Halit Kanak
Halit Kanak
ALINTI YAZAR
TÜM YAZILARI

Ege'deki 12 Ada'nın gasp edilişi (27 Haziran 1946)

GİRİŞ 27.06.2020 GÜNCELLEME 27.06.2020 YAZARLAR

İkinci Dünya Savaşı devam ederken, kıyılarımıza sadece 18 km. mesafede bulunan Rodos Adasından Almanların12 Ada Komutanı tarafından gönderilen üç yüksek rütbeli subay ve bir sivil ellerinde çok önemli bir teklif mektubuyla Muğla Valimiz İbrahim Edhem Akıncı'yı ziyaret eder.

 

 

Gönderilen mektupta edilen teklif şudur: "Eğer Yunanlılar dâhil, Yahudilere vermeyeceğinize dâir imza verirseniz, zâten sizin olan 12 Adayı size teslime hazırız."

Vali Akıncı derhal durumu Ankara'ya iletir. Heyecanla beklenen cevap şudur: "Bir karış yer istemeyiz, bir karış da yer vermeyiz."

 

 

Vali Bey yüreği sızlayarak Almanlara durumu bildirir. Bu cevap karşısında Ankara'ya durumun önemini gereği gibi anlatamadıklarına kanaat getiren Almanya, bir sefer de Ankara'daki Büyükelçileri Von Papen üzerinden konuyu iletmek isterler. Alman Büyükelçisinin girişimiyle konu Başbakan Şükrü Saraçoğlu'na intikal eder.

Şükrü Saraçoğlu vakit kaybetmeden Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye bildirir. İnönü o sıra yurt gezisi için gittiği Kars'tan "İngiliz ve Yunanlılarla yeniden ihtilafa düşmeye gerek yok" cevabını verir. (Celâl Bayar 1950'de Cumhurbaşkanı seçilerek Çankaya Köşkü'ne yerleşince Saraçoğlu ile İnönü arasında yapılan bu gizli yazışmayı buluyor.)

Zâten Almanya karşısında tutunamayacağını anlayan İtalyanların adaları boşaltma kararından önce yaptığı "gelin adalarınızı alın" şeklindeki ilk teklifide geri çevirmiştik. 

İkinci dünya savaşı sonunda 12 Ada Almanların yenilmesiyle müttefiklerin eline geçer. 

12 Ada'nın geleceğinin görüşüleceği Paris'te yapılan dışişleri Konferansına İngiltere tarafından Ankara Büyükelçisi aracılığıyladâvet edilen Türkiye eski Dışişleri Bakanımız İhsan Sabri Çağlayan'ın bildirdiğine göre bu dâvete cevap bile vermeyerek bir kez daha fırsatı teper ve konferansa katılmaz.

İngiltere'nin bir kez daha, Dışişleri Bakanlığı Sekreteri Feridun Cemal Erkin'e "Bu adalarda Türkler de oturuyor, madem katılmıyorsunuz hiç değilse bir müşahit gönderin" teklifi karşısında Cemal Erkin'in gayretleri netice vermemiş, yine bir şey yapmamışız.

Hâlbuki Türkiye, savaşın sonlarına doğru kâğıt üzerindede olsa savaşa müdâhil olmuş Almanya ve Japonya'ya savaş açarak taraf olmuştu.

Buna rağmen Paris Konferansına katılmaz. 27 Haziran 1946 tarihinde dışişleri bakanları 12 Adayı, adalarda oturan nüfusun çoğunluğu Rumlardan oluşuyor gerekçesiyle Yunanistan'a bırakır.(Batı Trakya nüfusun % 90'dan fazlası Türk olduğu halde Türkiye'ye değil Yunanistan'a bırakılmıştı. Ancak konferansa katılmadığımız için hakkımızı savunamadık.)

