Bu yüzden Çanakkale Zaferi'nin yıldönümünde yazılacak yazı, Çanakkale ruhunu anlatmaktan başkaca olamaz..!

Lakin, genel çerçeve Çanakkale ruhu iken, özelde “çözüm süreci”ni bu ruhla örtüştürmek derdindeyim.

Çanakkale ruhuna Fatiha okutan olayın Lozan anlaşması olduğunu twitter'dan Ahmet Altan söyledi en son benim bildiğim kadarıyla iki gün önce.

Zira Çanakkale ruhunda Misak-ı Milli vardı…

Bir olma vardı…

Ümmet olma vardı..!

Vatan denince…

Ülke denince; toprak denince…

Memleket denince anlaşılan çok daha kapsayıcı…

Çok daha büyük, çok daha anlamlı bir şey anlaşılıyordu..!

Çanakkale ruhunda, “toplam irade” vardı, geniş anlamıyla “millet” vardı!

Çanakkale'de savaşan dedelerimiz evlerinden ayrılırken, “ya şehit ya gazi” olmak için…

Memleket için; ümmet için…

Millet için yola çıkmıştı..!

Hepsinin niyeti halis idi.

O halis niyet ile çoğu şehit düştü, azı gazi olarak geri döndü.

Benim kurt dedem Hüseyin Efendi, Gelibolu Yarımadası'nın bir yerlerinde dua bekleyen yüzbinlerce şehit gibi dua bekleyenlerden.

Dedem Hasan Onbaşı ise, babasıyla gittiği Çanakkale cephesinden salimen kurtulup ardından Polatlı'da son topu patlatıp köyüne dönen İstiklal Savaşı Gazilerinden..!

Şimdi 98'nci yılında Çanakkale ruhu yeniden diriliyor.

Bu diriliş, Lozan'da üzerine şal örtülen birçok meseleyi de yeniden gün yüzüne çıkaracak.

Bunlardan bir tanesi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Cuma günü Diyarbakır'da yaptığı o tarihi konuşmada gizli:

“Diyarbakır var iken Paris yok idi” şeklinde formüle edilecek konuşmadan bahsediyorum.

Çanakkale ruhunda, top yekun bir “millet” vardı!

Bu millet tüm etnisiteden arınmış büyük bir millet idi!

Şimdi o milleti yeniden inşa etmenin peşindeyiz.

Çanakkale'de şehit düşen tüm dedelerimizi rahmetle anarken,  memleket sevdalılarını selamlıyorum..!

Hasan Öztürk - Haber 7

hasan.ozturk@ulketv.com.tr

twitter: @hasanozturke