerekirse banka soyun... Kızınızı okutmak istiyorsanız durum bu..." diyen idareci vurucu darbeyi sona bırakıyor "kızınız ergenlik çağına geldi, isterseniz bu dönemde başka okula verin..."

Veli de şunları söylüyor... İmam hatiplere gönderemediğimiz için bu özel okula yolladık. Maaş kartımı bile orada bırakmayı teklif ettim neredeyse evet diyecekti.. Bu kurumlar sözde muhafazakar insanların inançları doğrultusunda çocukların yetiştirileceği okullardı... Ama bugün gelinen noktada her biri kapitalist sistemin en acımasız oyuncuları oldular... Tek düşünceleri para oldu..." diyor...

Özel okul ücretleri her eğitim döneminde gündeme gelir... Enflasyon yüzde 11 artarken okul ücretlerinin yüzde 70 artması bu işin eğitimden çok ticari boyuta kaydığını gösteriyor... Serbest piyasa evet ama sorumsuz piyasaya hayır...

*****

Not: 12 Haziran'da 92 yaşında hayatını kaybeden Sabri Ülker'e Allah'tan rahmet ailesi ve yakınlarına başsağlığı diliyorum...

Hakan GÖKSEL   /  Haber 7
twitter.com/hakan_goksel
hakan.goksel@haber7.com