İtalya, elinde tuttuğu 12 Ada'nın devrini 27 Haziran 1946 kararları gereği 10 Şubat 1947'de onayladı ve "silahsızlandırma" şartıyla iki ay sonrada Yunanistan'a devretti.

Böylece, Kanuni Sultân Süleyman'ın 55 bin şehid vererek Osmanlı Topraklarına kattığı 400 yıldır bizde olan kadim Türk Yurdu Rodos ve 12 Ada, İtalya'nın yutmak istediğiTrablusgarp ve Bingâzi’yi Enver Paşa ve arkadaşlarının cehennemî direnişiyle alamayınca sadece temsilen birer bölük asker bulundurduğumuz Ege'deki Adalara asker çıkartarak işgâl ettiği adalar elimizden çıkmış oldu.

Balkan Savaşları başında İsviçre Leman Gölü Kıyısındaki Uşi (Ouchy) Kasabasında İtalyanlarla 1912 Ekiminde yaptığımız anlaşma gereği Trablusgarp ve Bingazi’yi bırakma karşılığı İtalya gasp ettiği 12 Adayı verecekti. (Zaten bizim olan Libya karşılığında yine bize ait olan 12 Ada'yı verecekti.)

Uşi Anlaşmasının şartları yerine getirilmedi. Biz Libya'yı verdik ancak İtalya 12 Adayı bize iâde etmedi.

Bunun içindirki, içimizdeki sızı dinmedi. 

Bunun içindirki Türkiye'nin hakları göz göre göre gaspedildiği için, Türk Dünyası Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği olarak ön hazırlıklarınıyürüttüğümüz, başta Girit olmak üzere 12 Ada'yla alakalı uluslararası mahkemelerde dâvâ açmaya hazırlanıyoruz. 

1946 yılından beri bu Asil Milletin yüreğini dağlayan bu konu defalarca değişik kurum ve kuruluşlarca dilegetirilmiş, gündemden hiç düşmemiştir.

18 Temmuz 1966 tarihinde C.K.M.P. Genel Başkanı (Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi) Sayın Alparslan Türkeş'in İzmir'de yaptığı basın toplantısı büyük heyecan uyandırmıştı.

Türkeş'in Ege Adalarını eliyle işaret ederek söylediği "Ege Adaları er geç bizim olacak" sözü, günün gazeteleri tarafından 5 sütun üzerinden duyurulmuştu.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ise, eski bakanlardan Hasan Celâl Güzel Bey'in çıkardığı Yeni Türkiye'sinde Misâk-î Millî özel sayısına yazdığı ön sözün bir kısmında şu ifâdelere yer vermiştir:

"Osmanlı Meclis-i Mebûsân'ı yaşanan kötü gidişat karşısında, yeni bir direnç noktası oluşturmak amacıyla, razı olabileceğimiz asgâri sınırları ifâde eden bir Misâk-î Millî ilân etmişti. 

Ankara'da toplanan TBMM'de bugünkü sınırlarımıza ilâve olarak Musul, Kerkük, Halep, Batı Trakya, Batum, Kıbrıs, Adaların bir bölümü (Girit dâhil 12 Adalar) gibi yerleride içeren Misâk-î Millî'yi aynen kabûl etmiştir." 

Diyerek millî bir duruş sergilemiştir. Bu millî duruşu bütün Türkiye olarak sergilemeye devam edersek, Misâk-î Millî sınırlarımıza yeniden kavuşacağımız günler uzak değildir.

Niyet hayr, akıbet hayr.. 

Yeni Akit

YORUMLAR 4
  • Salim karabulut 5 yıl önce Şikayet Et
    Allah hayırlı eylesin inşallah başarılar dilerim sevgili başkanım
    Cevapla
  • A vahit Ünal 5 yıl önce Şikayet Et
    O adalar er ya da geç bizim olacak.....
    Cevapla
  • Silleli 5 yıl önce Şikayet Et
    Inşallah hadi bakalım
    Cevapla