TRT ekranlarında Hülagü tiplemesi ile tanıdığımız Ahmet Uğurlu'nun Star 1'de yayınlanmış olan televizyon programını belki çok azınız hatırlar… Ben de hayal meyal hatırlıyorum. Özel televizyonların Türkiye'de yeni boy gösterdiği dönemdi..  Yanlış hatırlamıyorsam dönemin yasakları üzerine halkın tepkisini anlatan ve aynı zamanda yeniliklere karşı halkın direncini mizahi bir dille anlatan programdı…

Program dönemin egemen güçleri ne derse kabul eden bir halk anlayışını ‘ti'ye' alıyordu.  Programın jeneriği o günleri görmüş hemen hepimizin diline plesenk olmuştu.

“Karşıyız her şeye karşı!
Karşı olmak lazım bu olup bitene,
İktidar kadar muhalefet de lazım,
Memlekete millete!..”

Karşıyız karşı, her şeye karşı
Bir boşluk var muhalefette aman, hayda
Her yer olmuş icraatın içinden, iktidarın sesi
Karşıyız karşıyız karşı her şeye karşı!

Uğurlu'nun jeneriğindeki dilekler o kadar karşılık bulmuş olmalı ki bugün Taksim ile ilgili projede kendisini bir kez daha gösterdi… Artık Türkiye'de bazı reflekslerin düşünmeden tartmadan direk kaynağa bakılarak verildiğini düşünüyorum…

Kendi adıma körü körüne siyasal bağlılığı tasvip etmem… Her zaman doğrular ve yanlışlar vardır… Doğrular “doğru” yanlışlar işe “yanlış”tır…

Ama son dönemde bazı kesimlere ait tepkiler öyle bir hal aldı ki sadece kimin yaptığına bakılıyor… İktidardaki partinin, belediyesinin ya da herhangi bir siyasal organının icraatıysa “bir grup kesin karşı”, hem de faydası ne olursa olsun…

Taksim'de de aynı şeyi görüyoruz…  

“Taksim'de trafiği yer altına alacağız!”

“Hayır almayın karşıyız!”

“Kentsel dönüşüm  ile Tarlabaşı'nı daha nezih hale getireceğiz”

“Hayır yıkmayın karşıyız”

Artık belli kesimlerin “özellikle de medya destekli belli kesimler” ortak nakaratı oldu “karşıyız”…

İçinden iki deniz geçen, tarihi ve kültürü ile dünyanın en kıymetli şehri İstanbul adam akıllı bir meydana kavuşacak!

Bugün medyada; Paris'in Concorde Meydanı'na, Çin'in Tiananmen Meydanı'na,  Londra'nın Trafalgar Meydanı'na, Rusya'nın Kızıl Meydan'ına , Almanya'nın Potsdam Meydanı'na,  İtalya'nın Aziz Peter Meydanı'na,  Hyde Park'lara ve  New York'taki Central Park'lara hayranlıklarını defalarca ifade eden, büyük bir şevkle bahseden, hatta köşesinde ballandıra ballandıra anlatanların Taksim'deki meydana karşı çıkmasını anlamak gerçekten zor!

Gerçi bu duruma da uygun ortak nakaratları var. Buradan tutturamazlarsa bu kez “Rant, ihale!” türküsü söylüyorlar… Bu sözleri duyduğumda, okuduğumda “Gazeteci ve televizyoncu değil misin, yap haberini ortaya koy gerçekleri?” diyesim geliyor… Ama onlar yazıp geçmeyi tercih ediyor… Çünkü bir iddiayı öne sürmek kanıtı da koymayı gerektiriyor…

Tarlabaşı denilen bölgede başta insan hayatını riske atan depreme dayanıksız yapıların yanı sıra,  her türlü keyif verici madde alışverişi, fuhuş olaylarının döndüğünü sağır sultan biliyor.

Halkın sokaklarına girmeye çekindiği gerçeği de ortadayken (bölgede yerleşik ‘iyi' insanları tenzih ederim) buradaki kentsel dönüşüme karşı çıkmak ancak bu durumları tasvip edenlerin işidir… Ya da her şeye karşı çıkma hastalığına tutulmuşların…

Taksim'de trafik yer altına indiriliyor, sanki tüm dünyada bu işler gökyüzünde yapılıp bittiğinde direk yerleştiriliyormuşçasına bizdekiler feryat ediyor “Taksim çukur, çamur dolu, engelli atlama yapılıyor vs…”

İşin özeti, bazı kesimlerde ‘karşı olmak' nefretle özdeşleşmiştir… Gerekçeleri bile sunma zahmetinde bulunmadan nefretlerini ortaya koymaktadırlar! Çünkü onlar karşı oldukları kadar at gözlüğü meraklısıdırlar da…

Hakan GÖKSEL / Haber 7
twitter.com/hakan_goksel
hakan.goksel@haber7.com