Babaannemim ayağındaki soğukkuyular!
Adları Türkiye geldiğinde gurbetçi Almanya gittiğinde ise yabancı olmaktan kurtulamamış, ne oralı ne de buralı olabilmiş dede ve babaannemden dinlerdim...
İlk gençlik yıllarının yoksulluk ve binbir çile ile yoğrulmuş dönemlerine ait hatıraları anlatırlarken ilk kez duymuştum adını...
Ne zaman sözü açılsa "Allah razı olsun" ile söze başlardı babaannem...
Eski çetin kışlar köy yerinde canlarına tak etmiş olacak ki "Allah razı olsun başa geldi de ayaklarımızı sogukkuyudan (karalastik ayakkabı) kurtardı" derdi... Babaannemin minnet duyduğu Menderes'i ilk kez çocukluk yıllarımda duymuştum...
Bugün anlatılanları hatırladığımda, okuma yazmayı çok sonraları, Almanya'da öğrenen babaannemin ekonomiye dair tek bildiğinin "dedemin getirdiği, evini geçindirecek günlük yevmiyesinin ay sonuna kadar yetirilmesi" ve soğuktan ya da kendi tabiri ile "soğukuyu"dan kurtulan ayaklarıydı.
Çünkü babaannemin lügatinde refahın anlamı doyacak kadar aş üşütmeyecek bir çift ayakkabıydı.
İhracatmış; ithalatmış; enflasyonmuş, para politikalarıymış; cari açıkmış, mali politikalarmış pariteymiş hiçbiri hakkında ne o gün bilgisi vardı ne de bugün! Çünkü devletin büyüklüğü onlar için geçimlerini sağlayıp nafakalarını edinecekleri yevmiyi kazanacakları iş, ayaklarını soğuktan kurtaracakları ayakkabılardı...
Özal ve Erbakan'da da vardı...
Türkiye benzer refah dönemini Özal iktidarında yasamıştı. Türkiye'nin Özalla çağ atladığını söylerlerdi ve onun da adını ağızlarından düşürmediler. Refah deyince bir de Merhum Erbakan vardı özellikle memurlar ve halk ekonomik alanda yaptıklarını hala hayret içerisinde dillendirir ve hayırla anar... Eğer ömrümüz yeter de görmek nasip olursa aynı şeyi şimdiki iktidar için de söyleyeceklerini tahmin ediyorum...
Nedeni elbette, yukarıda babaannemin bugün bile bilmediği "ekonomik terimler"in rakamsal karşılığı olmayacak... Nedeni, halkı dün olduğu gibi bugün de ,mecazi anlamda, "sogukkuyu"lardan kurtaran sosyal politikalar" olacak. Çünkü o politikalar refahın bolluğun en alttaki halk kitlelerine ulaşmasının ve başarısının göstergesi...
Halk yarın "engelliler ve bakıma muhtaçlar için, yakınlarına ödenen maaşları", yoksulun evine giren "gıdayı" "kömür"ü (yardımlarını) konuşacak... Okullarda dağıtılan ücretsiz ders kitaplarını anlatacak... Yaşlı ve emekli yardımlarını yeşil kartları anlatacak... Hastanelerdeki çilelerden nasıl kurtulduğunu gülümseyerek hatırlayacak...
Türkiye'de yoksulluk sayısında artış hızı son donemde geriledi, toplam 17 milyon yoksul var... 2011 de 15 milyar yardım yapıldı. Kişi başı 1022 TL sosyal yardımlara harcandı. Geçen yıl bu rakam 927 idi. Türkiye, 2013 bütçesinde sosyal yardımlar için 17.2 milyar ayırdı. Ayrıca istihdamda yoksullar öncelikli olacak...
Teknik detaya boğmadan noktalayalım, bugün bakıma muhtaç ve yaşlılara bakan hanelere girdiğinizde gelecekte duyacağınızı iddia ettiğim 'Allah razı olsun'u bugünden de duyabilirsiniz...
Hakan GÖKSEL / Haber 7
hakan.goksel@haber7.com
twitter.com/hakan_goksel
