Doğum Gününde Kazak Millî Şâiri Abay (İbrahim Kunanbayoğlu) 22 Ağustos 1845..
Mahabbatpen jaratkan adamzattı
Sen de süy Allanı janan tetti
Adamzattın berin süy bavrım dep
Jane hak joli osı dep ediletti
“(Allah) insanı muhabbetle yarattığı için
Sen de o Allah’ı canından tatlı sev
İnsanların hepsini ‘kardeşim!” diye sev.
‘Hak yolu budur.’ diye adaleti gözet.”
Yukarıdaki beyit’in yazarı İbrahim Kunanbayoğlu 22 Ağustos 1845 yılında Cengiz Dağı eteklerinde Karavıl Köyünde dünyaya geldiğinde Kazaklara has merasimle (Şanırak denilen bu merasim “Dal Beşikten, Yer Beşiğe” adlı tiyatroya uyarlanmış bizde Zeytinburnu’nda Abay Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi spor salonunda izlemiştik) dedesi Öskenbay (1778-1850) tarafından ismi İbrahim koyulur. İbrahim, hazırcevap ve hatip olan annesi Ulcan Hanımdan (1810-1887) ziyâde, edebiyata ve şiire oldukça düşkün ninesi Zere Hanım’ın elinde büyür. Fakat annesinin hazırcevap ve hatipliği İbrahim’e geçmiş O’nu söz sanatı ustası yapmıştır.
Hayatı boyunca kimsenin kalbini kırmayan ve güzel bir ahlâka sahip Zere Nine’de, edebiyata ve şiire düşkündü. Torunları İshak, Hüdâverdi, Osman, Halil arasında en fazla sevdiği Küçük İbrahim’i daima “Abay” diye çağırdı ve O’nu hikaye, masal ve destanlar anlatarak büyüttü. Zere Nine 1873 yılında vefât ettiğinde İbrahim’in ismi artık “Abay” olarak kalmıştır.
İşte Abay’daki edebiyat aşkı bu şekilde bebeklik’ten çocukluğa, çocukluktan gençliğe şekillendi ve kendisiyle birlikte büyüdü gitti. Dedesinin “Bey” olmasından dolayı bir müddet özel hocalar tarafından eğitildi. 10 yaşına geldiğinde ise dinî bilgiler yanında Arapça, Farsça ve Çağatay Türkçesini öğrendiği Semey’de bulunan Ali Rıza Medresesine yazdırıldı.(Semey, Rus’lar tarafından 1949-1989 arası 450 yeraltı ve yerüstü nükleer denemeye maruz bırakıldı ve bu süre içerisinde 1 milyon 500 bin Kazak Türk’ü hayatını kaybetti. Hâlen nükleer artıkların hüküm sürdüğü bir şehir.)
Bir kez duyduğunu ve okuduğunu unutmayan İbrahim medrese eğitimi aldığı üç yıl boyunca, medrese kütüphanesinde klasik Osmanlı Şâirlerini ve Fuzûlî’yi okurken, Ali Şir Nevâi, Sâdi Şirâzî, Nizâmî gibi önemli şahsiyetleride ihmal etmedi.
13 yaşında iken, “Bey” olan babasının Hacca gidişinde Argun Boyu’nun Tobıktı Kolunun yöneticiliğini üstlendi ve halkın yaşayışını yakından tanıdı gördü ve sosyoloji bilgisini geliştirdi. İlerleyen günlerde Semey’de ki kütüphaneyle irtibatını hiç kesmedi. Burada tanıştığı sürgündeki Rus araştırmacı Mihaelis’ten Rusça öğrendi. Ayrıca St. Petersburg’da okuyan kardeşi Halil’den Rusçasını çeviri yapacak kadar geliştirdi.
Kazakların Argun Boyuna mensup olan Abay, 1876’da Konırkökçe’de ilçe idarecisi olmak İçin seçimlere katıldı ve kazandı. Bu süre içerisinde Kazak’ları göçebe bir hayattan yerleşik bir hayat kurmaları İçin teşvik etti. Bu şiirlerinede yansıdı. Abay’ın şiirleri Kazak Bozkırlarında dilden dile dolaşarak günümüze geldi. Bugün dâhi her Kazak, Abay’dan en az bir dörtlük bilmektedir.
