Hakan Göksel
Hakan Göksel
HABER7 YAZARI
TÜM YAZILARI

Erdoğan'ın 'Üç isteği'ne bir de bu açıdan bakın!

GİRİŞ 21.02.2013 GÜNCELLEME 21.02.2013 YAZARLAR

Türkiye'nin ve dünyanın gelecek projeksiyonlarına bakıp konuyu ilk dillendiren Başbakan Erdoğan oldu! Ülke olarak 2023 hedefi konulmuştu ve bu hedef için gerekli en temel unsur insan sayısındaki azalma dikkat çekiyordu.

İstatistikler Türkiye'de yaşam kalitesi yükseldikçe yaşam sürelerinin arttığını, nüfusun yaşlandığını söylüyordu. Başbakanın söylemleri arasına o dönemlerde yerleşti. Gittiği her izdivaç töreninde cüzdanı vermeden sözü aldı: En az 3 çocuk...

Başbakan Erdoğan Ak Partili belediyelerde nikah memurları için de yeni bir mesleki söylemin başlatıcısı oldu. Mutluluk dileyen en az 3 çocuk istedi...

Sonra ne mi oldu? İstatistikler yayınlanmaya başlandı. Türkiye'de yaşam kalitesi artıyordu ama bir sorun vardı. Nüfus artış hızı istenilenin altındaydı ve geriliyordu. Belli bir dönem sonra baktılar ki 3'le de kurtarılamayacak, çocuk sayısı 5'e çıktı...

Elbette temenniler, beklentiler, tavsiyeler "iyi bir gelecek" inşası içindi ama vatandaş da çocuklarına iyi bir hayat standardı sunmadan söylemlere gözü kapalı destek vermedi.

Baktılar ki kuru gaz vermekle olmayacak halkın 'anlayacağı' dilden konuşmaya başladılar ve kesenin ağzını açtılar...

Önce çocuk başına masrafları karşılamak için aylık 250-300 lira aylık bağlanacağı bilgisi kulislerde dolaşmaya başladı...

Baktılar ki vatandaş üzerinde yeterince tesirli olmadı bu kez çalışan kadınları teşvik etmenin yollarını aradılar. İki çocuğa kadar olan borçlanmasının dörde çıkarmanın adımlarını atıyorlar...

Yoksul ailelerin beyaz eşyasını karşılıyorlar...

Yoksul ve çocuksuz aileler için tüp bebek tedavisini ücretsiz sunuyorlar...

"Yanlış mı yapıyorlar"  diye sorarsanız cevabım elbette "hayır" olacak ama eksik yaptıklarını düşünüyorum...

Neden mi?

Çünkü atılması gereken adımlardan birini eksik atıyorlar... Klişe tabirle "işin temeli"ne inmeyi ihmal ediyorlar... Konuyu kısa bir yurt dışı izlenimi anlatıp bağlayayım...

2012 yılında Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin Başkenti Erbil'de turumuza rehberlik eden Türkmen gençlerle sohbet esnasında "Mesleklerini, nasıl geçindiklerini, geçim derdi çekip çekmediklerini merak edip soruyorum. Çünkü her biri rehberliği ek iş olarak yapıyor. Çalıştıkları işlerde ücretlerinin geçinmeye yetmediğini söylüyorlardı ve bölgede iş maaşla iş bulmak da kolay değildi.

Ama dikkatimi çeken konulardan biri yaşlarının çok genç olmasına rağmen hemen hepsi evli ve en az iki ya da üç çocuk sahibi... "Bu nasıl oluyor?" diye sorduğumda aldığım cevap beni şaşırtıyor. "Burada Barzani yönetiminin iki konuda hassasiyeti var" diyorlar...  "Birincisi evlenmek isteyene, ikincisi arsası olana faizsiz, vade farksız uzun vadeli kredi..."

Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi henüz tanınan bir devlet bile değil... Petrol imkanları var ama temel bir hassasiyeti anlamış durumdalar. "Aileyi kurmadan devleti kuramayız"

Sakın Türkiye gibi binlerce yıl devlet geleneği olan ülkeyi 3 günlük bölgesel yönetimle kıyasladığım sonucu çıkarılmasın! Ama 3 günlük Erbil'de bu hassasiyet varken Türkiye'de bunun bin katı olması gerektiğine inandığım için bu kıyası yapıyorum...

"Neden olsun ki" diye sorarsanız yanıtı "hesap kitap" meselesi, tıpkı nüfus projeksiyonu gibi...

Ortalama şartlara sahip iki gencin izdivacında takılar 10-12 bin lira, beyaz eşya 10 bin lira, mobilya 5-10 bin lira, kınası, salonu, pastası, gelinliği, damatlığı, derken masraf 35-40 bin lirayı buluyor...

Çiftlerin yakınlarının desteği olmadan bu parayı ödemesi en az 5 yılını alıyor... Beş yıl bankaların elinde inleyen çiftler daha birinci çocuğu bile yapmadan ayrılabiliyor...

Ailesinden yardım aldıklarında da bu kez ana-baba banka kıskacında boğuluyor. Bu kez aileler arası açılıyor...

Örnekleri uzatmak mümkün...

"Aile kurana ve ev alana Allah yardım eder" sözüne inancımız tam ama devlet de üzerine düşeni yapsa hiç de fena olmayacak.

Madem Maliye, Çalışma ve Sosyal Güvenlik ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı oturup nüfus konusuna ve çocuk konusuna kafa patlatacak, bu işin temeline de bir el atsınlar...

Önerilerime gelince:

* "Devlet evlenecek çiftlere faizsiz evlilik kredisi verebilir ya da bu krediyi bankalar eliyle verip finanse edebilir"

* Birinci veya ikinci çocuk olduğunda çiftlerin o güne kadar ödedikleri faizi veya kar payını iade edebilir!

* Birinci çocuğun doğumunda kredi ödemelerinde faiz veya kar payı farkı kaldırabilir!

* Devlet altın takıların ucuzu satın alınmasına imkan tanıyabilir ya da beyaz eşyaları ayrıca finanse etmeyi deneyebilir

Alternatifleri artırmak mümkün...

Önerilerim ister ayrı ayrı ister bir arada değerlendirilsin, Başbakan Erdoğan'ın 3 çocuk isteğine katkısı olacağına inanıyorum...

Hakan GÖKSEL   /   Haber 7
hakan.goksel@haber7.com
twitter.com/hakan_goksel

YORUMLAR 2
  • adem cetin 12 yıl önce Şikayet Et
    aynen . okudugum en gercekci köşe yazısı 3 tane 3tane diyorsunuz ama millet evlenemiyor ki cocuk yapsın herşeye bir kolaylı cıkdı bide evlilige cıksada bizde evlensek işin en zor yönü maddiyat tabiki 35 .40 bin tl diyosunuz bu borc bitiyormu 5 senede ev kirası giderler bide cocuk olursa bu borc daha fazla sürer devlet 3 beş dicene bu işe çözüm bulsun bence vatandaş olarak
    Cevapla
  • Levent Türkoğlu 12 yıl önce Şikayet Et
    Çok doğru. Evlenmeyi yıllardır düşünüyorum. Sırf masraflardaan korktuğum için uzak duruyorum. Maalesef Türkiye şartlarında evlenmek insanın belini büküyor. 800 TL maaş alıp bunun 500 Tl'sini kiraya verenler nasıl geçinecek. Ya da borçlarını nasıl ödeyecek.Herkesin bu durumda sorumluluğu var. Devletin de özel sektöründe.Herkes kendi cebime biraz daha para girsin diye isterken aslında kendi geleceğini tehlikeye atmakta. Yakında yaşlılar ülkesi olacağız
    Cevapla