Yıllarca "kanunu olmayan" bir televizyon yayıncılığı yapıldı...

Ardından Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üzerinden Türk televizyonları, denetlendi; hizaya getirildi.

İşin ilginci görebildiğim kadarıyla, RTÜK ya özel sektörü anlayamadı, ya da zaman zaman medya tröstlerinin tehditlerine maruz kaldı..!

İşte böyle bir süreçte yıllarca yılan hikayesine dönen bir konuda hep televizyon yayıncılarının gündeminde kaldı: Frekans ihalesi!

Nihayet RTÜK,  analog yayınları sonlandıracak, karasal dijital yayına geçilecek frekans tahsis ihalesini yaptı!

Ama ne ihaleydi!

Konunun muhatapları açısında hala "Ne oldu?" sorusunun tam karşılığı bulunamayan bir ihale süreci yaşadık.

Öncesi ve sonrasıyla!

İşi sadece televizyon yayıncılığı olan kuruluşlarla, cebinde parası olanların aynı şartlarda yarışa sokulduğu bir ihale süreci yaşandı.

Kamu otoritesi bu konuda, "Adalet mi para mı?" sorusuna zımnen "para" karşılığını vermiş oldu!

Bu yüzden, yıllarca televizyon yayıncılığı yapan kuruluşlarla, cebinde parası olanlar aynı şartlarda yarışa sokuldu ve tahminlerin çok ötesinde rakamlarla frekans ihaleleri kısmen tamamlandı.

İhalenin öncesinde (sermaye artırımı ve müracaat süreleri gibi) yaşanan karmaşa bir tarafa...

Tematik ve genel yayın kategorilerine göre yayın yapan televizyon kuruluşlarının katıldığı ihalelerin iç içe geçmesi bir tarafa...

Dahası ve daha önemlisi kimselerin bu işlerle uğraşmadığı dönemlerde büyük riskler alarak televizyon yayıncılığı yapan kuruluşlarla, cebinde parası olanları aynı yarışa sokmak bir tarafa..!

RTÜK'ün frekans ihale süreci, "ihale tamamlandı; bitti" denince kapanacak gibi görünmüyor.

Kamu otoritesinden beklenen "adalet"tir!

Frekans ihalesinde adaletli davranılmış mıdır?

Bu soru, muhatapların tamamına tek tek değil toptan sorulmalıdır!

hasan.ozturk@ulke.tv.com.tr