Abay, 1885 yılında ise Semey Vilayetine özel hazırlanan kanunların yapılması İçin kurulan komisyona Başkan seçildi ve Türk örf, âdetlerine dayalı kanunları (bizdede öyle olmalı) kısa bir sürede hazırlayarak iyi bir devlet adamı olduğunuda gösterdi.
Eserleri 157 dile çevrilmiş Nobel Ödüllü dünyaca ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov (1928-2008) Abay’ı Goethe ve Tolstoy’la kıyasladığı gibi, bütün Türk Dünyasını kastederek, “Avrasya ölçeğinde yüce şahsiyet Abay sayesinde hayatımızı ölçüyor, tarihimizi tartıyoruz” diyerek O’nun nasıl örnek alındığını ifâde etmişti. Kazak edebiyatçılarından Muhtar Avezov ise (1897-1961), 4 cilt olarak hazırladığı eserinin adını Abay Yolu “Abay Jolı” koydu.
O’nun yetiştirdiği ve kendisinden etkilenen Ahmet Baytursinoğlu (1873-1937), Mağcan Cumabayoğlu (1896-1937), Mirjakip Dulatoğlu (1885-1936) gibi diğer pek çok şâir ise, 1936’da başlayıp 1938’e kadar süren Aydın Katliamından nasibini alarak şehid edildiler.
Eserlerinde, Kazak Halkını ve insanlığı devamlı iyiye, doğruya, güzele ve ahlaklı olmaya çağıran Abay, dâima Allah-û Teâlâ’nın emirleri doğrultusunda yaşamayı tavsiye eder. Yapmış olduğu yol göstericiliği O’nu Türk kültürüyle birlikte dünya kültürünede mal olmuş bir şahsiyet haline getirir. Bundan dolayı 1995 yılı dünyada UNESCO tarafından “Abay Yılı” olarak ilân edilir.
Bu çerçevede Zeytinburnu’nda bir caddeye “Abay” adı verildiği gibi, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in 21 Mayıs 2003 yılında bizzat açılışını yaptığı Abay’ın ismini taşıyan okul başarılı bir şekilde günümüzde eğitim-öğretimini devam ettirmektedir.
Ayrıca, aralarında Kültür Bakan Yardımcımız Nâdir Alparslan Bey’inde bulunduğu Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY, Abay’ın doğumunun 175. yılına denk gelen 2020 yılını “Abay Yılı” ilân etmiştir. Ancak covid-19 salgını nedeniyle iyi anlatılamamıştır.
23 Temmuz 1904’de Cengizdağı sırtlarında Balaşakpak yaylasında vefat eden Abay’ın Kabri Semey vilayetine bağlı Abay ilçesindedir.
Abay’ın şiirleri toplu olarak ilk defa, ölümünden beş yıl sonra, 1909’da kitap olarak yayınlandı. Daha sonra bu kitap, bulunan başka şiirleriyle takviye edilerek tekrar tekrar basılmış ve iki cilt halinde günümüze kadar gelmiştir.
Ayrıca; önemli dilbilimcilerden Şora Sarıbayev, Rabia Sızdıkova, T.Kordabayev, K. Ömüraliyev gibileri Abay Dilinin bütün özelliklerini detaylı bir şekilde incelemişlerdir.
Abay’ın bütün dünyaya verdiği net mesaj ise şudur;
“Allanın özi de ras, sözi de ras”
(Allah’ın kendisi de gerçek, sözü de gerçek)
Ayıca 45 nasihatten oluşturulan Kara Söz adlı eserinde insanlara şu tavsiyesi vardır;
“Külli adam balasın kor kılatın üş narse bar. Sonan kaşpak kerek: Aveli nadandık, ekinşi erinşektik, üşinşi zulımdık.”
(Bütün insanoğlunu rezil eden üç şey vardır. Onlardan kaçınmak gerekir: Evvela cahillik, ikincisi üşengeçlik, üçüncüsü zâlimlik.)
Son olarak Türk Dünyasının Ak Sakalı, Kazakistan’ın Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in Abay hakkındaki “Halkımızın güçlü olmasını, büyümesini ve gelişmesini isteyen her vatandaş Abay’ı okusun, Abay’a kulak versin” sözüyle bitirelim.
Mekânı cennet olsun..
Halit Kanak / Yeni Akit Gazetesi