Mahkemeler kurtuldu bu kez savcılar boğuluyor!
Bu köşeyi takip edenler ağırlıklı olarak ekonomi konulu yazılar okudular. Yazılarımın yine bu doğrultuda olmasına gayret ediyorum bununla birlikte zaman zaman da duyarsız olmamak adına farklı konularda gözlem ve önerilerimi okuyucuyla paylaşıyorum... Doktorların sıkıntıları konu olan bir önceki yazım bu doğrultuda bir yazıydı. Bu yazıda da farklı bir meslek grubunun sorunlarına dilimin döndüğünce yer vermeye çalışacağım!
Adil yargı ilkesi doğrultusunda mahkemelerdeki dosya yükünün artması ve iş göremez duruma gelmelerinin ardından Adalet Bakanlığı yakın zamanda bir yargı paketi hazırladı.
Yargıyı hızlandırma projesi kapsamında Adalet Bakanı Sadullah Ergin, paketi kamuoyuna açıkladı. Paketin 2 milyon dosyayı eritmesi bekleniyor.
Yargı paketi, karşılıksız çek kesmekten 600 bin, on ödemeler konusunda 65 bin, elektrik hırsızlığından mahkemelerdeki 70 bin, Yargıtay'daki 53 bin, suç olmaktan çıkan fiillerden 1500, Kabahatlerden 260 bin ve icradaki 1 milyon dosyayı etkiledi.
Paketle ilgili olarak olumlu olumsuz değerlendirmeler süredursun bir husus var ki dikkatlerden kaçmadı. Doğrudan Adalet Bakanlığı çalışanlarını ilgilendiren bu konuda gerekli tedbir alınmazsa surecin tıkanması kaçınılmaz görünüyor.
Paket mahkemelerin iş yükünü azaltarak adaletin daha hızlı tesisini amaçlıyor. Paketle birlikte mahkemelerin iş yükü dağıtıldı.
Yazıya konu olan "kabahat"* ya da "hafif suç" * diye nitelendirilecek olaylar günlük hayatta hemen toplumun her kesiminin maruz kalabileceği durumları ilgilendirdiğinden sayıları da bir hayli fazla...
Bir mahalle kavgasından tutun, maddi hasarlı trafik kazalarına ya da aklinizin ucundan bile geçmeyecek olaylar bu surecin bir parçası olabiliyor. Böyle olunca da dosyalarla ilgili yığılma da söz konusu olabiliyor.
Mahkemelerde gereksiz yoğunluğa neden olmasın diye kabahat diye nitelenecek bazı suçlar savcılar huzurunda uzlaşma yoluyla çözülüyor. Savcılara söz konusu suçlarla ilgili deyim yerinde ise 'arabuluculuk' misyonunu yükleniyor.
Savcılar dosyaları inceledikten sonra tarafları huzurunda buluşturuyor. Şikâyete söz konusu olayların mahkemeye intikal etmeden çözmenin yollarını arıyor! Suç oranı yüksek il ve ilçelerde iş yükü bir hayli fazla olup deyim yerinde ise savcıları canından bezdiriyor. Mahkemelerin önündeki dağ gibi yığılan dosyalar bu savcıların önünde birikiyor...
Hemen altını çizerek belirteyim uygulamanın yanlış olduğunu düşünmüyorum aksine doğru bir yöntem izlendiği de kanaatindeyim bununla birlikte aksayan bir tarafının olduğunu söylemek ve yeni bir öneride bulunmak istiyorum.
Uzlaşma sürecinde savcıların işin hukuki boyutuna hakim oldukları gerçeğini kabul ederek "insan ve suç" kavramı boyutunda asli unsur insan olduğundan sadece hukukla bu sürecin tamamlanmasının eksik olduğuna inanıyorum. Ve öneri olarak da şunu ifade etmek istiyorum.
Sorunların çözümünde savcıların aktif rol almasına ek olarak, insan psikolojisini daha iyi anlamak ve sonrasındaki sürece yön vermek adına uzlaşma sürecinin mini bir kurul huzurunda yapılması gerektiğinin daha faydalı olacağını öne sürüyorum.
Savcı huzurundaki uzlaşma sürecinde; alternatif ve hızlı çözümler üretmek ve süreç öncesi ve sonrası psikolojileri yönetmek, sonuçları öngörmek ve zararların önünün alınması adına savcı ile birlikte "psikolog, sosyolog, doktor" vb meslek gruplarının temsilcilerinin oluşturacağı mini bir heyetin bulunmasının (savcıyla birlikte asgari 3 kişi olabilir ) daha sağlıklı sonuçlar doğurması sağlanabilir!
Uzlaşma sürecini yönetmek, sağlıklı sonuçların alınmasını sağlamak, surecin çok daha adil olması adına hukukla birlikte farklı pencerelerden olayın taraflarına bakmak ve onları ikna etmek sonuçları hızlandıracaktır. Aynı zamanda savcıların is yükünü azaltacaktır! Bu yöntemle yoğun çalışma temposu ve stres altındaki savcıların da içinde bulunduğu psikoloji adaletin tesis edilmesi sürecine yansımayacak ve sonuçlar son derece sağlıklı olacaktır...
(* Dikkat: Sayın okuyucu "hafif suç" ya da "kabahat" olarak nitelendirdiğim kavramlarda hukuki dil açısından eksiklikler olabilir. Kastedilenin anlaşıldığı kanısındayım!)
-
Tayfun yıldız 12 yıl önce Şikayet Etiş yükü. hakan bey yazınızda sadece hakim savcıların iş yükünden bahsetmişiniz ancak adliyede çalışan katip, mübaşir vb. memurların bu iş yükünün altında en fazla ezilenler olduğu hususunu yazmamışınız, madem iş yükünün çoğunluğu onlardaysa katip, mübaşir ,yazı işleri müdürlerini adliyeden alsınlar başka kurumlarda çalıştırsınlar. herkes bizleri ya görmüyor ya da görmezden geliyor. inanın adliyelerde iş yükünün altında ezilmekten hepimizin psikolojisi bozuldu. saygılarımla.Beğen Toplam 1 beğeni